Geçen haftaki yazımda, İslam dünyasının birlik beraberliğinin sağlanması ve yeniden “DİRİLİŞİN” gerçekleşmesi için HALİFELİK müessesinin hayata geçirilmesinin zorunluluğu üzerinde durmuştum.

            Halifeliğin yeniden tesis edilmesinin kolay olmadığını bilmiyor değilim; ancak, İslam Dünyasının yaşadığı acınası durumdan çıkmasının Halifelik olmadan mümkün olamayacağı da bilinmelidir.

            Halifeliğin tesisi için sadece ülkemiz içinde yapılabilecek faaliyetlerin yeterli olmayacağına, tüm İslam dünyasını kapsayacak ve büyük yankı uyandırabilecek organizasyonlarda bulunulmasının gerekliliğine inanıyorum.

            Mesela, İslam dünyasının yaşadığı vahim duruma tepki amaçlı tüm İslam ülkelerinde HAC farizasının bir yıl ertelenmesi gibi…       

Elbette ki, farz olan HAC ibadetinin şartlarına sahip her Müslüman tarafından yerine getirilmesinin zorunluluğunu; getirilmediği takdirde farz olan ibadeti yerine getirmeyen Müslümanın mesul olacağını gayet iyi biliyorum; ancak, uyanışa vesile olur düşüncesiyle böyle bir örnek verdim; bu sadece bir örnek!

Burada esas olan, Halifeliğin hayata geçirilmesi için İslam ülkelerinde kamuoyu oluşturmaktır. Ülke medyalarında Müslümanların birlik beraberliğine yönelik programlar yaptırılarak Halifelik talebi canlı tutulmalıdır.

-Bugün, İslam coğrafyası dolaylı veya dolaysız küffar tarafından işgal atında tutulmuyor mu?

-Gerek kültürel gerekse ekonomik olarak kuşatılmış durumda değil mi?

-Daha geçenlerde ABD ile Suudi Arabistan arasında 100 milyardan fazlası silah alımı olmak üzere 400 milyar dolar ticaret anlaşması yapılmadı mı?

-Dünyada milli gelirinden silaha en fazla para harcayan ülkeler sıralamasında Suudi Arabistan’ın en önlerde olduğunu biliyor muydunuz?

-Bunlar aldıkları bu silahları kime kullanacaklar, hiç düşündünüz mü?

Aslında bunların hepsi bir sömürü olup ticaret adı altında ABD ve diğer emperyalist ülkeler Müslümanların paralarını çeşitli yollarla gasp etmektedirler. Bu paralar sadece Suudi Arabistan’ın değil; tüm Müslümanların paralarıdır. 

-Müslümanların Hac ve umre için harcadığı paraları kimlerin sömürdüğü açık değil mi?

-Eğer, HALİFELİK olsaydı bu kadar sömürü olur muydu? 

-Kesinlikle, ne sömürü ne de işgal olurdu.

Halifeliğin ilga edilmesinin birçok nedenlerinden bir tanesi hatta en önemlisi Müslümanların birlik beraberliği bozularak kolay sömürme şartlarını oluşturmadır.

Halifeliğin ilgası sonrası İslam coğrafyası parçalanarak kukla devletçikler kuruldu. İşte bu parçalanmışlığın acısını dün çektik, bugün çekiyoruz; birlik beraberlik içinde hareket edemezsek yarında çekeceğiz hem de acıları katlanarak!

 Tüm İslam âleminin acilen Halifelik gibi güçlü bir yapıya ihtiyacı var. Bütün Müslüman kavimler kavmiyetçi duygularını bir kenara bırakarak ümmet duygusuyla hareket etmeli, Halifeliğin yeniden hayat bulması için her türlü fedakârlığı yapmalıdır.

Birlikte hareket etmek için Halifeliğe ihtiyaç yok, Halifesizde birlikte hareket edebiliriz diyenlere; “İslam Ordusu” gibi girişimlerin başarılı olamadığını, olmasının çok zor olacağını, söyleyebilirim.  

Ekonomik ve savunma işbirliğinin yanında Hac ve umre organizasyonları da Halifelik Müessesi tarafından yürütülmedir. Elde edilen tüm gelirler Müslümanların eğitimi, huzuru ve güvenliği için harcanmalıdır.

Bugün ise, zenginlik kaynaklarımızın sömürüldüğü yetmiyormuş gibi tüm İslam coğrafyasında iç karışıklıklar çıkarılarak Müslüman Müslümana kırdırılmaktadır.

Yazılı ve görsel medyada uzmanlar, yazarlar coğrafyamızda yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmelerde bulunmalarına rağmen çözüme yönelik somut görüşlere çok fazla yer vermemektedirler.

Somut çözüm HALİFELİK olup başka çözüm yollarının soruna kalıcı çözüm olamayacağına bütün kalbimle inanıyorum.

Hz. Allah(cc) her daim yardımını üzerimizden eksik etmesin.