Bir ziraatçı, bir Prof. Dr. bir Bakan
Akıl yürütmenin sosyal anlamına muhakeme deniyor. Muhakeme etmek ise bir konu hakkında iyice düşünerek ve detaylı bir inceleme yaparak karar verme olarak ifade edilmektedir. Bir durumun zihinde incelenip değerlendirilme olarak isimlendiriliyor. Ülkemde maşallah herkes herşeyi biliyor ve bir konuya muhakeme etmeden, hâkim olmadan mütalaa ediyor ki buna da yargısız infaz deniyor.
TAKVA (Tarımsal Kalkınma Vakfı) Cumartesi sohbetinde bu hafta bir önceki Bakanımız, meslektaşımız Prof. Dr. Vahit Kirişçi Hocamızı dinledik. Öncesinde akademisyen, siyasetçi ve Bakan, önceden ve şimdi Tarım Komisyonu olan meslektaşımız tarım sektörünü öyle güzel ele aldı, yorumladı ki bu zamana kadar onlarca meslek insanının yaptığının çok üstünde bir seviyeye çıktı, diyebilirim.
Vahit hocamızın tarım sektörünü ele alırken girişte verdiğim gibi önce problemi ortaya koyuyor, sonra tarım içi ve dışı paydaşlarını ve bunların sektöre etkilerini anlatıyor, devamında kendi bilimini tecrübeleri ile birleştirerek muhakeme ediyor.
Vahit Hocamız, tarım sektörünü analiz ederken ayrıca da siyasi kimliğini de öne çıkararak AK Parti iktidarlarında tarıma yapılan hizmetleri de rakamlarla ortaya koydu. Bunlardan en çarpıcı olanı 21 yıllık İktidar döneminde, birçoğunun kestirmeden Hollanda tarımını örnek vermesine nispet olarak Ülke nüfusunun 21 yılda Hollanda’dan daha fazla arttığını da ortaya koyması oldu. Gerçek budur.
Zaman olsa Hollanda ikliminin Türkiye ikliminden daha çok artıları olması yanında Hollanda tarım sektörü gelirinin çoğunlukla başka ülkelerde üretilen ürünü Hollanda şirketleri üzerinden geçirerek ihraç etmesinden kaynaklandığını da ifade ederdi. İki de bir Hollanda tarımını örnek verenler için söylenecek en önemli söz, 2002 de Türkiye sanki Hollanda tarımından daha önde imiş de AK Parti iktidarları bunu düşürmüş. Aksine bugün tarımımız sektör olarak kendine yettiği gibi, fazlasını da ihraç ederek (30 Milyar USD ile) tarımımızın artı değer vermekte olduğunu da hatırlatmalı.
Yine Ülkemizde yuvarlak olarak enflasyonun % 60 olduğunu açıklarken, gıda enflasyon oranının % 68 olduğunu vurgulaması da işin çarpıcı yanıydı.
Tarım sektöründe en büyük sıkıntılarımızdan biri olan işletme yapımızdır. Vahit Hocamız bunun da üzerinde durarak, zirai işletme büyüklüğümüzü şimdilik değiştirmek mümkün olmadığına göre, aile işletmelerinin güçlendirilmesi hususunda da önemli açıklamalarda bulundu. Bunun yanında kırsalın (köylerin) yaşanabilir olması gerektiğini, bunun kırsaldan kentlere göçü durduracağını da vurguladı ki, bence de bu mutlaka ve en kısa zamanda gerçekleştirilmelidir.
Çok ama çok şey söyleyen ve tarımımızın ve tarımcımızın durumunu tüm açıklığı ile ortaya koyan Vahit Hocamız, bir nevi “tarımın manifestosunu” sundu, diyebilirim. Bunu söylerken aklımıza iktidar bunu neden yapmaz ki sorusu gelse de, bunun karşılığı yasaların yetersizliği yanında; kanaatimce gerek üretici (tarımcı), gerekse de kurumsal ve siyaset güç odaklarının buna hazır olmadığıdır.
Buradan çıkarılacak çok ders var elbette. Bana göre bilimini, tecrübelerini ve aklını kullanarak oldukça samimi yorumlar yapan Vahit Hocamızın değerlendirmeleri ve çözümlerini, bedeli ne olursa olsun aceleyle ele almak ve problemleri çözmek gerekir. Aksi durumda özellikle de küresel ısınma ve kuraklığın etkisini daha fazla duyacak ülkemiz, aksi halde büyük zararlar göreceğimiz ortadadır.
TAKVA yönetimine böyle bir değeri davet ettiği, Hocamız da güzel tespitlerinden dolayı teşekkür eder, devamını da bekleriz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.