Erol Sunat

Erol Sunat

Okullar Açılmalı Lakin…

Okullar Açılmalı Lakin…

Osmanlı’nın Maarif Nazırı Mustafa Haşim Paşa, “Şu mektepler (okullar) ve Muallimler (Öğretmenler) olmasaydı, Maarifi ne güzel idare ederdim!...” demiş demesine de, o günlerde ne Korona varmış, ne bilinmeyen virüsler.

Koronanın tehdit etmediği ne kaldı ki?

Günümüzde de Korona olmasaydı, okullarımız neşe ve coşku içinde açılabilseydi demekten kendimizi alamıyoruz.

Cevabını bilmediğimiz sorular soruyoruz, çocuklarımızla birlikte…

Çocuklarımız formalarıyla, okul çantalarıyla okul yoluna düşebilecekler mi?

Yaşasın yarın okul açılıyor diyebilecekler mi?

Aylardır özledikleri, görüşemedikleri arkadaşlarıyla yüz yüze görüşebilecekler mi?

Çok mutluyum okuluma kavuştum diyebilecekler mi?

Çocuklarımız hayırlısıyla bir başlayabilselerdi okullarına…

Şu Korona denen bela, terk etseydi, bir daha geri dönmemek üzere dünyamızı.

O küçücük ellerin, o küçücük dillerin, o küçücük kalplerin bunun için dua ettiğine emin olun.

“Şimdi okullu olduk / Sınıfları doldurduk / Sevinçliyiz hepimiz / Yaşasın okulumuz” gibi okul şarkılarıyla çınlatsalardı sınıfları…

Çocuk sesleri doldursaydı okulların bahçelerini…

Anneler, babalar yollarını gözleseydi.

Onlarda bugün şöyle oldu, böyle oldu diye okulda olan-biteni anlatsalardı bir solukta...

Gördüğünüz gibi okullar açılmadan olmayacak!

Ancak geç olsun, güç olmasın…

 

OKULLARIMIZ HAZIR OLMASINA HAZIR AMMA…

Milli Eğitimin bizzat içinden gelen ender Bakanlardan biri olan Bakan Ziya Selçuk, gerek meslek hayatının, gerekse de, Bakanlığının en zor kararıyla karşı karşıya…

Korona kalabalıkların defalarca altını üstüne getirdi.

Ne çocuk dinledi, ne genç, ne yaşlı!

Okullar açılmalı mı, nasıl açılmalı, ne şekilde açılmalı sorularının cevapları beklemede…

Sayın Bakan’ın açıkladığı önlemleri bir televizyon programında dinledim.

Bakan hazır, Okullar hazır, öğretmenler hazır.

A planı yanında, B ve C planları, hatta D planı da hazır görünüyor.

Lakin Korona’nın seyri, yaşadığımız şehir olan Konya’da dahil olmak üzere iç açıcı değil.

Sayın Bakan, şehirlerin Korona durumuna ve özelliğine göre, değişiklikler yapılabileceğinin altını da çizmişti.

Okulların açılma tarihi olarak verilen 31 Ağustos, 17 Ağustos’ta açılması beklenen Özel Okulların tarihi oldu.

Sanıyorum, Bilim Kurulunun vereceği kararlar doğrultusunda Eylül ayının uygun görülen bir haftası açılış tarihi olabilir.

Ancak, bu söylediklerimiz birer varsayımdan ibaret.

Ülke çapında, Korona’nın en az görüldüğü illerden başlanarak illerimizde kademeli olarak eğitime başlanma ihtimali yüksekte olsa, tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.

 

ÖĞRENCİLERİN GÖZÜ VE KULAĞI MİLLİ EĞİTİM BAKANINDA…

Emekli bir öğretmen ve Yönetici olarak, gönlüm, öğrencilerin okullarından ve öğretmenlerinden ayrı kalmasına razı değil. 

Ancak, Koronanın geçtiğimiz aylarda insanlara neler yaptığını, ne acılar çektirdiğini, sevdiklerini nasıl ellerinden aldığını, hasta ziyareti için hastaneye gidenlerin dahi virüsün pençesinden kurtulamadığını gördük ve yaşadık.

Bütün bunlara rağmen, Öğretmenlerin öğrencilerini, öğrencilerin öğretmenlerini ve okullarını nasıl özlediğini en iyi biz öğretmenler biliriz.

Bir öğretmen olarak sayın Bakan bilir. Kalbinin derinliklerinde hisseder.

Öğretmenim diye koşup gelen o küçücük çocukların sevgisi, dünyanın en temiz sevgilerinden biridir.

Öğretmen kardeşlerimin gözleri yolda…

Öğrencilerin gözü ve kulağı Milli Eğitim Bakanında…

Korona eğitimi de engelledi.

Eğitime de ket vurdu.

Eğitim, riskli…

Eğitim tehlikeli…

Çocuklarımız maske konusunda, sosyal mesafe konusunda, inanın bizlerden çok daha fazla bilinçliler. Lakin, yine de onlar çocuk.  Mesafeleri unutabilirler.  Allah etmesin virüs birine bulaşırsa, bütün bir sınıfa bulaştırması söz konusu. Daha şimdiden, evlatlarımı okula göndermem , göndermeyi düşünmüyorum diyen veliler var.

Süreç çok sıkıntılı…

Bilim Kurulunun vereceği karar ne olacak, herkes beklemede…

 

BİZDEKİ DE CAN, NE KADAR ÇOK SIKILAN BİR CANMIŞ ÖYLE!

Okullar öğrenciler için, fiziki kapasiteleri ölçüsünde hazırlanmaya çoktan başladı. Belki de sadece küçük rötuşlar kaldı.

Bizler ise, bütün bir yaz boyu, yapılmaması lazım gelen ne varsa yaptık.

Çocuklar çok sıkıldı, çok bunaldı diye…

Benim tatil niyetim yoktu, sırf çocuklar istedi diye yola çıktım babından, çocuklarını bahane edenler kapağı tatil mekanlarına attılar.

Bilim Kurulu üyeleri bu yıl tatili düşünmeyin dedi, kendinizi ve ailenizi riske atmayın dedi…

Kim dinledi?

Kimse…

Tatillerde, denizlerde, sahillerde, plajlarda, düğün-derneklerde, taziyelerde, asker uğurlamalarında, bayram ziyaretlerinde Koronaya aldırmadık.

Her gittiğimiz yere çocuklarımızla birlikte gitmekten çekinmedik.

Okulların şu işin içinden çıkılmaz halini elbirliği ile bizler hazırladık aslında…

Bizdeki de can, ne kadar çok sıkılan bir canmış öyle! Onu da, Korona sayesinde öğrendik!

Canım sıkıldı, bunaldım, dayanamadım diye cümleye kim başladıysa, bilin ki onun niyeti Korona yasaklarını delmekti.

Karantinaya uymadık, maske takmadık, sosyal mesafe konusuna aldırmadık, hijyeni kolonyaya emanet ettik. Korona kimseye acımadı. Bana bir şey olmaz diyenlerin başına gelmedik kalmadı. Haziran ayıyla birlikte her şey kontrolden çıktı.

Yasakları hiçe sayarken, çocuklarımızın okullarının da önünü kestik.

Bu saatten sonra; Bunun böyle olacağını bilmiyordum. Tahmin edemedim…Evet, yanlış yapmışız… Keşke evimizde otursaydık da bir yerlere gitmeseydik demek zevahiri kurtarmıyor.

 

YASAKLARI KİM DİNLEDİ, KİM UYDU?

Ülkemizin birçok şehrinde patlayan Korona vakaları gözümüzü açacak gibi görünmüyor. Yasaklara uymama noktasında ısrarımız anlaşılacak gibi değil.

Okullar kapalı kalmamalı diyoruz, okulların açılması için lazım gelen sağlık şartlarına desteğimiz yok.

Vaka sayılarının düşmesi demek, sağlıkçılarımızın ve eğitimcilerimizin elinin güçlenmesi demek.

Korona vakalarının azalması demek, okulların açılma tarihinin öne alınması, netleşmesi, kurumların derin bir nefes alması, rahatlaması demek.

Lakin, yasakları kim dinledi, kim uydu?

Haziran geçti, Temmuz geçti, Ağustos ayının ortalarına doğru yaklaştık. Okullar açılacaktı değil mi demeye başladık.

Şu son iki buçuk aydır Korona ile mücadele etmemek için, Koronaya meydan okumak için, yokmuş gibi davranmak için elimizden geleni yapan bizler değil miyiz?

Şimdi ise okullarımız ne zaman açılacak kaygısına düştük!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR