Barbaros Ulu

Barbaros Ulu

Peygamberimizin Hayatı Dersi

Peygamberimizin Hayatı Dersi

2012 yılından itibaren 4+4+4 zorunlu öğretime geçmemizle birlikte Kur’an-ı Kerim, Temel Dini Bilgiler ve Peygamberimizin Hayatı dersleri ortaokul ve liselerde seçmeli ders olarak seçilmeye başlandı. Türkiye’nin geçmişini iyi bilenler bu derslerin seçmeli ders olarak okullarda okutulmasının devrim niteliğinde olduğunu bilir. Umarım bu dersler emin ellerde öğrencilerimize okutulur. Çocuklarımız merdiven altı yerlerde dinimizi öğreninceye kadar denetime tabi resmi yerlerde öğrenmiş olurlar.

Niyetim bu derslerin seçilmesinin önemli olduğunu anlatmak değil. Bu dersler arasında önceleri Hz. Muhammed’in Hayatı olan şimdilerde adı Peygamberimizin Hayatı diye değiştirilen seçmeli dersten bahsetmek. Bu dersten bahsedeceğim ama işin ucunda kınanmak, topun ağzında olmak da var. Çünkü katılır veya katılmazsınız bu dersi eleştirmek istiyorum. Umarım meramımı anlatabilirim.

Hz. Muhammed bizim peygamberimiz. Hayatını inceden inceye bilmemiz, bizlere vermek istediği mesajı anlamamız gerekir. Onun dini alanda söylediklerini yapmak asli görevlerimizden biridir. Buraya kadar yazdıklarımda bir anormallik görmediniz. Ki olması gereken de bu, dediğinizi duyar gibiyim. Ben açıkçası Hz Muhammed’in hayatını anlatan bir dersin olmasını istemiyorum. Bunu sadece peygamberimiz için değil, kişilere ait bir dersin olmaması gerektiğini düşünüyorum. Neden derseniz? Kişiler adına okutulan dersler bir müddet sonra öğrencileri bezdirmeye başlayabilir. Nitekim biz bunu okullarda Atatürk’ü anlatan İnkılap Tarihi derslerinde gördük. Hatta öyle zamanlar geldi ki belirli gün ve haftalarda her derste Atatürk’ten bahsettik. Sonuç? Atatürk'ü seven sevdi, sevmeyen yine sevmedi. Bu dersi vermekle ve diğer derslerde Atatürk'ten bahsetmekle Atatürk anlaşılabilmiş midir? Öyle zannediyorum anlaşılamamıştır.

Peygamberimizin Hayatı dersine gelirsek sürekli et yiyen bir insan bir müddet sonra et yemekten beziyorsa bu derste de hep Hz Muhammed'den bahsetmek, çocuklarda Hz Muhammed sevgisini artıracağı yerde azaltabilir. Nitekim bu dersi işleyen bir öğretmene sınıfından bir öğrenci, "Öğretmenim! Muhammed Muhammed… Başka isim yok mu? Hep Muhammed işliyoruz" demiş. Öğretmen de "Çocuğum, ders Hz. Muhammed'in dersi. Elbette ondan bahsedeceğiz. Einstein'den bahsedecek değiliz herhalde, değil mi?" demiş. Öğretmenler odasında ders öğretmeninin diğer öğretmenlerle konuşması esnasında bu sözlere kulak misafiri oldum.

Çocuk burada kötü niyetli değil. Derste hep Hz. Muhammed ismi geçince garibine gitmiş olmalı. Öğretmen ne yapsın bu durumda? Elbette Hz. Muhammed diyecek. Derse Hz. Muhammed ile başlayacak, Hz. Muhammed ile bitirecek. Ders boyunca Hz. Muhammed şunu yaptı, bunu yaptı, şöyle biriydi, böyle davranırdı, ahlakı şöyle idi diyecek.

Yukarıda dediğim gibi kişiye özel bir dersin olmasını uygun bulmuyorum. Evet Hz. Muhammed özel biri, diğer insanlar gibi değildir. Hayatını öğrenip hayatımıza uygulamamız lazım. Ama adına ayrı bir ders olacağına, diğer dersler içinde, yeri geldiğinde peygamberin yaşantısından örnek vermenin daha faydalı ve etkili olacağına inanıyorum. Örnek vermek gerekirse; Kur'an-ı Kerim, Din Kültürü, Temel Dini Bilgiler gibi derslerde adalet konusu işlenirken ilgili ayetlere yer verdikten sonra peygamberimiz de "Bu hırsızlığı yapan kızım Fatıma da olsa cezasını verirdim" diyerek adalet konusunda peygamberimizin hassasiyetine dikkat çeksek daha iyi olur.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
  • Yersiz / 02 Kasım 2019 21:04

    hocam. lutfen beni yanlis anlamayin. bu yazimi okuyanlarda yanlis anlamasin, ama vallahide billahide gercek. biliyorum gercegi yazmakta söylemekte, zordur. bende hakiki öz.be öz konyaliyim. yegenlerim imam hatip lisesini bitirdiler hepsi deist. tüm. okul arkadaslarida deist. bu sebeple torunumu imam hatibe göndermedim ateist olacak diye, bu durumu her kes biliyor lakin kimse dile getiremiyor.

    Yanıtla (2) (0)
  • Barbaros ULU / 02 Kasım 2019 23:15

    Yanlış anlaşılacak bir durum yok kardeşim! Görünen köy kılavuz istemiyor. Neslimizi kaybediyoruz. Bu haliyle tutabilirsek kendimizi şanslı sayalım. Burada şunu söylemek isterim. Hidayet farklı bir durumdur. Çocuğumuzu düzelsin diye camiye göndeririz. Çocuk bozulup gelebilir. Bozulsun diye meyhaneye göndeririz. Çocuk düzelir gelebilir. Herkes gittiği yerde meyli ne ise onu kapar gelir.
    İHL'lerde müspet ilimle birlikte dini eğitim de verilir. Diğer liselerden daha fazla dini bilgi alınmış olmasına rağmen çocuklarımızı yeterince dindar ve mütedeyyin yapamıyoruz. Bunun mutlaka uzmanlarınca ve bu okullarda görev yapan görevliler tarafından düşünülmesi gerekiyor.
    Gençliğin deist olmasında öyle zannediyorum din dilimiz, din eğitimdeki metodumuz, dediklerimizle örtüşmeyen yaşantımız, fıkhı din yerine koymamız, dini asrımıza söyletmeyip yeni şeyler söylemeyişimiz, kendi görüşümüzü din diye dayatmamızın etkili olduğunu düşünüyorum.
    Yeğenlerinizin inşallah bir gün kendisine geleceğini düşünüyorum. Her ne kadar İHL'de okumuş olsalar da bu toplumda yaşayan kişiler olarak diğer gençleri etkisi altına alan deizmden etkilenmemeleri mümkün değildir. Bu konuda daha önce yazdığım bir yazıdan bir bölüm paylaşmak istiyorum:
    "Bugün gençlerimiz deizme kayıyorsa oturup düşünelim: Niçin kayıyor veya soruyu, gençliğin bu görüşe kaymaması için orta yerde olumlu neyimiz var? Bize veya İslam dünyasına bakarak gençliğimizin teist kalması, deizme yönelmemesi mümkün mü? Evet, kişilere bakarak yorgan yakılmaz. Eyvallah! Ama insanların etkilenmemesi mümkün değil. Hatta bize bakarak büyük çoğunluk iyi Müslüman kalmış da diyebiliriz buna. Haydi biz iyi örnek olamadık. Bizi bir tarafa bırakalım. Bugün kültürümüzde oluşmuş birçok davranışımızı din diye dayatmıyor muyuz insanımıza? Gençliğin içine sinmediği, anlayamadığı, mantığını kavrayamadığı görüşleri sorgulamasına imkan veriyor muyuz? Kur’an ve sünnette tartışmalı konuları kendi aramızda çözüp ne şekilde anlaşılması gerektiğini gençliğe vermek için ne yaptık? Onların kalbine girmek, aklına ve duyu organlarına hitap etmek için kafamızı yorduk mu? Dinin bir görüşü olan fıkhı din yerine alıp “İşte din budur, değiştirilmez” demedik mi? Anlaşılması için çaba sarf edenleri tu kaka yapıp onları sapıklıkla itham etmedik mi? Onlara “Siz insanlara şirin gözükmek için İslam’ı değiştiriyorsunuz” demedik mi? Büyük kitlelere de “İslam budur,” yerseniz diye dayatmadık mı? Gençlik ne yaptı? Anlayamadığı bu şeylere karşı benim karnım tok dedi benim anladığım.

    Burada İslam’ın kesin ve doğru olan hükümleri çağımıza uymuyor, reformistler gibi gelin bunları değiştirelim demek istemiyorum. Kur’an ve sünnet naslarını değiştirmeden günümüz insanının anlayacağı şekilde çağın idrakine sunmadıkça deistlerin sayısı azalmayacak, çoğalacak. Kimse kusura bakmasın gençliğin deizme kaymasında ailenin, çevrenin, camideki imamın, okuldaki din öğretmeninin ve toplumun din konusundaki örnekliğinin katkısı var diye düşünüyorum. Yine din konusunda uzman olanların dil ve üslubunda, din dilinde, kapasitesinde ve satışında sorun var. Kendilerini güncelleyememe ve çağı yakalayamama var, çağın dilini ve gençliğin nereye gittiğini görememe, görüyorsa da nasıl yaklaşacağını bilememe sorunu var. Çocuklara verdiğimiz din eğitiminde, konularında ve doğru bilgi verme ve öğretme metodumuzda sorun var. Dini sevdirmekten ziyade nefret ettirme gibi bir kabiliyetimiz var."

    Yanıtla (2) (0)
  • Yersiz / 03 Kasım 2019 18:17

    sevgili hocam. tesbitlerinize. katilmamak mümkünmü? sanki kalbimden gecenleri okudunuzda, bu sözleri yazdiniz. Allah razi olsun sizden. tesekkürler

    Yanıtla (1) (0)
  • Barbaros Ulu / 03 Kasım 2019 21:26

    Est. Cümlemizden razı olsun.

    Yanıtla (0) (0)
Barbaros Ulu Arşivi
SON YAZILAR