Geçen hafta Paris’te bir dergi ve bir bakkal baskını sonucunda aslında var olan ve bir kere daha ortaya çıkan ve batılıların ikiyüzlülüğünü ortaya koyan bazı konuları ele almak istedim.

Bunlar;

Zaten var olan medeniyetler çatışmasını,

Hristiyanların gözünde Müslümanların cihatçı (ne demekse) ruha sahip olduğunu,

Avrupalı bir medeninin ülkesinin çıkarına da olsa doğulu bir ülkeyle işbirliği için ağababalarından izin alması gerektiğini,

Küresel sermeyenin gücünü ve kimlerde olduğunu,

Medyanın gücünü ve yönlendirmeciliğini,

Murdok gibilerinin saldırganlığını ve İslam düşmanlığını,

Türkiye’de de Murdokve işbirlikçilerinin bulunduğunu,

Bir Hıristiyan’ın insanlığın ötesinde bir varlık, haksız olarak da öldürüldüğünde, Müslüman’ın batılılarca umursanmadığını ve insan dahi sayılmadığı,

Medeni görülen yönetimlerin ne kadar Müslüman ölürse o kadar kârda olduğunu,

Modern çağ, gelişmiş toplum, ileri demokrasi kavramlarının yalancıktan lığını; bu kavramların gelişmiş ülkelerin ancak kendi ülkelerinde, kendileri için geçerliliğini,

İslamafobianın yükselmesi içinprovokatörlere (Paris gibi)saldırıların daha çok yapılması gerektiğini,

Türkiye’nin ülke içinde işbirlikçilerinin de yardımıyla “TERÖRE DESTEK VEREN DEVLETLER” arasında yer alması gerektiğinin gerçekleştirilmesine çalışıldığını,

Müslümanların da kışkırtmalara oldukça müsait olduğunu,

Bundan sonra da Müslüman coğrafyasında daha çok kan akacağını,

Eli kanlı başbakanların daha çok Müslüman öldürmesi halinde bile takdir görebileceğini ve batılı yandaşlarıyla rahatlıkla kol kola girebileceğini,

Adalet denen uygulamanın, batılıların güdümünde ve tekelinde olduğunu, ancak adalet uygulamasının da kendileri için geçerlilik kazandığını,

İsrail Yönetiminin şişkinliğini ve pişkinliğini,

Müslümanların bir kere daha bölük-pörçük olduğunu ve alınganlığını,  

İslam ülkelerinin lidersizliğini, İslami kaygıların ve İslam’ın yükünün kökü sağlam ülkelerde olduğunu,

Dünya huzuru için adaletin mutlak olduğunu, adaletin de şaklabanlara bırakılamayacağını,

BUGÜN HERZAMANKİNDEN DAHA BİRBİRİMİZE OLAN İHTİYACIMIZI,

“Tefekkür vuzuhla başlar, kurtuluş şuurla” demiş atalarımız.

Allah’a emanet, hayra muhatap olunuz, efendim.