Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Anadolu’nun Zeytini: Aspir

Anadolu’nun Zeytini: Aspir

İnsan beslenmesinde kullanılan yağlar günümüzün en çok tartışılan konularından biridir. Zira yağlar üzerinde kalite, elde edildiği kaynaklar ve karışım (tağşiş) bakımından bilgi kirliliği oldukça fazladır.

Yine genelde iki kaynaktan (nebati: bitkisel ve hayvani: hayvansal) elde edilmesi ile de beslenmede hangisinin daha uygun olduğu da bilim camiasında dahi halen tartışılmaya devam etmektedir.

Ülkemde insan beslenmesinde kullanılan yağların çoğunlukla kökeni nebatidir. Yemeklik olarak başta Ayçiçeği olmak üzere, zeytin, mısır, pamuk ve kanola kökenli yağlar tüketimde yer bulmaktadır.

Aspir, ülkemde 1000 senedir bilinmesine rağmen üretiminde atılımları 1960 dan itibaren yapmış, ancak 2000 başında tamamen üretimden çıkmıştır. Bu dönemde ele aldığım ve köy-köy gezerek anlattığım aspirin üretimi hızla artarak 2015 de 70 bin tona ulaşmıştır. Devamında alıcı olmaması ile bir miktar düşse de, son birkaç senelerde yeni modellemelerle yeniden artmaya başlamıştır.

Aspir üretimi yanlış bilgilendirmelere bağlı olarak son yıllarda bazı çalkantılar sona ermiş, aksine talep artmış ve şu anda hiçbir yerde Aspir tohumu bulunmamakta. Rakamları tam belli olmasa da, ne kadar tohum üretildi ise tamamı satılmış ve yağa işlenmek üzere stoklara alınmıştır. Bu nedenle de 2025 için aspir üretmek isteyenler şimdiden tohumluklarını bulmak zorundadır.

Bu gelişmeleri analiz etmek ve küresel ısınma ve kuraklık şartlarına bağlı olarak Ülkemiz tarımında geleceğin bitkilerini tartışmak üzere Anadolu Ajansı benimle bir program yapmak istedi. Bu sebeple materyali ve soğuk sıkım yağın elde edilişini görmek üzere üretim yapan zamanda Aspir Derneği Başkan Yardımcısı Ziraat Mühendisi Derman Eser’in Ilgın tesisleri görmek üzere yerine gittik. Burada AA dan gelen bir muhabir ile üretimi ve hammaddesini yerinde görerek değerlendirmeler yaptık.

20 sene sonra gelinen nokta Aspir üretimi ve yağı açısından son derece de memnuniyet verici. Son 15 günde gerek aspir yağını işleyen ve gerekse de önümüzdeki sene üretim yapmak isteyen onlarca üretici ve satıcılar beni aradı. Bunda anormal bir taraf olmasa da 20 senedir çabaladığım aspir ve yağına üst derecede talepler olması bana heyecan verdi. Bu nasıl oldu bir bakalım.

Sapından tohumuna, yağından çiçeğine kadar kullanılan Aspiri tercihte en önemli konu kaliteli yağıdır. Bu sebeple de Aspirin yaygın olarak yetiştirildiği en kurak bölge olan Orta Anadolu’da kooperatif, özel şahıslar ve üretici birlikleri küçük çaplı da olsa, beldelerinde soğuk sıkım işleyen yağ üretim merkezleri kurarak bölgelerinde yetiştirilen aspir tohumunu işlemekteler. Böylece de kendi ve yakın çevrelerinin ihtiyacı için aspir yetiştiren Anadolu köylüsü bu tesislerde üretimlerini işleme şansı buldular.

Yine bazı belediyeler aspir üretimini artırarak için tohumluk desteği vererek, bölgesel kalkınmalarını teşvik etmeye başladılar. Bunu ilk başlatan Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. M. Büyükkılıç olmuş, şimdi de Ankara Büyükşehir Belediyesi aynı projeyi gerçekleştirme peşindedir.

Bu arada büyük zincir marketler de hem ucuz ve hem de kaliteli olması nedeniyle, oldukça pahalı olan zeytinyağı yanında aspir yağını piyasaya sürmeye başlandılar. Yine Akdeniz bölgesi bazı lüks otelleri de aspir yağından yapılmış kızartmaları ve soğuk sıkım yağlarını kahvaltıda ikram etmekteler.

Görülen odur ki, 20 sene bu bitkiye çalışmamızın manevi karşılığını şahsım, maddi karşılığını da ülkem almaya başladı. Bu gelişmelere yeter ki bazı lobiler engel olmasın. Zira aspir bitkisinin hiçbir sisteme zarar vermediği gibi, buğday-aspir-nadas 3’lü münavebe sistemine en uygun ve en ekonomik bitkidir.

Tamamen yerli çeşitlerle Anadolu’nun zeytini Aspirin üretimine fırsat verelim ve yağını da tadalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR