ZAMANIMIZI SOSYAL MEDYADA ÖLDÜRMEMELİ
İlk olarak bağımlılık nedir onu cevaplayalım; kişinin herhangi bir şeye karşı duyduğu aşırı istek, tutkunluk ve vazgeçilmezlik durumu demektir. Böyle kişilere de “bağımlı” diyoruz. Bundan yirmi yıl öncesine kadar bağımlılık denince aklımıza tütün ve alkol gelirdi. Çarşıda, pazarda bu iki zararlının bağımlıları ile karşılaşır, bunları konuşur, bunlardan korunma ve kurtulmanın çarelerini paylaşırdık. Bunun yanında “kumar” denen illetin de unutmamak lazım. Daha sonraları buna “uyuşturucu bağımlılığı” gibi bütün dünyayı sarıp tehdit eden bir bağımlılık türü daha eklendi. En son olarak da (şimdilerde) “teknoloji bağımlılığı” ile karşı karşıya kalmış durumdayız.
Dijital verilerin gelişmesiyle ortaya çıkan bu hastalık, büyük bir hızla gelişerek nerede ise tüm dünyayı kaplamış durumda. İlk olarak televizyon ve bilgisayar şeklinde karşımıza çıkan bu teknoloji sonrasında cep telefonu ve tablet biçiminde hayatımızda olmaya başladı. Öyle bir hızla evimize, iş yerimize, cebimize girdi ki nasıl girdiğini anlamış değiliz. Başlangıçta teknolojinin imkânlarından yararlanmak, hayatımızı kolaylaştırmak için kullanmaya can attığımız bu araçlar (tıpkı alkolün şişede durmadığı gibi) ilk kullandığımızdaki masumluğuyla kalmadı maalesef. Yavaş yavaş, farkına varmadan birçoğumuzu bağımlısı haline getirdi.
Tablet, cep telefonu, bilgisayar gibi nesneler; çocukları ve gençleri öylesine etkisi altına aldı ki haddi hesabı yok. Son olarak “sosyal medya” denilen olay, her cins- yaş-kademe ve kültürden insanları o kadar etkiledi ki insanlar onun fanatik ve bağımlısı oldular. Sonuçta karşımıza tütün, alkol, uyuşturucu kadar zararlı olan yeni, yepyeni bir bağımlılık alanı, alanı demek az kalır hastalığı ortaya çıkmış durumda: Teknoloji=Sosyal Medya Bağımlılığı!!!
Bu hastalık da diğer bağımlılıklar gibi kişinin bedensel, ruhsal, sosyal hayatını olumsuz etkileyip, çeşitli zararlara sebep olmakta. İlk olarak dikkat çekilmesi gereken konu “zaman” kavramı zamanımızı boş yere harcıyoruz. Evde, televizyon, cep telefonu, tablet ve bilgisayar başında sabahtan akşama kadar vakit öldüren çocuklar ve gençler hepimizin. Buna kadın-erkek, genç-yaşlı milyonlarca sosyal medya bağımlısı insanı eklemek de mümkündür. Kimi arkadaş bulma peşinde, kimi dedikodu yapmakta, kimi yalan- yanlış haberlerle insanların kafasını karıştırmakta, kimi bazılarının mahremlerine, özellerine kadar girerek onları deşifre etmeyi marifet sanmakta ve kimisi de sevgiyi sanal ortamda arama peşinde. Yalan-yanlış haber, dedikodu ve iftiralar. Ardından iftiraya maruz kalan, incitilen insanlar ve aileler… Yanı sıra kavgalar, cinayetler, intiharlar ve boşanmalar… Toplumdaki sevgi ve saygıyı, arkadaşlık ve dostluğu, birlik ve beraberliği, huzur ve güveni bozan sosyal rahatsızlıklar. Çocukların psikolojik durum ve hayata bakış açısı…
Bunlar basit olarak görülse de bu belirtileri; fiziksel rahatsızlıklar: Göz bozuklukları, bel-boyun-kas hastalıkları, ellerde- kollarda çeşitli rahatsızlıklar… Ayrıca yalnızlık, sinirlilik, kendisine ve karşısındakine zarar verme gibi psikolojik sorunlar… Uykusuzluk, iştahsızlık, çekingenlik. Aileden uzaklaşma, sevgi ve saygı anlayışının yitirilmiş olması, ahlaki bozukluklar…
Günün çoğunu sosyal medyada geçirip aynı ortamda bile telefondan yazışma insanların birbirinden koptuğu, kimsenin kimseye derdini açamadığı bir dönemdeyiz. Oysaki geçmişte teknoloji bu kadar ilerlememiş iken insanlar daha da mutlu idi. Şimdi çoğu insan hayatından memnun değil. Nedeni ise istediği her şey elinin altında olması. Çocuklarımızın önüne çıkan zorlukları ebeveynler değil, evlatlarımızın aşmasına müsaade etmeliyiz. Zamanımızı boş yere harcamaktansa kendimizi geliştirmeliyiz.
Biz toplum olarak televizyonu, bilgisayarı, tableti, cep telefonunu alırken bu ve benzeri olumsuzlukları hayal edip düşünmemiştik. Bu teknolojileri en saf duygularımızla almıştık. Aradan geçen zaman; bize teknolojinin, dijital aletlerin faydaları kadar, zararlarının da olduğunu göstermiş bulunmakta. Şimdi görüp izlediğimiz, okuyup işittiğimiz olumsuz örneklerden sonra artık bir şeyi almadan önce düşünüp aldıktan sonra doğru bir şekilde kullanmalıyız. Her şey yerinde ve zamanında kullanılmalı. Unutmayalım: Bir şey ne kadar çekici ve büyüleyiciyse bağımlılık açısından da o kadar risklidir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.