İYİ PARTİDE SEÇİME KÜRSÜ DAMGA VURDU!
İYİ Parti Konya Teşkilatı 2. Olağan Kongresini 21 Haziran 2020 Pazar günü Konya Dedeman Otel’de gerçekleştirdi. İki adayın yarıştığı kongrede, mevcut İl Başkanı Gökhan Tozoğlu yeniden İl Başkanı seçildi.
Gökhan Tozoğlu 310 oy alırken, rakibi Nurdoğan Okur 160 oyda kaldı.
Divan Başkanlığını İYİ Parti Mersin Milletvekili Behiç Kılıç’ın yaptığı kongrede, İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş etkili bir konuşma yaptı. İYİ Parti Konya İl teşkilatının Kurucu Başkanı Avukat Orhan Tulukçu’nun kurmuş olduğu ilk İl Parti Divanında yer alan Gökhan Tozoğlu ve Partinin ilk teşkilat Başkanı olan Nurdoğan Okur, ikinci olağan kongrede karşı karşıya geldiler.
5 Ekim 2018’den bu yana İl Başkanlığını sürdüren, Tozoğlu kongrenin zaten favorisiydi. Nurdoğan Okur’un taraftarları oyların başa baş olduğunu, kongrede yapılacak konuşmalar sonrasında ibrenin Okur’dan yana olacağı düşüncesindeydiler.
Tozoğlu’nun taraftarları ise, sonuçtan çok emindiler. Nurdoğan Okur’a şans tanıyan neredeyse hiç kimseye rastlamadım. Basındaki arkadaşlar, kongrelerin havalarının değişik olduğunu ve sürprizlere açık olduğunu ileri sürmüşlerdi. Aslında haksız da sayılmazlardı. Hırçın ve agresif davranışlar yerine, neler yapılması gerektiğini güzel güzel anlatan bir başka aday olsaydı, Başkan Tozoğlu gerçekten çok zorlanır, kazansa dahi on-on beş oyla ancak kazanır, yada az bir oyla rakibi karşısında seçimi kaybedebilirdi.
Seçimin sonucunu kürsü tayin etse de, Nurdoğan Okur’un aldığı oy küçümsenecek bir oy değil! Bu oy İYİ Parti yönetimince mutlaka iyi okunmalı diye düşünüyorum.
BAZI LAFLAR, BAZI SATAŞMALAR, KÜRSÜLERDE TERS TEPER!
Siyaset, siyasetin yapıldığı meydanı, salonu, havayı, dengeleri, delegelerin ruh halini okuma sanatıdır. Çünkü, siyasette, hiçbir zaman 2+2 dört etmez.
Adayın kışkırtılması, doldurulması, tahrik edilmesi, şunu da söyle Başkanım, bunu da söyle Başkanım. Yeminle çok güzel konuştun Başkanım. Bak yerinden kalkamadı benzeri ifadeler adaya hiçbir şey kazandırmadığı gibi, adayın lehine esen rüzgarları aleyhine çevirerek, başa baş geçmesi beklenen seçimin kaybedilmesine neden olur!
Konya, bu şekilde kaybedilen ve kazanılan az seçime sahne olmadı!
Bazı laflar, bazı sataşmalar, bazı imalar kürsülerde ters teper. Laf ağzınızdan çıktıktan sonra, bir bakmışsınız bütün avantajınızı, bütün desteğinizi bir anda kaybetmişsiniz.
Size gelecek oylar, kendiliğinden karşı tarafa geçivermiş.
İşte bu yüzden, İYİ Partililer, ilginç bir kongreye tanık oldular. Öfkeyle kalkan zararla oturur sözüne denk düşen anlar ve dakikalar yaşandı!
PARTİLİLERİN BİRBİRLERİNE KÜSME GİBİ BİR LÜKSÜ YOKTUR!
Kurulduktan sonra ilk seçimde Türk Milletinin teveccühüne mazhar olarak, Meclise giren İYİ Partililerin küsmek gibi, kırgın kalmak gibi, bunu sürdürmek gibi bir lüksü olmadığını düşünüyorum. Adama daha dün bir, bugün iki, hayırdır inşallah demezler mi?
Kol kırılır yen içinde kalır sözü ne için söylenmiş bir düşünün bakalım!
Çünkü, bu partinin mensupları, bu partiyi kurmak için bir araya gelenler, eski partilerinden bu yüzden, bu açmazlardan şikayet ettikleri için ayrılmamışlar mıydı?
İyi Parti delegeleri işte bu eğilimin ve heveslerin önüne geçti. Nasıl mı? Verdikleri oylarla…
İl Başkanı Tozoğlu’na ve seçimi kaybeden Okur’a, bu küslüğü, küskünlüğü bitirin, barışı sağlayın, bu işi fazla uzatmayın, bu partiyi hep birlikte kurduk, yine el ele, omuz omuza Ahlat’tan yola çıkmış gibi yola çıkalım dediler.
NASİPTEN ÖTEYE YOL GİTMEZ DERLER!
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “Medeniyet yolunun taşlarını sadece cesurlar döşer” diye yola çıkmıştı. Bu hareket cesurlar hareketidir diyordu.
O günlerde İYİ Parti’de siyaset yapmak gerçekten cesaret istiyordu. O günler, güzel bir heyecan ve coşkuyla başlamıştı. Seçime girildi. Fahrettin Yokuş, İYİ Partinin Konya’dan ilk Milletvekili olarak meclise girerken, ikinci sıradaki İl Başkanı Avukat Orhan Tulukçu, sadece 1700 oyla siyasette kıl payı denilen bir rakamla meclise girememişti.
Siyaset, son anda seçimi de kazandırır, cüzi oylarla kaybettirir de. Netice de, nasipten öteye yol gitmez derler!
Konya, hoşgörü şehri, hoşgörü sahiplerinin bu şehrin sokaklarında ve caddelerinde dolaştığı bir şehir!
Netice itibarıyla, kongre bitti, yarış şimdilik kaydıyla sona erdi. Mesele, kazanan kazandı, kaybeden kaybetti hikayesi değil. Bazen kazandım sandığınız nokta kaybetme noktası, kaybettim denen an ise kazanma noktasıdır. Zirveler, makamlar, mevkiler kaygan zeminler üzerinde bulunur ve hepsi emanettir!
ANADOLU SİYASETİ, SİYASETİNİ SİL BAŞTAN GÖZDEN GEÇİRMELİDİR!
Eğer ki, seçim bitti, evli evine, köylü köyüne, yolcu yoluna denip birilerini gidişi olsun da, dönüşü olmasın babından uğurlamaya kalktınız mı, “uğurlayanı da uğurlarlar” listesine adınızı yazdırmışsınız demektir! Anadolu siyasetinin açmazı, bir arpa boyu yol gidememesi bu yüzdendir. Bir olmaya, beraber olmaya yanaşmamak, herkesin birbirinin kuyusunu sessiz ve derinden kazmaya devam etmesi, şikayet etmeye bayılması, birbiri ardından dolaplar çevirmesi, sona ermedikçe, sona erdirilmedikçe, bunları kaşıyanlara prim vermeye devam edildiği müddetçe, bu manzaralar yaşanmaya devam eder.
Siyasette yol arkadaşlığı pazara kadar değil, mezara kadar denmiştir. Siyaset denen bir yola birlikte girmiş ve yol arkadaşı olmuşsanız, küsemezsiniz, birbirinize ağır sözler söyleyemezsiniz, sataşamazsınız, çünkü bu tavır, bu davranış değil size, kimselere yakışmaz!
Keskin sirke küpüne zarar denmiştir! Yapılması gereken ne mi olmalıdır?
Yarından itibaren, istisnasız herkesi dün bir araya geldiğimiz bu çatının altında toplanmaya davet ediyorum diyen bir tavır ve anlayış ortaya konmadıkça, geçmişte şikayet edilen her ne varsa, büyür gider, dün bunlardan şikayet edenlerin, şikayet edecek haklı sebepleri de kalmaz!
İL KONGRESİNDE SAKİNLİK VE SAKİN DURUŞ KAZANDI!
Siyaset uzun soluklu bir yarışsa eğer, bu yarışı kurallarına göre oynamak için herkesin önünde hem bir hayli zaman, hem de ders alınacak, ders çıkarılacak birçok örnek var!
Herkes eteğindeki taşları denize mi döker, bir uçurumdan aşağıya mı atar, ne yapar kendi bilir.
Konya, eteğine taş toplamayı, taş biriktirmeyi seven bir şehir. Eskiden taşları karşıdan karşıya atarlardı. İYi Parti kongresinde taşlar kürsüden savrulmaya başladı.
Savrulan taşların, karınlardaki şişleri indirmekten başka kime ne yararı oldu? Seçim kazandırdı mı?
Dün aynı dertlerden, aynı sıkıntılardan şikayet etmiyor muydunuz? Ne değişti? Yine eski huylar, eski adetler, eski alışkanlar mı depreşti?
İşte onun içindir ki; İl Kongresinde sakinlik ve sakin duruş kazandı. Hırçınlık, fevrilik, rakibini aşağılama ve sataşma kaybetti. İYİ parti delegesi, tahriklere, hırçınlığa, fevri çıkışlara, oldukça yakışıksız olan ifadelere ve hoş olmayan söylemlere prim vermedi!
KEŞKE YUNUSÇA KONUŞULABİLSEYDİ!
Her iki adayda oldukça iyi konuşan, hitabet noktasında sıkıntıları olmayan insanlardı. Nurdoğan Okur, keşke ne yapacağını, neler yapmak istediğini anlatan ve daha farklı bir şey yapabileceğini salona hissettiren bir konuşma yapmış olsaydı! Bunu pekala yapabilecek kabiliyete sahipti. Ancak bu yolu hiç denemedi.
En güzel sözler Çumra İlçe Başkanı Rafet Gülşen’e aitti. Adaylar onun dile getirdiği gibi Yunusça konuşabilirlerdi. Kırmadan, dökmeden, sataşmadan da konuşulamaz mıydı?
Bütün siyasi partilerde var olan küslükler, kırgınlıklar, anlaşılamamaktan kaynaklanan konular bugüne kadar kördüğüm haline getirildiği için, ayrılmalar ve kopmalar yaşanmadı mı?
Ne diyordu, Yunus Emre, “ Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı / Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz.” Ağılı aşları bal ile yağ ettiniz de yapmayın diyen mi oldu? Savaşları, kavgaları, tartışmaları, uhulet ve suhuletle çözdünüz de, durun diye elinizden tutan mı oldu? “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” diyen Yunus’u ne zaman hatırlayacağız?
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.