Ak Parti’nin Kızılcahamam Kampı
Merhabalar efendim.
Bildiğiniz üzere 31 Mayıs-2 Haziran tarihleri arasında Ak Parti Kızılcahamam kampını gerçekleştirdi.
Kampa, genel merkez yöneticileri ve milletvekilleri katılım sağladı.
Kampın ana temasının ‘Türkiye’nin Ortak Aklı’ olması ayrıca dikkat çekiciydi diye düşünüyorum.
Zira siyasette yumuşama ve normalleşme dönemlerine denk düşüyordu bu tema.
Kamptan yansıyan bilgilere göre partideki ve kabinedeki değişim süreci 1 yıla yayılacak, radikal diyebileceğimiz kan değişimleri can havliyle gerçekleşmeyecek.
Ekim’de başlayacak olan kongre süreci önümüzdeki yıl tamamlanacak, yukarıda bahsettiğimiz kabine ve parti değişikliği de bu sürece paralel işleyecek.
Seçim sonuçlarının deklarasyonundan itibaren şu ana kadar ki yapılan çalışmalar, seçimin neden kaybedildiği yönünde ilerliyor. Etkili ve yetkili kişilerin sunumları da bu çerçevede yapılmış.
Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki revizyon üzerinde çalışıyor, Efkan Ala ise strateji kurulunda alınan kararlar doğrultusunda reform hazırlıklarını yürütüyormuş.
Bu bağlamda ‘Fikrine önem verdiğimiz dostlarımızın görüşlerine de başvurduk.’ ifadesi Sayın Erdoğan’a ait.
Bu da demek oluyor ki ikili görüşmeler fazla dillendirilmeden önemle ve özenle gerçekleştiriliyor.
Sayın Erdoğan yaşanılan durumlara köklü bir problem olarak bakıyor. Ve palyatif müdahalelerle geçiştirilemeyeceğini de çok iyi biliyor.
Değişimi bir felsefeye ve derinliğe tutturmaya çalışıyor gözüyle bakıyorum.
Geçmişteki siyasi tecrübe yelpazesini önüne serdiği zaman öngörülemeyecek hiçbir durumun olmadığı, ciddi mânâ da üzerine eğildikten sonra her şeyin kompanse edilebileceği kanaati hakim tahminimce.
Çeyrek asırlık idareciliğin artısını ve eksisini partinin misyonuna ve vizyonuna yanaştırarak tam olarak neredeyiz sorusuna yanıt arıyor.
Hayat pahalılığından sokak köpekleri problemine, emekli-asgari ve memur maaşlarından spesifik sorunlara varıncaya kadar birçok majör durum Sayın Erdoğan’ın liderliğinde kümüle bir şekilde ve titizlikle ele alınıyor.
Bazı kesimler ‘bu çalışmaların temeli yok, ezber kalıplarla adım atılıyor’ şeklinde düşünce sarf ediyor.
Yakinen takipte bulunmayan insanların bu denli konuşması gayet normal karşılanabilir. Fakat yazar-çizer takımının gözünü kör edip kulağını tıkamasını neyle izah edeceğiz?
Bu noktada SETA, çalışmalarını bilimselliğe dayandırarak işin teorik kısmıyla ilgileniyor diyebilirim. Alanlarında rüştünü ispat emiş insanlar dirsek temasında bulunarak neyin nasıl olacağı yönünde fikir beyan ediyor.
Aynı zamanda ana kademe, kadın kolları ve gençlik kolları yani tüm yapılanma saha çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.
Bazı duraklarda elbette aksaklıklar olacaktır.
Bunu da gidermenin yolları halkı sosyal sorumluluk projelerine dahil etmekten geçer.
Belediyeler işin bu kısmında aktör olursa ve çalışmalarını mevzuu bahis duruma göre dizayn ederse etkileşim ve etkileşime dayalı somut çıktı kararlığı çok farklı olacaktır.
Daha önceki yazılarımda da bunun altını özellikle çizip öne koymaya çalıştım.
Etkili ve yetkili isimler tepeden tabana kadar her yere uzanamaz. Halkı, halkanın içine dahil etmedikten sonra halka her hal ve şartta şekilsiz kalacak, güdük duracaktır.
Tabi biraz da muhalefet desteği.
Siyasette normalleşme, iyileşme, konuşma ve görüşme bunların hepsi hoş şeyler ama yeterli değil.
Söylemden eyleme geçişte daha hızlı olunmalı ve çalışma kapsamında iktidara yakın durup müşterek faaliyet alanlarında koşar adım ilerlenmeli.
Yok şu belediyeye neden kayyım atandı, hangi sebeple görevden alındı sualleri dipsiz kuyulara saklanmalı.
Görevden alınan beyefendinin elli kalem suç kaydı varken bu sualler akla mantığa sığmaz duruyor sanki ağızlarda.
Dolayısıyla siyasi refleksleri olması gerektiği yerde gösterelim.
Domuz saçması atacağımız yer de tüfek, tüfek kullanacağımız yer de domuz saçması atarsak havanda su dövmüş oluruz.
Ve normalleşmenin hiçbir kıymet-i harbiyesi kalmaz.
Ayrıca şunu da söylemeden geçemeyeceğim:
‘Dostlar çarşı pazarda görünmeye çalışmasın, biraz daha bizden yamacımıza yanaşıp bizden yana saf tutsun.’
Bilmem anlatabildim mi?
Selâmetle…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.