Bir mübarek bayramın daha arifesindeyiz.

Bu günler sayılı insan ömründe özellikle de sağlıklı ve özgür insanlar olarak bizler için büyük şans aynı zamanda da şükür günleridir.

Ancak şu da bir gerçek ki insanoğlu o doyumsuz ve bencil yapısında şükrü ve dünü çabuk unutarak hatta silerek yarın için çıtayı sürekli yükseltmeye devam ediyor. Yönetenlerden veya elimizde olmayan kader dediğimiz gelişmelerden de kendi payına dersini almıyor. Almamak adına da direniyor.

Bu güzel ve mübarek günlere girerken evlerden çarşı pazarlara her yerde öylesine bir karmaşa, anlaşılmayan kargaşa ve dolayısıyla da kavgalar sürtüşmeler görüyorum ki bir yerde bu durumu izah edemez hale düşüyorum.

İki gündür şehrin neresinde olursanız olun cadde, sokak, kaldırım, kavşak, AVM, hastane fark etmiyor.  Hepimizin gözü dönmüş ve perde inmiş haldeyiz.

Hadi alışverişteki bencilliği anlıyorum da hastaneler gibi ders alınacak ve şükredilecek alanlarda da aynen bildiğiniz gibiyiz.

Biz millet olarak böyle değildik. Kendi sade insanımızı gördükçe kendi kendime “Ben niye başkanları, vekilleri, rektörleri, bürokratları eleştiriyorum ki? Niye bu insanlardan beklentilerimi yükseltiyorum ki? Satıcımız kaba, alıcımız bir başka kaba. Demek ki biz buyuz demekten” kendimi alamıyorum.

Bu karmaşa ve kavga bugün dozunu daha da artıracak.

Bu bayram yani Kurban Bayramı; Ramazan Bayramına göre biraz daha telaşeli olduğu için evlerde bile insanlar gergin. Evin reisleri paranın pulun derdinde geriliyorlar, evin hanımları börek tatlı yetiştireceğim diye geriliyorlar? Değer mi?

Sağlıklıyız, huzurluyuz özgürüz ve kimseye muhtaç değiliz. Bundan büyük nimet var mı?

Hastanelerde, hapishanelerde ve mezarlıklarda olan insanlarımızı yakınlarımızı, komşularımızı eşimizi dostumuzu niye hiç gözümüzün önüne getirmiyoruz? Niye onların yerine kendimizi koyup empati yapmıyoruz? Niye halimize şükretmiyoruz?

Hiç değilse arife günü bayramda tatlı olalım olmaz mı?

……………

Böyle dedik diye de memleket meselelerini de bırakacak değiliz değil mi?

Buyurun samimi okurumuz yazmış;    

“Selamünaleyküm Uğur Bey ismim S…….

Yazılarını beğenerek okuyorum işiniz çok zor. Günün okkalı sözleri ise mükemmel.

Hanaybaşı Mahallesi Kanal Boyu’nda ailemle müstakil evde ikamet etmekteyim. Babam KOAH hastası. Havasından dolayı orada oturuyoruz ama akşamları alkol almaya, yüksek sesle müzik dinlemeye gelenler yüzünden çok muzdaripiz. Babamı yürüyüşe çıkaramıyoruz. Polisi araya araya bıktık. Her gün devriye atsalar çok mutlu olacağız.

Gündüz yürüyüşe niye çıkmıyorsunuz? Diyebilirsiniz. Kendim hemşireyim Numune Hastanesinde 24 saat çalıştığımız için böyle bir şansımız yok. İzinli günüm de biraz uykuyla geçince çoluk çocuk derken akşam oluyor. Beyaz Masa’yı yaz başından beri sık sık aradım. Sinek yüzünden geliriz deniliyor ilaçlama ekibi caddeden geçip gidiyor biz göremiyoruz bu konuya da biraz değinebilirseniz çok seviniriz. Şimdiden teşekkür ederim hayırlı günler…”

……………..

HANGİ TREN SEFERİ ARTTI?

Dün sabah bir okurumuzdan özelden fırça üzerine fırça yiyoruz.

“YHT ve konvansiyonel trenlerin hepsine ek sefer konmuş. TRT sürekli haber olarak veriyor. Siz yerel bir gazetesiniz. Öyleyse sefer sayılarıyla yazın da biz de okuyalım. Alamadığımız biletlerimizi alalım. Yani şöyle, Pusula haber yapacak. YHT’ye ek sefer kondu diye. Saatlerini yazacak biz vatandaşlar sizlerden okuyacağız. Önceden 8 sefer vardı, 12 oldu diye mesela. Şu şu saatler Ankara’ya İstanbul’a ek sefer konuldu diye. Biz bilet bulamayan vatandaşlar da önce sizin haber, sonra TCDD’nin ek sefer hizmetinden yararlanacağız. Herkes mutlu mesut yaşayacak.”

Okurumuz sonra bakanlığın sitesindeki haberi bize gönderiyor.

………………

Fırçayı yedik. Gerçi okurumuz haklı. Madem iyi bir yerel gazete ve yayın organı olduğumuzu iddia ediyoruz. Okur adına bunları düşünmeliydik. Bakanlık ya da Genel Müdürlük böyle bir detay vermedi ise biz araştırıp yapmalıydık.  

Hemen hiç değilse bu ek seferleri internetten duyuralım diye Haber Merkezindeki arkadaşlar dört koldan konuyu araştırmaya başladılar.

Sonuç mu?

Haberi yapamadık.

Neden mi?

Konya hatlarında ek sefer yokmuş da onun için.

Biz yine de özür dileriz…

…………..

Önümde iki ayrı şehir konusu daha var. Ama bayram öncesi artık birilerini üzmeyelim. Halimize şükredelim. O okurumuza durumu sonradan izah ettikten sonra şöyle yazdım “Trenlerde bilet bulamadınız ise uçak bileti almanızı tavsiye ederiz.(!)”

UĞUR BAŞKAN’A BİLGİ VERMEK İSTERİM

Dün köşe yazımızda MEDAŞ’ın önüne çok acil bir yaya üst geçidinin yapılması gerektiğini yazmıştım. Ben o bölgede oturmuyorum ve çalışmıyorum. Ama bölgede bulunan samimi insanlardan defalarca yaralamalı kaza görüntüsü gelmişti. Ve biz bu durumu Tahir Başkan “Başkan” iken defalarca dile getirmiştim. Dün Uğur Başkan’a yazdık öğle saatlerine doğru şu bilgi notu geldi.

MEDAŞ TRAMVAY DURAĞI ÖLÜMLÜ KAZA

“Uğur Bey merhaba,

Bugünkü yazınızı okudum. (UĞUR BAŞKAN EFSANE OLUR MU?)

Öncelikle size teşekkür ederim. Yıllardır dile getirdiğimiz İstanbul Yolu MEDAŞ önü üst geçit talebimizi siz de dile getirmişsiniz. 3-4 aya bir kaza oluyor. Hele şimdi bir de İstanbul Yolu kavşağı da tamamlanınca risk daha da artıyor.

Maalesef bugün (Dün sabah) saat 09 sularında bir kaza oldu ve karşıdan karşıya geçmek isteyen bir vatandaşımız aracın çarpması sonucu ağır yaralandı. Bildiğim kadarıyla da maalesef hayatını kaybetmiş. İsmi Hasan Tatlı.

Her gün onlarca insanımız sizin de belirttiğiniz üzere canını riske atarak karşıdan karşıya geçmeye çalışıyor.

Ben de üst geçit yapılması için girişimlerimi sürdüreceğim.

Sizi de bilgilendirmek istedim.”

……………..

Bu duyarlı insana insanlık adına binlerce kere teşekkür ederim. Uğur Başkan’ın buraya bir el atacağına da inanıyorum. Haaa o da atmayabilir. İşte bayram arifesinde bir can daha gitti. Yaralanan ya da kaza sonucu engelli olanlarımız hariç. Bizden söylemesi.

……………

Bayramınız mübarek olsun. Cenab-ı Allah’ım cümlemize böyle güzel günleri bir daha nasip etsin inşallah.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Bir çiçeği seviyorsan bırak var olsun. Sevmek sahip olmakla ilgili değildir. Sevmek değer vermek ile ilgilidir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Akyokuş’un kırsalı benim gibi kel; tepelerini ağaçlandırmayı ve oraları yeşillendirmeyi becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.