MEĞERSE BİRİLERİNİN NASIRINA BASMIŞIM
“Boyun mu Uzadı Ahmet Efendi” diye sormuştum ya.
Değerli okuyuculardan farklı tepkiler geldi.
Her görüşe saygımız var.
İnsanların düşüncelerini zor kullanarak bile değiştirmek mümkün değilken, yazımdan bunca rahatsız olmak niye ki?
Maksadım, doğru olduğuna inandıklarımı anlatmak. Herkesin inanma mecburiyeti yoktur.
Sözlerime saygı duyacak ailemi dahi (özellikle) siyasi konuda yönlendirmem söz konusu olmamıştır. Herkes kendi aklına danışsın. Bu, düşüncelerimi söylemeyeceğim anlamına gelmez.
Demek istiyorum ki, kimsenin düşüncesini taciz etmiyorum.
Beğenen beğenir istediği kadarını dağarcığına alır, beğenmeyenler de medeni biçimde eleştirir. Biz de eleştirileri başımıza çiçek diye takarız.
Feveran edenlere bakılırsa fena halde birilerinin nasırına basmışım.
Bir okurum “Erdoğan'a biat etmemiz mi gerekiyor” demiş mealen. Ben Sayın Erdoğan'a biat etmedim ki, başkalarının biat etmesini isteyeyim. Ben aklımı kullanıyorum. Hatta olaylara siyaseten bile bakmıyorum. Yani anlayacağınız aklımın ve vicdanımın götürdüğü yerdeyim. Tekraren söyleyeyim ki konu Erdoğan'a biat etme meselesi değil. Konuyu kişiselleştirmeye gerek yok. Mesele ne Erdoğan, ne Davutoğlu, ne de bir başkasıdır.
Olaya şöyle bakamayız. Davutoğlu partisinden ayrılmış, demokratik hakkını kullanmak suretiyle bir parti kurmuş.
Olay bu kadar basit değil.
İnsanlar büyük aşklar yaşayarak evlendikleri eşlerinden bile ayrılıyor da partisinden mi ayrılmayacak, diyebilirsiniz. Haklısınız.
Evlilik bir akittir. İki kişi anlaştığı süre içinde evliliklerini devam ettirirler. Anlaşma konusunda sıkıntı yaşarlarsa da ayrılırlar. Ama “dava” bir akit değildir. Dava, yol geçen hanı da değildir. Davayı sırtlananlar küsemez, darılamaz, yorulamaz. Davaya dahil olanların nefsine yenik düşme lüksü de yoktur.
Davayı akamete uğratanların “Mahkeme-i Kübra'da” işi çok zor. Eğer siz birine haksızlık yaparsanız, helalleşerek vebalden kurtulabilirsiniz. Ama davaya halel gelecek en küçük olayda bile dahliniz olursa, o zaman vay halinize. Kırk kiremit eriyene kadar yıkansanız temizlenip aklanmanız mümkün değildir.
Bu memlekette muhafazakar, mütedeyyin, gayesi sadece inandığı gibi yaşamak olan insanlar uzun yıllar boyu çok sıkıntı çektiler. Bu sıkıntının ana kaynağı da, bilindiği gibi “CHP zihniyetidir.”
Çok eski yıllara gitmeye gerek yok. Yakın tarihte kimlere destek verdiler gördük.
Ülkemizi dış dünyada nasıl karaladılar şahit olduk.
Vatanımızı kaos ortamına sürüklemek isteyen gezicilerin alınlarından öperek cesaretlendirdiklerini biliyoruz.
Üniversite kapılarından saçlarından sürünerek atılan kızlarımızı unutmadık.
Bütün olumsuzlukları hatırlattıktan sonra tekrar soruyorum:
Parti kurdun da boyun mu uzadı Ahmet efendi?
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.