PK
Son yıllarda film ve dizilerde en çok aradığımız şey özgün senaryo oldu. İzlerken sıkılıp:
“Aman, bunlarda dön dolaş hep aynı hikaye” demeyeceğimiz, sıra dışı hikayeler bekliyoruz.
PK Bolliwood yapımı bir film. 2014 de yapılmış. Yönetmen Rajkumar Hirani. Eğer izlemeyi düşünüyorsanız bu yazı spoiler (sürpriz kaçıran) içermektedir.
Bu filmin senaryosu oldukça özgündü. Filmin kahramanı başka bir gezegenden dünyamıza geliyor. Tabii dünya onun yaşadığı yere göre çok farklı. Yalnız, her uzaylı filminin klasiği; bu uzaylılar nedense hep dünyalılardan daha gelişmiş canlılar. Gelişmiş ama dokuma bilmiyorlar, kıyafet giymiyorlar. Dünyalılar dokumayı keşfedeli 3000 yıldan fazla oldu.
Belli ki dünyalıların gelişemeyenlere hiç tahammülü kalmamış. Gelişememiş bir uzaylı görmek istemiyor. Bir diğer uzay filmi klasiği dünyaya gelinceye kadar bu uzaylıların hiç tanrı sorgulaması olmaz. Pk(peekay), dünyalıların ona taktığı isim. Sarhoş demek. Hep böyledir ya, dünyalılar farklı olana ya deli der ya da sarhoş.
Konuşmak yerine telepati yapmaları da enteresan. “Bizim gezegenimizde kimse yalan söylemez” demişti. Tabii, telepati yalanı geçersiz kılıyor zaten. Uzaylı, dünyalıların telepati yapamadığını anlayınca ilk yalanını söyledi.
İnsanın, insanla tanrı arasına girip, durumu kolayca ranta çevirdiğini gören Pk iki yanağına put resmi yapıştırıyor. Böylece kimse yüzüne yumruk atmıyor. Bir okulun bahçesine bir taş dikip önüne birkaç kuruş koyunca oradan geçenler taşın önünde eğilmeye başlıyorlar, para atıyorlar. Pk de gidip paraları topluyor Böylece çalışıp kazanmadan karnını doyuruyor. Şekil üzerinden din tanımlamanın ne kadar yanıltıcı olabileceğine yapılan vurgu da enteresandı. Filmde bir Hindu ile bir Pakistanlı evleniyordu. Irkçı önyargıların aşılabileceğini göstermesi de filmdeki ilginç ayrıntılardan biriydi.
Adamcağızın tanrıyı el ilanlarıyla araması, bulduğu şahsın ondan korkup, köşe bucak kaçması gerçekten hem güldürüp hem düşündürüyor. Gerçi Bolliwood filmlerinin güldürmek için sadece dans etmesi yeterli. Pk geldiği yere dönmek için madalyonu bulmak zorunda. Tanrıya ulaşmaya çalışması bu yüzden.
Sonra uzaylı sorunu çözüyor: İnsanlar tanrıyı ararken yanlış numara çeviriyor. Karşıdaki de yanlış aradınız demiyor. Tanrı numarası yapıyor. Tanrı numarası yapanlar sürekli bağış topluyor, yiyecekleri taş heykellerin önüne koyuyor, sütleri tanrıların üstünden döküyor. Ancak bu tanrılar hiç doymuyor. Ama sorsan bunları bolluk bereket için yapıyorlar.
Zariyat suresi 56 da Allah onlardan bahsediyor: “Ben insanları ve cinleri bu aracılara köle olsun diye yaratmadım”.
Zariyat 57: “Onlardan bir rızık da istemiyorum, Beni doyurmalarını da istemiyorum.”
Zariyat 58: “Kuşkusuz rızık veren, güçlü ve gücünde metin olan Allahtır.”
Putların önüne yiyecek koyuyorlar oysa tanrıdır rızık veren. İnsanlar, insanları açlıkla korkutarak köleleştirmek istiyorlar, köleleştikçe metanetleri azalıyor, kolayca güdülüyor. Filmde bu konuda çok çarpıcı işlenmiş.
Sonunda uzaylı kendi gezegenine dönmeyi başarıyor. Giderken şunu söylüyor:
_ Bu dünyada İki tanrı var. Biri bizi yaratan. Öbürü sizin yarattığınız.
Allah’a emanet olun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.