MADEM SOSYAL DEVLETİZ…
Dün sabah saat 8 sularında şehir trafiğinde idim. Trafik bazı yerlerde tıkanıyor, yeşil ışık yandığı halde araçlar ilerlemiyordu. Mutlu olmuştum (!)
Yok yok çok şükür ruh hastası filan değilim. Şunun için mutlu oluyordum “Demek ki Konya’da hayat normale dönüyordu. İnsanlar iş için evlerinden çıkmış bayram dahası tatil mahmurluğundan kurtulmaya başlamışlardı”.
Oysa trafik polisleri nerede ise tüm önemli kavşaklarda vardı. Trafiğin akmasını sağlıyorlar yayalara bile yardımcı oluyorlardı.
Trafik zabıtası her günkü gibi formda idi. Trafik zabıta deyince şu Dedeman bölgesindeki Salı Pazarı için yine kendilerine özel bir teşekkür etmem gerekiyor. Salı günü sabah 9’dan önce ana yola uygunsuz parkı önlemek için babaları diziyorlardı.
Görevliler görevlerini yaparken sade vatandaş ya da iş dünyası da özüne dönüyordu.
……….
Dün sabah Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli bir abimiz arıyordu. Meram Eğitim Araştırma Hastanesine gitmiş. O kadar park yeri olmasına rağmen onlarca araç sahibinin yol güzergahı boyunca uygunsuz park yaptığını ve durumu 155’e adını soyadı vererek bildirmesine rağmen hiçbir işlem yapılmadığını söylüyordu. Biz de abimize duyarlılığı için teşekkür ettikten sonra o bölgeyi de polisin gözü kapalı bildiğini ve gün içerisinde belli periyotlarda oradaki uygunsuz parklarda gereken işlemlerin yapıldığını izah ettik.
BİR ANNENİN YÜREĞİ
Kadınlarımıza kızlarımıza saygımız sevgimiz sonsuz. Ama bir anne için duruşumuz çok daha farklıdır. Ana dendi mi akan sular durur. Bu yüzden de okurumuz olan annelerin istekleri, bilgi paylaşımları ya da şikayetleri çok daha anlamlıdır.
Dün akşam eve yeni girmiştim. Saat 8’i geçmişti. Yemek dahi yememiştim. Yorgunluktan divana göçmüş, telefonu elime almıştım ki bir anneden, bir hanımefendiden bazı fotoğraflar gelmeye başladı.
Ve bu fotoğraflardan sonra bir dönem AK Parti’de yönetim kurulu üyeliği yapan bugün ise çok önemli ve stratejik bir görevde bulunan hanımefendi şunları yazıyordu. Bu hanımefendinin yazdıklarının noktasına virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşmak isterim.
“İyi akşamlar Uğur Bey rahatsız ediyorum bu saatte,
Bu fotoğraftakiler; az önce valiliğin yan tarafında 3 tane dilenen çocuk.
İkişer metre arayla oturan çocukları dilenirken çektiğim için üzgünüm.
Bu konudan toplumun ve ilgililerin dikkatini çekmek için sizin gibi güçlü bir gazeteciye ihtiyacım var.
Bu çocukların yanından geçerken yanımda kendi çocuklarım vardı. Yardım etmek istediler çocuklarım verip vermeme konusunda çok tereddüt ettim
Çocuklarıma nasıl açıklama yapacağımı bilemedim bu bizim toplumca ayıbımız.
Türk mü Suriyeli mi bilemiyorum?
Ama fark etmez bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Sosyal bir devlet olduğumuzu iddia ediyoruz bunun gereğini hep birlikte yapmamız gerekiyor.
Sizin duyarlılığınıza çok güvendiğim için paylaşmak istedim.
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
Saygılar sunarım.
Teşekkürler…”
…………
Bu satırları okurken tekrar tekrar okurken gözlerim doldu. Empati yapmaya çalıştım. Bir anne elinden tuttuğu çocukları ve önlerinden geçerken dilenen çocuklar. Kendi çocuklarınız arkadaşlarının bu haline üzülüp onlara yardım etmek istiyorlar. Ve şuurlu anne biliyor ki bu dilenen dahası dilendirilen çocuklara verilecek para hiçbir şekilde bu evlatlara ekmek olarak dönmeyecek.
Bizlerin verdiği o küçücük paralar bu evlatların şerefsiz büyüklerine, analarına, babalarına ya kumlar ya içki ya da hap parası olacak. Çünkü hiçbir anne, baba, amca, dayı, hala, teyze canını yağmurda karda güneşte taşın üstüne oturtarak el avuç açtırmaz.
Çünkü biz sosyal devletiz. Biz büyük devletiz. Biz dünyada bir eşi benzeri daha olmayan bir milletiz.
Yeter ki bir insanımız gerçekten aç susuz ihtiyaç sahibi olduğunu görelim ve buna inanalım. 1 saatte o ihtiyaç sahibini iş, ev, aş sahibi yaparız.
………….
Dünyanın neresine giderseniz gidin. Amerika’dan Suudi Arabistan’a, Almanya’dan Dubai’ye, Brezilya’dan Güney Afrika’ya ne acıdır ki dilenen çocukları görebiliyorsunuz. Aslında bunlar dilendirilen çocuklar.
Çünkü bu iş yani dilenmek dilencilik bir sektör.
Ne demek istediğimizi devlet görevlileri anladı.
Bu dilenme işini polisle, askerle, zabıta ile önlemek mümkün değil.
Yine birileri bize kızacak ama bu işi ortadan kaldırmanın tek bir yolu var bizlerin yani vatandaş olarak bizlerin acıyarak bu insanlara yardımcı olmamız gerekir. Biz acıdıkça, biz verdikçe bu sektörü beslemiş oluyoruz.
Lütfen bakar mısınız bu ülke 40 yıldır PKK ile sözüm ona mücadele ediyor. Hâlâ binlerce şehit veriyoruz. Binlerce gazimizin yarısı yok. Geride on binlerce yanan yürek var. Şimdi PKK sadece askere polise sivil vatandaşa kurşun sıkıp, yakan, bombalayan alçaklar mı?
Ya kaçak sigaradan uyuşturucuya, ya fuhuştan insan ticaretine tüm yasal olmayan yani dilencilik gibi yasal olmayan yollarla dünyayı saran PKK’nın diğer yüzünü niye görmüyoruz? Düşünmüyoruz.
………….
Ah ablacım ah…
Sizin o andaki vicdan azabınızı ve güzel yüreğinizi merhametinizi ancak bir anne anlayabilir.
Biz bile sizin gibi göremeyiz. Ama duyarlılığınız hassasiyetiniz ve de bize güveniniz için Allah sizden bin kere razı olsun. İnşallah o güveninize layık olabiliriz. Ve şehir ile şehir insanımız adına sonsuz saygı ve hürmetlerimizi sunuyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
İyi bir vicdan, en rahat yastıktır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Demiryolu Caddesinde akşam saatlerinde tekyönlü yolda ters yoldan araç kullanmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.