Onlar Çok Özel..
Yeteneği, zekâsı ve fikirleri ile üstün zekâlıdan öte dahi kabul edilen bir genç..
Türkiye’de derece yaparak fen lisesine girmiş, akademik başarıda da olağanüstü yeteneğe sahip bir öğrenci..
Öğretmenleri, arkadaşları ve çevre başta olmak üzere herkesin başka pencereden baktığı mutsuz bir çocuk..
Lise öğretimi bittiğinde isyan bayrağını çekmiş, okumama kararı alarak sınava dahi girmemiş ve üniversite hayallerini erkenden sonlandıran küstürülmüş bir insan..
Diğer tarafta büyük hayaller kurdukları oğullarını kararından bir türlü vazgeçiremeyen gözü yaşlı bir anne baba..
Herkes endişeli, üzgün ve çaresiz..
Bu öğrencinin varlığından Necmettin Erbakan Üniversitesi rektör yardımcısı sevgili hocam Prof. Dr. Zekeriya Mızırak aracılığıyla haberimiz oldu. Bu gencimizle tanıştık. Uzun uzun konuştuk.
Karşımızda 18-19 yaşında bir genç değil olağanüstü düşünce ve fikirleriyle sanki yaşı ilerlemiş tecrübeli ve olgun bir insan duruyordu.
Üstün zekâlı insanların mantıksal zekâları oldukça yüksektir ve konuşmalarında çok fazla duygusallıklar yoktur. Bu gencimizin de konuşmalarının büyük bir kısmı mantık üzerine kurulu ve genel anlamda hep isyan dolu..
İnsanların kendisinden büyük başarılar beklemesinden rahatsız, her açıdan mutsuz ve insanların tamamına yakınının samimi olmadığından son derece emin..
En iyi üniversiteyi kazanmasının kendisini mutlu etmedikten sonra diğer insanları neden mutlu edeceğinin mantıklı olmadığına inancı tam..
Bu gencimize insanları anlattık, evet insanların nankör olduğunu, menfaat düşkünü olduklarını ancak kendisinin insanlara değil insanlığa hizmet etmesi için Cenab-ı Hak tarafından ayrıcalıklı olarak gönderildiğini anlatmaya ve inandırmaya çalıştık. Anne babayı sevindirmenin Allah’ı sevindirmek kadar sevap olduğunu anlattık. Merhameti, sevgiyi, saygıyı ve bu dünyada neden var olduğumuzu ifade etmeye çalıştık.
İşin özü balığı uçurmaya, kuşu yüzdürmeye ya da şapkadan tavşan çıkamaya çalışmadık sadece küçük yaşlarda bilinçsizce hapsedilen sağ beynin kilidini açmaya. Bilinç altına yerleşen olumsuz düşünceleri silmeye ve sağ beynin daha yüksek performansta kullanılmasına çaba sarf ettik
Başarılı olduk mu? Çok şükür, evet..
Gencimiz bir süre sonra sağ beynin devreye girmesiyle mantığı ile birlikte duygularını da kullanmaya başladı. Kendisinin ne kadar değerli olduğunu bir nebze de olsa anlamaya başladı. Ailesi ile iletişimi daha rahat kurar hale geldi.
Öğrendik ki bir süre sonra kimsenin baskısı olmadan dershaneye yazılmış ve insana değil insanlığa hizmet için ilk adımını atmaya başlamış. Canı gönülden tebrik ediyoruz
Bu yazıyı eminim ki kendisi de okuyacaktır ve yine eminim ki çok yakın zamanda bu dahi gencimiz adından çok ama çokça bahsettirecektir...
Üstün zekâlı çocuklarımız Allah tarafından gönderilen çok özel insanlardır. Eğer onlara özellikle ergenlik öncesi sağ beyinlerine yönelik profesyonel bir eğitim verilirse bu çocuklar, değil ülkenin dünyanın kaderini değiştirme gücüne sahiptirler. Ancak profesyonel bir eğitim verilmez ise o zaman da pimi çekilmemiş patlamaya hazır birer bomba gibidirler.
Bir sözüm de üstün zekâlı öğrencilerimizin özel eğitim aldıkları Bilim Sanat Merkezlerine kısa adlarıyla BİLSEM’lere olacak. Lütfen halkımıza neden bu merkezlerin var olduğunu anlatın. Üstün zekâlı çocuklara nasıl davranılması ve nasıl bir eğitim verilmesi gerektiğini anlatın. BİLSEM’lerin sınavlara hazırlık yapılan bir yer olmadığını anlatın. BİLSEM’lerin bir kazanma yeri değil seçilme yeri olduğunu anlatın
Çocuklarını BİLSEM sınavlarına hazırlamak için bir yığın kitap aldıran, bir çuval para harcayan, “BİLSEM’i kazanamadı” diye hüngür hüngür ağlayarak kendisi ve çocuğunun psikolojisini bozan birçok aile var ve sayıları da oldukça fazla. Bu durumun varlığından kusura kalmayın ama siz daha çok suçlusunuz
Ülkemizde üstün zekâlı çocuk sahibi olmak bir avantaj değil dezavantajdır. Allah, bu çocuklarımızın ve ailelerinin yardımcısı olsun..
Sağlıcakla kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.