Konuya ilişkin önceki değerlendirmelerimde fitne ve “Ahir Zaman Fitnesi” devrinde yaşanacak gelişmeleri Efendimizin(sav) Hadisi Şerifleri ekseninde değerlendirmeye çalışmıştık. Yazımın bu bölümünde FETÖ fitnesinin yol açtığı zararlar üzerince duracağım.

Ülke olarak 15 Temmuz gecesi kanları donduracak bir darbe girişimi yaşadık. Olanları düşünmek bile insanın sinirlerini bozuyor. Bu da sürece ilişkin değerlendirmelerin mantıkla değil duyguyla yapılmasına neden olmaktadır. Mantığın yerini duygu aldığı zaman insan, olan olayları sağlıklı değerlendiremiyor. Toplum insanında bu durum yoğun olarak yaşanmakta olup insanımız yaşananların bırakınız analizini yapmayı bir kelime bile söylemekten çekinir olmuştur. Toplumumuzun özellikle de muhafazakar kesimin kanaat önderleri, entelektüelleri sürece ilişkin kaygılarını, çözüm önerilerini usulü dairesince dile getirmeli; fitne ateşinin tahribatının en aza indirilmesine katkı yapmalıdırlar.

Kesinlikle darbeciler, destekçileri, bu işin planın içinde olanlar hak ettikleri cezayı görmeliler; buna kimsenin itirazı olamaz; ancak, bu süreçte tahminimizin çok üzerinde haksız yere mağduriyetler yaşandığını; yaşanan bu mağduriyetlerin psikolojik travmalara yol açtığını kabul etmeliyiz.

Elbette ki, devletimizin işi de kolay değil; bu olay Türkiye içi mücadeleyle sınırlı da değil; esas boyutu dışarıda, bunun hepsinin farkındayız; ancak, bu sürecin uzamasının telafisi zor olan hatta mümkün olmayan zararlara yol açabileceğini de hesaba katmak durumundayız. Toplumumuzda Allah(cc) korkusu kalmamış insan o kadar çok ki, bu insan grubu hiçbir sınır tanımadan kolaylıkla masum insanlara iftira atabilmektedir.

FETÖ fitnesinden daha tehlikeli olan FETÖ pazarının satıcılarıdır. Bunlar çıkarları uğruna iftira atmaktan hiç çekinmemiş; birçok insanın mağduriyetine sebep olmuşlar, olmaya devam etmektedirler.

FETÖ pazarının satıcılarının çoğunun temel özelliği; daha önce bu yapının içerisinde şöyle veya böyle bir şekilde bulunmuş; güya FETÖ ile mücadele ediyor görünmek için acımasızca insanlara iftira atmaktan çekinmemişler; birçok insanın devletine olan güvenine zarar vermişler; çok çok kırmışlardır.

Bir de bulundukları makamları korumak ve FETÖ ile mücadele ediyor görünmek için küçücük sebepleri gerekçe göstererek ihbar yapanlar. Zamanı gelince bunlara da hesap sorulmalı. Yüzde yüz inanıyorum; bunlara kimse hesap sormasa bile Yüce Rabb’im mutlaka hesap soracak.

Ne büyük bir fitneymiş bu FETÖ fitnesi, ateşi her tarafı yakıyor. Bir arkadaşın imam olan abisi anlatmış. Mahallenin birinin camisinin imamını cemaat istemiyor iki yıldır camiden gitmesi için şikayette bulunuyorlarmış. Yine şikayete gitmişler, biri bu işin kolayı var “İmama FETÖ’cü” dersiniz hemen alırlar demiş ve söylemiş almışlar. İşin üzüntü verici tarafı imamın imamlık vasfı zayıf olsa da FETÖ ile hiç alakası yokmuş. Mesele şu; benim hacı emmim imamı göndermek adına hiç Allah’tan(cc) korkmadan “İFTİRA” atabiliyor.

Bir Müslüman olarak inanın çok üzülüyorum; keşke hacı emmim hiç iftira atmasa namazlarını evinde kılsaydı da bu büyük “İFTİRA” günahını işlemeseydi kendisi için daha iyi olurdu.

Hepimiz, özellikle de bizim muhafazakar kesim Cenab-ı Allah’ın bu FETÖ belasını, fitnesini niye musallat ettiğini, bu cezaya niye çarptırıldığını iyi düşünmeli ve “ALLAHIM BEN NEREDE YANLIŞ YAPTIM” sorusunu kendisine sormalıdır.

-Hakikaten, biz nerede yanlış yaptık?

Açık konuşayım, bunları hükümeti suçlamak için filan söylemiyorum; toplumun tüm bireyleri olmak üzere hepimiz şapkamızı önümüze koyup sorgulamalıyız. Yarını daha huzurlu yaşamak için sorgulamak zorundayız. Sorgulayabilirsek bu büyük fitnenin tahribatını telafi edebiliriz.

İnanın içim yanıyor dert öyle büyük öyle çok ki, hangi birine yanayım! Yüce Rabb’im ülkemiz ve insanımız üzerinden yardımını esirgemesin.

Konuyla ilgili değerlendirmelerime devam edeceğim.