Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Taner Yıldız ve Soma

Taner Yıldız ve Soma

Soma olayı hakkında o kadar çok şey yazıldı ki ben bu konuda yazmak istemiyordum ama son bir haber beni yazmaya mecbur etti. Haber de: “Bakan Soma’ya özel aşçısını götürdü”

Taner Yıldız’ı uzun yıllardır iyi tanırım. Beraber çalışmalarımız oldu, halen Bakanlığını ilgilendiren konularda projeler yürütmekteyim. Ayrıca da hemşerim olduğu için özel bir dostluğumuz ve yakınlığımız var. Tanımanın ötesinde kişiliğini de iyi bilirim. Her haliyle tam bir Anadolu delikanlısı. Kabinenin en çalışkan, yeri geldiğinde en esprili ve de en sıcak bakanlarından birisi. Kendini protesto eden çevrecileri yanına alıp onları ikna edecek kadar da akıl, tecrübe, cesaret ve güven sahibi.

Allah (CC) bir daha böyle acılar yaşatmasın ama Soma faciasında bunu gösterdi. Etkin ve merhametli  çalışmasıyla en acılı ortamı yöneten adam olarak herkesin sempatisini ve taktirini kazandı Taner Yıldız.

Olayın psikolojisi gereği duyguların birbirine karıştığı bir ortamda görev yapmak devlet erkanı için oldukça zordur. Böyle ortamlarda taciz, küfür, istifa talimatları ve hakaretler yiyebilirsiniz. Bakan Yıldız yılmadı, bıkmadı usanmadı, çalışmaları siyaset gereği yapmadı. İnandığı için, insana değer verdiği için üzerine düşeni en iyi şekilde yapmaya çalıştı. Yas evinin ev sahibi gibi manevi bir görev de üstlendi.

Bu ortamları gayet iyi bilmesi ile insani duyguları ve sorumluluğu gereği sonuç alıncaya kadar uyumadan 5 gün bekledi. Diyebiliriz ki “elbette bekleyecek görevi bu”, tabii ki doğru. Sorumluluğu üzerine aldı, uykusuz kameraların karşısına çıktı, yine de metanetini yitirmedi. En sonunda içine akıttığı gözyaşlarını İsmail’in evinde boşalttı. Yine de son sözü “üzgün geldim, üzgün gidiyorum” oldu. Sanki derviş; “üryan geldim, yine üryan giderim” diyerek kaderin ince çizgilerini onaylıyor.

Gelelim haberin muhtevasına. Simit ve kumanya yediği halde güya bunları beğenmemiş ve “Soma’ya özel aşçısını götürmüş” haberi ile malum çevreler Bakan’a “istifa et” çağrıları yapıyor. Ardından İsmail’in anasından pilav isteği ile dalga geçiliyor. Daha da ileri gidilerek bir gazeteci yukarıdaki  haberi yapıyor. Aslında bu tavırla acılı İsmailler ve İsmaillerin analarıyla alay ediliyor. Milletin alın terini yıllardır yerden alıp gökte savurmaya alıştıkları ve “bulgur pilavını rakı partilerinin meze yapamadıkları için” Taner Yıldız gibilerin duygu dünyasını anlayamazlar. Hazmedemedikleri de pilav sevenlerin ülkeyi iyi idare etmeleri, kuru ekmeği ayran aşına katık yaparak milletle paylaşmalarıdır.

Böyle diyenleri Anadolu’da muziplik yapan yaramaz çocuklar deriz, ancak işin garip tarafı diğer bazı gazeteciler bu asparagasları referans alıp önemli habermiş gibi sunmalarıdır. 

Kaldı ki aşçısını götürdü. Bunda ne var. Devlet adamlarının güvenliği, ya da özel bir rahatsızlığı söz konusu olamaz mı? Canların yandığı ortamda “mazrufu bırakıp zarfla uğraşmanın” ya da “pireyi deve yapmanın” ne anlamı var.

Bre ah-ı mak lar, siz tertemiz olan bu milletin çoğunu geri zekalı gördüğünüz için devekuşu misali kafanızı kuma sokarak küçülüyor, büyüyen pop-u nuz la giderek açığa düşüyorsunuz.

Aslında yaptığınız küçük ayrıntıları bahane ederek, kininizi adam gibi adamların üzerine kusuyor, ardından da “neden üstümü kirletiyorsun dendiğinde” de “kindarlar veya diktatörler” olarak karşı atağa geçiyorsunuz.

Biz de beddua ederek “kininizle boğulun” yerine, “Allah (CC) sizi ıslah etsin” diyoruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR