Konya’daki Mursi Sevgisi (1)
Mısır’da Hüsnü Mübarek döneminden sonra iktidara gelen Mursi iktidara geldikten sonra ülkedeki tüm kesimler için bir umuttu ve seçim konuşmasında “ben herkesin hizmetinde olacağım“ demişti. Ancak ‘milletin hizmetinde olacağım’ diyen ve ayrıcalıklar istemeyen Mursi iktidara geldikten sonra radikalleşmeye başlamıştı. Parlamentoyu açma yoluna gitti. Başaramadı, şeri anayasa yapmaya kalktı, tüm yetkileri kendinde toplamaya başladı. 33 yıllık Mübarek diktatörlüğünden sonra Mısır halkının güvendiği dağlara kar yağmıştı.
Müslüman Kardeşler Örgütü’nün üyesi olan Mursi halkın beklentilerini karşılayamamıştır. Çünkü Müslüman Kardeşler Örgütü diğer inançlara hak tanımayacak kadar demokrasiden kopuk bir örgüttür. Bu felsefedeki Mursi, Mısır’ın tüm iktidar odaklarını kontrol altına almaya demokratikleşmeyi geliştirme yerine baskılamaya başladı. Laik kesimleri ciddi ürküten uygulamaları başlattı, kadınların haklarını tırpanladı, azınlıklar üzerinde baskıyı artırdı, ülkeyi bölme konusunda derinleştirici görev yaptı, muhalefeti ötekileştirdi ve dışladı, ülkeyi çökertti.
Uygulamalarının sonunda ülkede Tahrir yani Özgürlük Meydanı’nı dolduran milyonlarca Mursi karşıtı, modern çoğulcu, Mısır’ın dışa dönük olmasını isteyen laik ve iyi eğitimli Mısırlılar, Mursi’nin uygulamalarına karşı eylem başlatırken, Adeviye yani iyilik, hayırseverlik anlamına gelen meydanı dolduran Müslüman kardeşler ve Mursi yanlılarının da Mursi’ye destek vermesiyle ülkede derin bir bölünme yaşandı.
Mısır bir yoksullar ülkesi, gençler arasında işsizlik oranı % 40’larda. Mısır şehirlerinde elektirik kesintileri on saat sürüyor, su ve gaz kıtlığı yaygın, benzin kuyruklarında halk saatlerce beklemekte, şiddet olayları oldukça yaygın… Cinayetlerin üç misli arttığı bir Mısır için artık Tahrir meydanındaki Müslümanlar ile Adeviye meydanındaki Müslümanlar çatışması ve iç savaş tehlikesi belirmişti. Bu manzaraya ülkedeki muhalefeti yanına alıp ülkeyi esenliğe çıkarması gereken Mursi sebep olmuştur. İç savaş ortamına gelmesindeki en büyük pay Mursi’nindir. Onun radikalleşme eğilimleridir.
Mısır gibi ülkelerde askeri vesayetle temel özgürlükler arasında fazla ayrım yapamayan toplumlarda bu tür kaoslar kaçınılmazdır. Arap baharının yaşandığı coğrafyalarda uzlaşma kültürü azdır. Bu toplumlar yapıcılıktan çok yıkıcılığa eğilimlidirler. Mısır tipik bu tür bir ülkedir. Halkın tepkisine karşı direnen Mursi , ‘ben seçilmiş başkanım gitmeyeceğim’ dediğinde artık vakit çok geçtir.
Mısır’da 20 milyon kişi sokağa dökülmüşse istifa etmesi gereken Mursi’ydi olmadı. Halk kısa yoldan askerleri çağırdı ve Mursi’yi götüren askerden çok halkın tepkisidir. Ancak asla sandıktan çıkmış bir yönetimin demokrasiye geçiş yapmaması ve ne kadar suçlu olursa olsun darbe yöntemiyle görevden uzaklaştırılmasını savunamayız. Bu konuya gelecek yazımızda idamlar konusuyla devam edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.