NEZAKET ve ASALET GÖRÜNÜŞTE veya YAŞTAMI?
Dünyanın neresinde olursa olsun, toplum içine karışan, onlarla kaynaşan, muhabbet eden, dertlerini dinleyen ve paylaşan, yeri geldiği zaman çekişen ama yumuşak geçişlerle durumu idare edenler, her zaman takdir edilirler. Böyle durumlarda gördüğüm tek şey, iletişime gülerek başlamanız halinde karşılığını sempatik ikmallerle alabiliyor olmanızdır. Yaptığınız küçük bir yanlış da beklentilerinizle, gerçekleşen arasında farklılıklara da hazır olmanız gerektirebilir.
Ana caddelerden birinin yanında ki boşluğa arabamı park ederek, her zaman olduğu gibi evden verilen talimatları yerine getirmek üzere TATLI SU ÇEŞMESİ önünden markete geçiyorum. 9-10 yaşlarında bir genç çeşmeden 10 kadar bidona su dolduruyor. Oldukça dikkatimi çeken bu genç, suyu önce hızla açarak bidonun çabuk dolmasını sağlıyor, ardından kısarak taşmasını önlüyor. Sonra çeşmeyi kapatıyor, bidonları da yan tarafta aynı hizaya diziyor. Yani, suyu hiç boşa akıtmıyor.
Görünen yaşına göre yeterince gelişmemiş delikanlının ayağında eskimiş kauçuk terlik, yıpranmış penye pantolon, kendi bedeninden büyük solgun tişörtü biraz sarkıyor. Hemen söze giriyorum,
- Kolay gelsin delikanlı,
- Sağ olun, efendim,
- Yardıma ihtiyacın var mı, yükün hayli ağır gibi gözüküyor,
- Hayır, efendim, kendim hakkından gelebilirim.
Ciddi, ağırbaşlı ve kibar tavırda, kestirmeden cevabı yapıştırıyor. Susup kalıyorum. Zayıf ve çelimsiz kolları, dolu su bidonlarını sıralamaya devam ediyor. Bozuntuya vermeden bir taraftan su içecek edasıyla bekliyor, diğer taraftan onu seyrediyorum. Son bidonu da doluyor ki tekrar söze girmek istiyorum. Aniden bana dönerek;
- Selamun Aleykum, diyor genç adam.
Uyarılıyorum ve birden donup kalıyorum. Samimi de olsam, lafa ilk selamsız girmenin karşılığını tepkili, anlamlı ama haklı tavrından unutamayacağım bir ders alıyorum.
“Selamsız başlayan sözden, tokat yersin böyle özden”.
Delikanlıya bakakalıyorum ve bu güzel tepkisi karşısında diyecek bir şey bulamıyorum. Bana da bu genç adamın tepkisini hazmetmem kalıyor. Bıyıkları bile terlememiş, fakir görünümlü, ancak zengin gönüllü bu gencin karşısında selam vermemenin acısını derinden hissediyorum. Hele onu ciddiye almadığımı düşünmesi, beni daha da üzüyor ama kendimi anlatma şansı da bulamıyorum.
O işine devam ediyor. Dolan bidonları 4 bilye tekerlekli ahşap arabasına itina ile yerleştiriyor. Lüks apartmanlar arasında ki eski mahalleye açılan sokağa doğru biraz zorlansa da arabasını sürerek kayboluyor. Bende donuk duygularla ama hayranlıkla genç ve onurlu adamın arkasından bakıyorum.
Tamamen gerçek olan bu olayın bende bıraktığı derin hissi sizlerle paylaşmak bu arada da cebi dolu, gönlü boş insanlara ders olsun diye aktarmak istedim. Ve diyorum ki çok makam, çok para, çok unvan sahibi olma yerine, çok adam olmak gerekir “İŞTE DERİNLİK, İŞTE NEZAKET, İŞTE ASALET, İŞTE DERS.
Şirazi’nin ”Ne kadar okursan oku, bilgine yakışır şekilde davranmıyorsan cahilsin demektir” sözü ne kadar da yerinde, değil mi?
Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.