“O” garip öldü ama…
Yunus Emre ne de güzel söylemiş;
Acep şu yerde varm'ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin
Gezdim Rum ile Şam'ı
Yukarı illeri kamu
Çok istedim bulamadım
Şöyle garip bencileyin
Kimseler garip olmasın
Hasret oduna yanmasın
Hocam kimseler duymasın
Şöyle garip bencileyin
Söyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göynür özüm
Meğer ki gökte yıldızım
Şöyle garip bencileyin
Nice bu dert ile yanam
Ecel ere bir gün ölem
Meğer ki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyin
Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin
Hey Emre'm Yunus biçare
Bulunmaz derdine çare
Var imdi gez şardan şara
Şöyle garip bencileyin
…………..
İşte bu nefis şiirin bugünkü yazımıza konu olacak olan dörtlüğü
“Bir garip öldü diyeler,
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin
………………
Evet Konya bir garibini kaybetti. Ama durun “Garip” kim?
O daha düne kadar “Yüksek kimya mühendisi” ya da “Atom mühendisi” idi. Veya devletin bir ajanı, hatta kendisini bu istihbarat işine kaptırıp koyuveren derin bir devlet görevlisiydi.
Hatta bazılarımıza göre de “kafası çalıştığı halde dilenciliği meslek edinmiş pis” birisiydi. Kendisine “biletçi” diye seslenenimizden ona “meczup” diyenimiz de vardı “sevdiğine gönlünü kaptırıp deliren biri” olduğuna inananlarımız da…
…….
Sonuçta bu “garip”in ölümü teknolojinin sayesinde üç gün sonra duyulmadı. Hemen dün sabahtan itibaren sosyal medya aracılığı ile inanılmaz bir hızla yayıldı.
…..
Gecenin sessizliğinde saat 2 sularında otogarın orada bir otobüsün altında can vermişti. Sırları ile gitmişti. Niye o saatteydi biliyor musunuz? Çünkü artık o garip otogarda sabahlıyordu. Daha geçen hafta saat 06’da otogardaydım. Poşetleri ile oturduğu yerde evet kanepeye uzanmadan uyumuş kalmıştı.
Yaşarken kimse dönüp bakmıyordu. Birilerine göre “biletçi” idi ama zaman zaman belediye otobüsüne biletsiz binmek istediği zaman sürücüsüne göre fırça yiyor duruma göre de elini sallayıp geçiyor ilk boş gördüğü yere oturuveriyordu. Ama kimse onun yanına oturmazdı. Çocukların, kadınların korkularından ondan uzak durmalarına saygı duyarım. Ya koca koca adamlar ondan nasıl da kaçarlardı…
……
Dün sabah ilk gelen telefonlardan birisinde Hüseyin Bademli dostumuz vardı. Direkt söze giren Hüseyin Bey, “Abi bizim garip öldü. Bizim çocukları Beyhekim’e yönlendirdim. Maddi manevi ne varsa ben yapacağım. Senden de bir ricam var. Bizim çocuklar ne zaman tıkanırlarsa senin telefonunu verdim. Bir yardımcı ol. Çünkü ben yarım saate kadar Samsun’a girmek üzereyim” diyordu.
Ama öğle saatlerine doğru bu satırları yazmaya çalışırken bakıyorum da o “garip” otobüsün tekerlekleri altında ezilerek can verdikten sonra hepimiz vicdan temizle işine giriştik. O sırlarıyla Hakk’ın rahmetine kavuştuktan sonra bilinmezleri ile çıktığı bu yolculukta bazılarımız vicdan azabı çekecek. Gece rahat uyuyamayacak. Çünkü o rüyalarına girecek.
Biz birbirimizin sağlığında birbirimize sahip çıkmadıktan sonra “o” saatten sonra ona sahip çıkacak “O” zaten var.
Bunu unutmayın.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İnsanlığımızdan utanmamayı akıl edebildiğimiz zaman ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.