Değerli dostlar geçen günkü “Hoca Seçimde Cemaatçi Rektöre Oy Verdin mi” isimli yazıma karşı karşılıklı, telefon ve yazılı birtakım tepkiler aldım. İnanın bu tepkiler yazarları oldukça memnun eder.

Bu yazıma karşı da Hasan A isimli yine bir okuyucum “Fikret Hocam Keşfedilmeyi Bekliyor Galiba” demiş. Olabilir ama benim buna ihtiyacım yok. Her köşe yazarı okunmasını ve de anlaşılmasını ister. Bundan daha tabii bir şey yok ancak genel seçimleri kaçırdık bari Rektör Adayı olayım diye keşfedilmek istiyorum.

Sevgili dostlar, bizim derdimiz memleket sevdasıdır ve bu kimsenin tekelinde de değildir. Hani derler ya! “Mesele memleketse, gerisi teferruattır”. İnanın bizim için de aynen öyle.

Şunu da diyemem, solcu sağcıdan az, dindar ateistten fazla, fakir zenginden az, ünlü ünsüzden fazla memleketini sever diyemem. Böyle bir şey yok, ama usul, yol, tarz yanlış. Özel hayatları bizi ilgilendirmez ama hiç değilse memleket sevgisinde yarışmalılar.

Kuru sevgi istemem, benim ki yaş (üretim)tan olsun.

Bırak inadı şöyle, akılsa baş (detay)tan olsun.

Bizim PARALEL YAPIYA ÇATMAMIZIN TEMEL NEDENİ, DEDİKLERİ GİBİ DAVRANMADIĞIDIR”. Kardeşim aksa aksın, karaysa karasın. Ama “akken kara gibi davranırsan olmaz, bu da yanına kalmaz”.

Peki, nesin öyleyse? Ben cemaatim diyorsan, mesele yok. Nasıl bir cemaat olduğunda mesele var. “Efendim ben yurt iç ve yurt dışı okullarımda dilimi ve kültürümü yaymak, insanlığı ön plana alan eğitim yapıyorum” diyorsan buna kimse “hayır” demez, hatta bu uygulama bizim de gururumuz olur.  Böyle mi oldu, temiz kalpli, yardım ve himmet-hizmet şuurlu insanı istismar ettiniz, evladı ailesinden kopardınız, yuvalar dağıttınız, sonra da samimi duygularını bir avuç paralel ile suya attınız.   

17-25 Aralık operasyonları üzerinde çok yazıldı, konuşuldu. Bir bakış açısıyla devletin huzuru için eline verilen emaneti kullanış “biçimine” bir bakar mısınız? MİT başkanı operasyonu doğru bir usulle mi yapıldı? Sen Devlet üstünde bir güç müsün ki gizli görüşmeleri deşifre ediyor, ardından hükümet başkanını devirme, devleti ele geçirme harekâtı yapıyorsun.

Cemaatler kim ne derse desin bu ülkenin gerçeğidir. Cemaatler okuldur. Terbiye, usul-adap, hizmet, edep öğretme merkezleridir. Nitekim en sıkıntılı dönemlerde bile Süleyman Efendi, Said Nursi Efendi, Esad Efendi ve birçokları vardı. Halen de bu silsileler devam eder, her birinin kendine göre tarzları vardır, ama hiç birisi ellerinden meşru hakları alındığı zamanda bile Devletine karşı gelmemiştir.

Farzedelim ki, bu operasyonlarda haklıydınız, usulü böyle mi olur? Alelacele, bir korku ve heyecan içinde silah zoruyla devlet başkanı ve ailesine, bakanlara; acemice ve kendine pay çıkarırcasına plan yaptınız.

Paralel yok diyenlere de bir bakarmısınız. Dün Cemaate “F-Tipi” deyip saldıranlar bugün size “yok” diyor. Aklım karıştı, siz “var” mısınız, “yok” musunuz? Dün solcuların, ateistlerin, komünistlerin hatta bölücü odakların düşmanıydınız, bugün dostu oldunuz. İtiraz mı var, hele dönüp bir bakın medya organlarınıza. Dün sizi yok sayanlarla aynı başlık, aynı hedef. “Tek Hedef, Erdoğan, sen kendi derdine yan”.

***** 

AK Parti’nin Konya adayları belli olacak. Açıkça söylüyorum aday tespitinde “zihniyet ve kıstas” değişmez ize “adı şu olmuş, bu olmuş” pek farketmez. Hava peşinde, rand peşinde, şov peşinde olanlar ile monte adaylar kabinesinde bu iş yürümez. Bugün olsa da yarın olmaz.

Bu Konya için de geçerli. Bizi daha itinalı kılan ve kaygılandıran Başbakanın memleketi olmasıdır. Örgüt ve adaylar için de çapsız, heyecansız, dertsiz insanı nereye koyayım. Korkak, sinik, silik, ben varım diyemeyecek kadar aciz; daha da öte “yön verenler ve yönlenenler” değil “yönetenler” siyaseti olmalıdır.

Hele Konya teşkilatı; zevksiz, heyecansız, istişaresiz, projesiz, maharetleri kendinden meçhul; içler acısı.