Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

İyi atlara binip gittiler

İyi atlara binip gittiler

Sabah gazetesinde adeta bir yaprak dökümü yaşanıyor. Basının en cesur, farklı, özgün ve tarz sahibi iki yazarı, Hıncal Uluç ve Engin Ardıç da bu gazetede yazıyordu. Önce Uluç’u, sonra Ardıç’ı ebedi yolculuklarına uğurladık.

Hıncal Uluç’un hemen her yazısını okurdum. Kendi gazetesi dahil olmak üzere gördüğü her yanlışı mutlaka uygun bir üslûpla eleştirirdi. Bugün tüm yazarların nerede olduğunu, kimlere iyi/kötü baktığını üç aşağı beş yukarı tahmin edebilirsiniz ama Hıncal Uluç herhangi bir kalıba, ideolojiye dahil edemeyeceğiniz nev-i şahsına münhasır bir kalemdi. Herkesin önyargıyla yahut antipatiyle yaklaştığı bir kimseye yahut kusursuz gördüğü birine o farklı bakar, fikri öncelerdi. Onun satırlarında topuz bir gün İBB Başkanı İmamoğlu’na, ertesi gün karşı partiden birine inerdi. Fatih Terim gibi birine dahi cesaretle eleştiriler getiren, dolap çevirenlerin iplerini pazara çıkaran bir kahramandı. Şucu bucu etitekitine kendini hapsetmez, hayatın daha güzel ve adil olması için kimsenin lâfına bakmazdı. Spordan, siyasete, edebiyattan seyahate geniş bir yelpazede her zaman iyinin, güzelin ve dahi yaşanılabilir olanın peşindeydi.

Yazım yanlışlarına, yalana ve kayırmalara her zaman düşman oldu. Kurşunlanmak pahasına fikirlerinden ve inandıklarından ödün vermedi. Slogancılığı ve etiketçiliği hiçbir zaman muhatap almadı. Güzel yaşadı, güzel öldü.

Onun ölümüyle Sabah gazetesinde, daha ötesi basında öyle bir boşluk doğdu ki kelimelere sığmaz.

&&&

Birkaç gün önce de Engin Ardıç Hakkın rahmetine kavuştu. Yanlışları ve doğruları bizzat yaşayarak öğrendi, tecrübe etti. Yazdıkları işine gelmeyenler onu hep Playmen dergisiyle andı. Necip Fazıl bunlar için ne de güzel söylemişti değil mi?: “Ben geçmişimi dürüp büktüm çöpe attım, çöpleri ancak köpekler karıştırır.”

Siyaset gibi riskli bir alanda ironi dolu harikulade üslûbuyla en nefret edilesi durumları dahi zekice tasvir etti. Öyle zekice şeyler yazıyordu ki muhatabı ne şekilde cevap verirse versin hep yetersiz, zayıf kalmaya, kaybeden olmaya mahkûmdu onun karşısında.

Altı aydır gördüğü tedavi sonuç vermedi, seçim sonuçlarını, istikbali parlak Türkiye’mizin daha da güzelliklere teşne olacağı günleri göremeden gitti.

Tıpkı Hıncal Uluç gibi onun yazdıklarını hakkıyla okumadan, yaptığı ironileri anlamadan acelece yapılan yorum ve itirazlar ne de komik kalıyordu. Deprem sonrası yazdıklarına getirilen eleştiriler gibi.

Gazilerle ilgili şunları yazmıştı meselâ; “Türkiye, yalanlarına sımsıkı sarılıp yaşamayı çok seven bir ülkedir. Bu onu rahatlatır. Bizde "sorgulama" geleneği yoktur. Sorgulamaya kalkanın da iflahını keserler (uğradığımız hakaretlere bakmanız yetecektir.) Her milli bayramda piyasaya çıkan "malûl gazilere" getirecektim sözü… Geçen gün gene ortalıkta görüldüler. Kalpak, ayyıldız, madalya, palaska, çakaralmaz tabanca, kama, bomba, velhasıl herşey yerli yerinde…Fakat bakıyorum, bu adamlar yaş olarak taş çatlasa benim kadarlar yahu! Hadi benden beş yaş büyük olsunlar.Hadi beş de benden koy, on yaş. Yani "Milli Şef bebeleri" en fazla! Bu adamlar hangi savaşlara katıldılar da malul gazi oldular? "Malul" olmaları da şart değil, maşallah hepsi benden sağlam. Bu adamlar "feyk"… Neyk? Sahte yani, çakma…Kurtuluş savaşımıza katılmış (yani kalpak giymiş, İstiklal Madalyası kazanmış) bir askerin, diyelim mücadelenin son yılına, 1922'ye yetişti ve de diyelim o tarihte en az on sekiz yaşındaydı, 1904 doğumlu olması gerekir… Yani şu anda 113 yaşında! Eh, Atatürk de 136 yaşında olduğuna ve içimizde yaşadığına göre… Efendim işte Kore falan diyeceksiniz. Kore'nin, hatta Kıbrıs'ın kalpakla, cumhuriyetle, bayramıyla ne ilgisi var?”

Paragraf bütünlüğünü bozdum ama siz anladınız.

Hasılı Hıncal Uluç da Engin Ardıç da unutulmayacak, yazıları hep okunacak ve hep hatırlanacak.

Türk milletinin, basınının başı sağ olsun, onlara da rahmet…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR