Toplumun yargılama usulü
Son günlerde öyle olaylar yaşanıyor ki şaşmamak, hatta sarsıntı geçirmemek mümkün değil. Olayların içinde halktan dediğimiz ortalama insanlar, kendini okumuş sayan diplomalı, unvanlı (akademik, idari, sosyal) olanlar bile var. Bunlar içinde olayları uhuletle değerlendirenlerin yanında toplumu kışkırtıcı yorumlar yapabilenler yok değil. En çok da kendilerinden olmayanları “cahil” diye niteleyen, kibirli, kendilerinin de şikâyet ettiği “nefret dilini” başkaları için kullanmayı hak sayanlar az değil.
A. Arvasi bunlar için “İlim cehaleti kaldırır fakat ahmaklığa bir şey yapamaz” diyor. Arifler ilim tahsil etmemmiş insanlardır. Onlar için Pir H.B. Veli “arifler hem arı, kem de arıtıcıdır” diyor.
Maksat bir tür eylemleri yargılamak değilse de, toplumun yanlış yönlendirmelerine, siyaseten de olsa, muhalif görüşleri birbirlerine düşürmelerine mani olmak için uyarmak olmalıdır. Aksi insanımızı boş ve anlamsız işlerle meşgul ederek bölücü ve sömürücü grupların faaliyet yapmalarının önü açıyor.
Taciz olayları toplumsal değerlerimizi ve vicdanlarımızı zedeliyor.
Toplumsal davranışlar infiale ve değişik ideolojik, siyasi ve çıkarcı gruplar ve kişilerin yönlendirmeleri ile büyük çatışmalara sebep olabilecek duruma geldi. Tacizi savunmak mümkün değil, ancak doğru da olsa tacizcinin kontrolsüz kişilerce cezalandırılması doğru değil. Öte yandan şikâyetin doğru olup olmadığına bakmaksızın bir kadının intikam veya herhangi bir sebeple dahi olsa şikâyetine konu olan kişinin cezalandırılması için ne denir bilemem. Birçok defa yanlış anlaşılmalar görülmedi de değil.
Toplumda ahlaki olduğu kadar, kişisel ve siyasi sorunları bahane ederek çatışmaların olduğu ortada. Hangisinin ahlaki, kişisel veya siyasi sorunları sebebiyle olaylara müdahil olduğu nasıl biline.
Köpek davaları veya olayları da günümüzün popüler konularından biri.
Bu konuda da ipin ucu kaçmış, kimin ne yaptığı belli değil. Binlerce insan köpek saldırılarından yara aldığı veya öldüğü bilindiği halde haklı-haksız köpek tarafını tutanlar çoğunlukta. Tüm köpekler öldürülsün veya darp edilsin demek de, olayı detayına bilmeden de taraf olmak doğru değil.
Konya’daki köpek teknisyeninin başına gelen olayda olduğu gibi. Asla istenmez ancak teknisyen hangi bir olay karşısında köpeğe vurdu, sorgulanmadı ancak yargılandı. Kadına tacizde davalarında kadın-erkek iki tarafın da psikolojisi sorgulanıyor mu? Yani işin içine o anki psikolojisi, öfke veya toplumsal hastalıklardan biri etkilemiş olamaz mı? Yargısız infazdan şikâyetçiler en çok da yargısız infaz yapıyor.
Konya’daki köpek evlerinin ülkenin en iyi barınma ve bakım evlerinden biri olduğu halde, hangi basın bunu yazdı, hangisi Konya Büyükşehir Belediyesine teşekkür etti. Aksine kişisel bir olayı siyasi görüş farklılığından dolayı daha çok Konya Büyükşehir Belediye yargılandı.
Köpek ve kedi seviciliği hat safhaya ulaştı.
Bazılarına göre açlar ve yoksullar ülkesinde, ailenin bir ferdi gibi görülen köpek ve kedi sayısı giderek artıyor. Burası tamam da bir de sokak köpekleri sıkıntısı var. Bazı insanların bunları sokakta besleme veya köpeklerini sakağa salma anlayışı oyunun kuralını bozuyor. İş öyle ileriye gitti ki, sokak köpekleri ev artığı yemekleri yemiyor, bu yüzden de sokaklar çöplerle dolu. Sokak köpekleri bile kendilerine verilen itibarın öyle farkındalar ki, bu yüzden de köpek “ey insanoğlu, kusura bakma, artık sizin artıklarınızı yemiyoruz” diyebiliyor. Eh, kaliteli sanayi mahsulü pahalı gıdalar dururken, ikinci sınıfa düşen insan artığı gıdalar da yenilmez yani. Geldiğimiz ve düştüğümüz duruma ne denir, bilemem.
Toplumun içinden ve yaşanan bu olaylar toplumun bazı kesimini mutlu ederken, nerede duracağı belli olmayan olaylara dikkat çekmek, yönlendirmelere kapılmamak, her türlü kışkırtmalara sebep olarak fiili durumlara dur demek; resmi-sivil ferdi veya toplumların, yani herkesin görevidir.
Kimse bir diğerinden üstün değil, cahil de diyemez. Laikler öyle görse de ahlaken değil.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.