Yaklaşık iki yıl devam eden salgın tedbirleri, eve kapanma ve çeşitli kısıtlamalardan en büyük zararı öğrenciler gördü desek yanlış söylemiş olmayız sanırım. Velisinden, öğretmenine, uzmanına kiminle konuşsanız öğrencilerdeki algılama, odaklanma, analiz etme, kendini ifade etme gibi pek çok noktada bir geriye gidişten bahsedilmekte. Umarım her şey düzelir. Bu düzel(t)me ameliyesinde Dewey menşeili Batı tarzı eğitim sistemi ve müfredatı yerine milli bir eğitim sisteminin, tam bir eğitim reformunun yapılması ülkemize ciddi bir yol aldıracaktır. Tam oturmamış, çizgileri belirlenememiş milli olmayan bir eğitim sistemi üzerine ne inşa ederseniz edin tüm çabalar beyhude kalacaktır, yıllardır olduğu gibi…

&&&

Eğitim, bir milleti ayakta tutan, devletin ebediyen yaşamasını ve diğer devletlerle kalkınma yarışını sürekli kılacak temel yapı taşlarından biri, belki de en önemlisidir. Eğitimi destekleyen önemli sacayaklarının başında ise kültür gelir. Bir ülkedeki temel problemlerin özü de eğitim ve kültür kaynaklıdır; ülkemizdeki temel sorunları, yaşadığımız zihniyet ve ayrılık problemlerini, birlik beraberlik içinde bütünleşemeyişimizi somut delil olarak gösterebiliriz buna. Cumhurbaşkanımızın da çeşitli kereler ifade ettiği gibi eğitim ve kültür alanlarında maalesef ki diğer alanlardaki başarıları yakalayamadık, yakalayamadığımız gibi kültür ve eğitimde gruplaşmalar, çelişkiler, ayrılıklar ve sistemsizlik devam ediyor, daha çok Batı tesirinde taklitle idare ediyor, günü kurtarıyoruz; özellikle edebiyatta…

Ekonomik zorluklarda ilk vazgeçilen alandır aynı zamanda kültür. Meselâ her daim ekonomik yaptırımlarla ve küresel kısıtlamalarla boğuşan, ekonomisi kötü durumda olan İran(lılar), kültüre yatırımdan, sosyal ve kültürel harcamalar yapmaktan vazgeçmez. Hakeza, bir Azerbaycan da nüfusu bizden kat be kat az olmasına rağmen, kültür ve okuma oranlarında ülkemize göre daha üst bir ligdedir.

&&&

Ruhun doyması karnın doymasından daha önemlidir. Ruhun ana yakıtı kültürün etki etmediği hiçbir alan yoktur. Dolayısıyla öğrenme iştiyakı yaşamımıza yön verecek, bize atılım yaptıracak bir haslettir. Ruh boş kaldığı zaman onu dünyanın tüm servetlerini de verseniz doyuramazsınız, tam bir mutluluktan da söz edemezsiniz. Ülkemizde gazete satışlarının yerlerde sürünmesinin, toplumsal tahammülsüzlerin artmasının, bir arada yaşamayı bir türlü beceremeyişimizin bir tetikleyicisi de okuma ve araştırma merakımızın olmayışı değil midir? Kendi çalıştığı gazetesini dahi merak edip okumayan, haber ve bilgi peşinde koşmayı değil masada oturmayı tercih eden muhabirlerin başarılı ve nitelikli gazetelere yön vermesi olacak iş midir?

&&&

Konuyu daha fazla dağıtmadan aslî konumuza eğitim ve öğretime devam edelim. Eğitim sistemi dedik, bunu öncelikli iş saydık. Sisteminin sacayakları bakanlık, aile, öğretmen ve öğrencidir; bunlar birbirine sıkı sıkıya bağlıdır, birindeki aksama hepsine yansır.

Tepe konumdaki Milli Eğitim Bakanlığı iyi niyet ve kararlılıkla 2023 eğitim vizyonunu ortaya koydu, projelerinin esaslarını özlü ve anlaşılır bir şekilde izah etti. Sınıf geçme sisteminin değişmesi, müfredatın daha millî ve etkili hazırlanması yapılması elzem işlerdir.

Rahmetli Nurettin Topçu hocanın; ‘derse bir mabede girer gibi girdim, kırk sene abdestsiz derse girmedim’ sözünden mülhem, muallim de bu istikrarı, azmi, kararlılığı ve prensipli duruşu şiar edinmeli. Eğitimde tedavi edilmesi gerekli sıkıntılar olsa da görevini iyi yapan, yaptığı işin hakkını veren bir öğretmene; ‘niye bu kadar çalışıyorsun, görevini iyi yapıyorsun’ denmeyecektir.

Ailenin desteği olmadan sistem tam anlamıyla işlemez. Son zamanlarda; ‘annem babam bile bana karış(a)maz’ diyerek öğretmenlerine kafa tutan ve saygısızlık eden öğrenciler karakter eğitiminin ilk nüvelerini ailesinden alır, onun yaklaşımı ailesini yansıtır. Allah korkusunun kazandırıldığı bir çocuk kendisini de, ailesini de hem yaşadığı toplumu da huzurlu ve mutlu kılacaktır. Salt nasihat ederek değil(ki değişen dünyada nasihat etmenin faydası kalmadı, ters tepmesi kaldı), örnek olarak anne babalar evlâtlarına daha faydalı olur.

İzah ettiğimiz yöntemlerle yetiştirilen çocuklarımız da sorumluluklarının bilincinde ömürlerini anlamlı uğraşılarla ve alışkanlıklarla geçirmeye karar verdiklerinde ve bunları kararlılıkla uyguladıklarında halkalar tamamlanacak, dünyanın en zeki ve dahi vicdanlı devleti Türkiye’miz dünyanın beklediği adil ve hakkaniyetli ülkesi olarak lâyık olduğu güce erişecektir.