KÜRESEL SU ARZI VE KURAKLIK
Dünyanın 2/3’ü suyla kaplı olmasına rağmen, tatlı suyun tüm sulara oranı % 2 kadardır. Tatlı suyun oranı bu kadar düşük olmasına rağmen, bu tatlı suyun % 80’i tarımda sulama suyu olarak kullanılmaktadır. Bu oran ülkemizde daha yüksektir.
Son zamanlarda yüksek sanayi ve teknoloji ve fosil yakıtların kullanılmasına bağlı olarak aşırı kükürt salınımı ile atmosferde sera gazlarının yükselmesine neden olmaktadır. Bu da iklim değişikliklerine sebebiyet vermektedir.
Küresel iklim değişikliklerinin etkisi farklı bölgelerde farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Bu farklılık bazı yerlerde fırtına, bazı yerlerde aşırı yağışlar ve bazı yerlerde ise kuraklık şeklinde tezahür etmektedir. Bu durum ülkemiz için de geçerlidir.
Öte yandan ülkemizin yağış rejimi bölgelere göre oldukça değişkenlikler gösterir. Yıllık toplam yağış bazı bölgelerimizde 2000 mm iken (Doğu Karadeniz) bazı bölgelerimizde 250 mm’ye (Orta Anadolu) kadar düşmektedir. Bu nedenle de tarımsal üretim yağışların yeterli olmamasına karşın yerüstü ve yer altı kaynaklardan karşılanan sularla karşılanmaktadır. Ancak son 30 yılda yer altı ve yer üstü su kaynaklarının aşırı kullanımı neticesinde her iki kaynağın da kurutulması riski vardır ve hatta görülmeye de başlamıştır.
Küresel iklim değişikliklerine bağlı olarak kuraklıktan en çok etkilenen bölgelerin başında Konya başı çekmektedir. Kapalı bir havza konumunda olan Konya Ovası, her ne kadar diğer havzalardan su aktarımı uygulamalarına dâhil olsa da, aktarılacak su oranın hem tarımsal ve sanayi tüketim ihtiyacının, hem de insanların kullanım ihtiyacını çözecek değerde olmadığı bilinmektedir.
Bu bilgiler ve riskler ışığında kısa sürede tamamen susuz kalmamız için bölgemizde su yönetiminin yeniden ele alınması gerekmektedir. Aslında su kullanımı ile görevli olan kurumlar görevini yapmamaktadır. Değişik resmi ve sivil toplum kurumlarının üye verdiği Kuraklık Kriz Merkezi görevini yapmamaktadır.
Çağrıda bulunuyorum ki Konya Ovası ile ilgili acil konu “Su ve kullanımı” konusudur. Su ile ilgili hiçbir kurum temsilcisi kuraklığa dayalı olarak cesaretle konuşmamakta, toplumun tepkisi ve yerini kaybetme korkusu onları suskunluğa götürmektedir. Bu ise çözüm getirmediği gibi, birkaç sene içerisinde su kalmayacağı için zaten bu kişilerin yerlerinden olacağı açıkça görülmektedir.
Su ile ilgili tüm rapor ve incelemeler kuraklığın ülkemizi ve bölgemizi ciddi oranda tehdit ettiği ortada iken, bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı, yılanı daha da büyütecek ve yeri geldiği zaman zehrini tüm topluma verme ile son bulacaktır. Bu vurdumduymazlık ve aymazlıktır.
Gerçekler bir an evvel bölgemiz ve ilimiz nezdinde ortaya serilmeli, yanlışların üzerine cesaretle gidilme yolu aranmalıdır. Ovada bilinçsiz ve aşırı sulama her zaman vardır ve bu konu takipten mahrumdur. Bir an evvel çözüm getirilmez ise, ne kadar süreceği belli olmayan kuraklığın getireceği sonuç gerçek felaket demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.