Utanmazlar
Son zamanlarda ülke gündemimiz süratle akıyor. İşin kötüsü, bazıları yanan bu ateşe körükle varırken, bir kısmı da söndürmeye çalışıyor. Kimse ortada böyle bir ateşi oluşturan mangalın, kömürün, dumanın olmadığına inanmıyor. Tabii ki bundan istifade eden ve bıyık altından kıs kıs gülen kesim veya kesimlerin olduğu biliniyor ve şahsen ben buna kuvvetle inanıyorum.
Sosyal olaylar böyle bir kıvılcımla başlatılıyor. Bunun için de bahane veya bahaneler bulunuyor. Topluma, insana, mütedeyyine, muhafazakara hayat hakkı vermeyenler, bir de bakıyorsunuz “yavuz hırsın ev sahibini bastırır” misali, toplumun kaderini belirlemek üzere plan ve programlar yapıyor, kısacası, iktidara talip oluyor.
Ne zaman unutuldu, tarihi ve manevi değerlere sahip çıkan toplumun çoğunluğunu oluşturan bu kesimi “onlar insan bile sayılmazlar” diyerek küçük görenler, yine üst düzey hukuku belirleyici kararlar alan bir zatın eşini, kendi evinde misafir iken “beni görünce halını altına saklanıyordu” ifadesiyle aşağılayanlar. Son günlerde yine taze bir anne, bir gelin ve mağdur bırakılmış bir hanımefendi. Hangisine yanalım. Hanımefendiye mi, eşine mi, baba, anne ve SABİ çocuğuna mı?
Siz ey zavallılar, siz bu kesimi “onlar öcüdür, onlar insan bile sayılmazlar” ya siz nesiniz? Buna siz karar veriniz. Demokrat, sosyalist, komünist hatta dinsiz olursunuz. Bunlara bir şey denemez. Ama işinize gelir en dindar, en muhafazakar olursunuz. Ancak, nasıl oluyor da hemcinsinize karşı bu kadar utanmaz, sıkılmaz, atılmaz, satılmaz olabiliyor, birden düşünce kulvarını değiştiren bir canavara dönüşüyorsunuz.
Aman ha bunlara inanmayın, yalanlara kanmayın. Bunların insanlığı bu kadar demeye de dilim varmıyor. Esas dertleri bu kesimi delirtmek, sokağa dökmek. Maalesef bunu için de;
Dostun gül bahçelerinde ki gülleri koparıp üstümüze atıyor,
Ardından bütün gülleri koparıp çirkef pazarında satıyor.
Benim eskiden beri öğrencime kullandığım bazı ifadelerim vardı. Bunlardan biri de:
“Önce delirtiyorlar, sonra deli diyorlar”
Bunu da geçtik daha da kötüsü toplumun güvenini, sosyal düzenini, değerlerini, psikolojisini, otoriter düzenini, inançlarını sarsan bir sistem mühendisliğine soyunur, toplumu kendi değerleriyle yönetmeyi zorunlu hale getirme yolunu seçerler.
Yani “ya biz yönetiriz, veya biz yönetiriz” fikrini hakım kılmaya çalışıyorlar. Avuçlarını yalatın, tükürüklerini tüketin ama doldurun suyunu göletin.
ALLAH’A EMANET HAYRA MUHATAB OLUNUZ EFENDİM
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.