Televizyon programlarını sıklıkla takip etmediğim için kendimi bir kez daha takdir ettim.

Maddi kaygılarla ekranlara yamanan, toplumun değerlerini zenginleştirip müspet manada yön vermeye dair en ufak bir çabası olmayan insanların olduğu platformlar beni iğreti ediyor zira.

Benliklerini ve dahi aile sırlarını milyonların önüne seren insanların seyir zevkimi yaldızlı bir hale getireceği ihtimalini sıfırın altında görüyorum.

Bundan mütevellit ekranlarla arama kalın duvarlar ördüm.

Muhkem olan o duvarları mevcut şartlarda kaldırmaya da hiç niyetim yok üstelik.

Nasıl olsun ki isimlerinde bile bir halavet yok.

İşte ispatı, buyurunuz:

Müge Anlı ile Tatlı Sert, Gelinim Mutfakta, En Hamarat Benim, Nur Viral’le Hayatta Her Şey Var, Esra Ezmeci ile Yeni Baştan, Sabahın Sultanı Seda Sayan, Zuhal Topal’la Yemekteyiz, Alişan ile Hayat Gülümse, Aslı Hünel ile Gelin Evi, Neler Oluyor Hayatta, Didem Arslan Yılmaz ile Vazgeçme, Bu Tabak Kimin, Söylemezsem Olmaz, Mutfak Bahane, Çağla ile Yeni Bir Gün

Ne kadar jenerik isimler değil mi?

Yazının altını doldurabilmek için birkaçının içeriğine şöyle bir göz attım ve az da olsa kesitler izledim.

‘Müge Anlı ile Tatlı Sert’ mesela…

Esrarengiz olayların aydınlatılmasında kurtarıcı rolüne bürünmüş bir ablamız!

En kallavi hafiye misali alkış tufanına tutuluyor bu hanımefendi.

Kayıpları buluyor, cinayetleri didikliyor ve bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarıyor.

Vay canına!

(Bu programı ilk defa izleyen bir insan ‘Bu ülkenin güvenlik güçlerine güvenilmiyor mu da böyle programlara tevessül ediliyor?’ sorusunu sormadan edemez diye düşünüyorum.)

Neyse.

‘Gelinim Mutfakta’ adlı programa ne demeli peki…

‘Kötü kaynana-iyi gelin’ çerçevesini her hanenin en güzide köşesine asabilmek için ellerinden geleni artlarına bırakmıyorlar MaşaAllah.

Aileye mâl edilmiş güç gösterisinin farklı tonlarını fevç fevç akıtmak ciddi manada maharet istiyormuş diyor insan bunları görünce.

E nede olsa ‘Kadının beyanı esastır’ ve ‘Süresiz Nafaka’ gibi sosları da var.

Bulandırıp bulandırıp satmak zor değil diye düşünüyorum.

Ve tüccar psikolog Esra Ezmeci’de sahnede…

Yazdığı birkaç kitabın yanı sıra eşlerin majör problemlerini ortadan kaldıracak afrodizyak etkisi ile öne çıkan parfümlerini de arzı endam ettiriyor kıymetli psikoloğumuz.

Tabi bunların hepsi bilim temelli.

Üfürükten tayyare, düzmece ve bileşimden ibaret değil yani!

Kendisi öyle söylüyor. Ben Esra Ezmeci’nin yalancısıyım!

Lisans düzeyinde psikoloji bölümünü bitirmiş birçok insan ekranlara çıkıp tabanı ve temeli olmayan malumat kırıntısı satacaksa bu toplumun çekeceği var demektir.

Birkaç kitap okuyup klinik düzeyde eğitim dahi almadan nasıl kelam kesebiliyorlar çok merak ediyorum.

İşin en ilginç yanı ise toplumun bu tür insanlara itibar etmesi.

Ben bir psikoloğa danışacak olsam önce bir CV’sini incelerim. Mikro düzeyde de olsa yaptığı çalışmalar ve attığı adımlar neler araştırmaya koyulurum.

Ruhsal sağlımı ona emanet ediyorum en nihayetinde.

Bu türden bir süzgeç hakkımdır kanaatimce.

Evet, biraz detay dedik ve haleti ruhiyemize gözler önüne serdik.

Başlıkla müsemma tekrar vurgulamak istiyorum:

Gündüz kuşağı programları ivedi bir şekilde ekranlardan kaldırılsın.

Bu programların toplu iğne ucu kadar da olsa yurdum insanına katacağı bir şey yok.

Aksine bu tür programlar insanı yoldan bile çıkarır. Etik ve ahlaki olmayan birçok şey normal kabul edilip aile kurumunun altına dinamit döşenir.

Ki yapılıyor da zaten.

RTÜK, bu programları kıskaca almaktan ziyade direkt olarak çarmıha germeli!

Aile bireylerini birbirine kırdıran abuk sabuk içeriklere ihtiyacımız yok bizim.

İhtiyacımız olan tek şey maneviyat temelli bilinç.

Bunun için içerik üretip çaba sarf etmeliyiz.

Gerisi boş.

Selâmetle…