Mustafa Bahar

Mustafa Bahar

Kim korkar ölümden?

Kim korkar ölümden?

Dünyada insan için en kesin son, ölümle bir gün mutlaka karşılaşacak olmamızdır. Bu durumun farkında olan tek canlı da ölümdür. İnsan için bu son, aynı zamanda tüm dertlerin, telaşların, hayallerin, hırsların bittiğini anlatıyor. Tüm hesaplar kapanır ve ölüm seslendiğinde diğer tüm sesler sükuta erer.

Çevremizde birilerini kaybedince bir yoksunluk duygusu bizi sarar. Bu zaman zaman kısa süreli olduğunu bildiğimiz ayrılıklarda da kendini gösterebilir. Aslında olan şey, ölen tarafından sevilme, ilgilenilme, yardım etme/ edilme, takdir görme ve danışma ihtimallerinin yok olması sebebiyle hüzün hissedilmesidir.

Buradaki hüzün gayet insani ve makuldür. Cenazeler de özellikle ölenle yakın hukuku olanlar ölümü daha çok içinde hisseder ve hüzünlenirler. Aslında her ölüm erken ve acıtıcı olsa da insan, hiç tanımadığı, ilişki kurmadığı ve aralarında herhangi bir bağın olmadığı insanların ölümü hakkında kayıtsız olabilmektedir. Ölenin ardından duyulan acı bazen pişmanlıklar sebebiyle de gerçekleşir.

İnsanın bildiği şeyler hakkında korku hissederken, bilmediği konular hakkında ise endişe duyduğunu söylemiştik. Ölüm fikri kaçınılmazdır ve korku normaldir. Ancak ölümün yok oluş olmadığını bilen ve böyle inanan insan rahattır. Ölümden sonraki belirsiz süreç sebebiyle insan büyük bir endişeye kapılabilir.

Ahiret inancı burada belirsizliği ortadan kaldırdığı için çok önemlidir. Hele ki ardından cennet geliyorsa bir ölümün hiç sorun kalmaz. Yoksa binlercesinin ölüme koşarak giden Filistinliyi başka türlü izah etmemiz mümkün değil. Ölüm korkusundan bile özgürleşmiş bu halk ölerek hayatını devam ettiriyor adeta. Nüfusun yüzde 65 i otuz beş yaşın altında. Yıllardır her gün ölümle yüz yüze yaşayan bir millettin varlığını nasıl devam ettirdiğine şaşıyoruz. Ölerek diri kalmak, varoluşunu devam ettirmek galiba bu. Vatanı için siper alma gereği duymadan sadece silahını koca tanklara çevirmişse bir adam, korkuyor olabilir mi ölümden?

İnsan, ölüm ve ötesi ile ilgili düşüncesi ile kutsal sayılıyor. Böyle olmasaydı çürümeye ve kokmaya başlayan ceset sadece çöp torbasında kendini bulurdu. Acaba ilahi ve beşeri dinlerden önce de ölüm sonrası yaşam fikri var mıydı? Sümer tabletlerinden anladığımız kadarıyla elbette ahiret inancı var görünüyor.

Bu hayatın geçiciliği bizi ebedi ve baki bir olanı'ı aramaya yönlendiriyor. İnsanda eğer bir arzu varsa bu ona kavuşacağı için verilmiştir. Sonsuzluk arzusu var öyleyse sonsuzluk var. İnsanı insan yapan bedeni değildir, maddeye bağlı olmayan bir tözdür. Ölüm ise maddi bedenle ilgili, bu töz nereye gidiyor bunu bilmiyoruz. Bu konudaki merakımıza cevap veren, bazen uyduruk hikayelerle avutan biri de olabilir, destanlar olabilir, efsaneler olabilir. Ya da bu sistemi yöneten, yaratan bize bazı mesajcılar da gönderebilir. Mesajlar da iletebilir.

Ölünce her şey biter diyen biri, dünyada bir şey bırakacak motivasyonu sürekli ve düzenli olarak sağlayamazlar. İnsanlar İsimleri ve eserleri unutulmasın ister. Üreten, çalışan insanın ateist olması çok mümkün görünmüyor. Olduğunu iddia etse de mutlaka kendine başka tanrı ya da tanrılar bulmuştur. Sadece koyu bir Narsizmin etkisi ile kendini avutmaktadır.

Yok oluş tam bir dehşet fikridir. Öte yaşam imanı olmayan biri, öldükten sonra hayat olsa, cehennem olsa razı olur, sevdiklerimi görürüm der. Yokluk fikri ölümden çok büyük bir korkudur. Yok olmak, hiç var olmamak çok dehşet veren bir hal. Tabiatta hiçbir şey kaybolmaz, ama şekli ve formatı değişir. Ölüm dramatik bir hal değil sadece ölenin kendini ifade şansı kalkar, diğerlerinin algısını değiştirme imkânı kalkar. Varlığımız imajımızı tazeleme imkânı verir, ölüm ise imajı değiştirme ve dönüştürme imkanını kaldırır. Geriye zihinlerdeki imajlar kalır.

İnsan ne zaman mecazen ölür? İnsan inkişafı bıraktığında, öğrenme şevkini kaybedip bıraktığında ölür. İdeolojilerin başına gelen hep budur. Sınırları aşma, keşfetme özelliği kaybedilince insan donanımı iflas eder. Anlamını yitirdiği için İntihara sürüklenir.

Geçici dünya halini her gün hatırlayan biri hiç hatırlamayan insana göre geçen zamana verdiği kıymet farklı olacaktır. Hayata anlam katacak en önemli kavram ölümdür diyebiliriz. Anlam ancak ölümle belirginleşir. Sonunu biliyorsak kim korkar ölümden?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Bahar Arşivi
SON YAZILAR