VARSAYDIM BEN BİR KRALIM(?)
Hayal kurmak parayla değil ya, ben de kral olma hayali kurdum! Ben varsaydım siz de varsayın ben artık bir kralım!
Kral oldum olmasına da nasıl kral oldum. Bizim ve bizden önceki yaş grubunun bildiği sınıf kitaplığımızda “Padişah ve Oğulları” adlı bir masal kitabı vardı. Masalda özetle;
Padişah bir gün oğullarını yanına çağırmış “oğullarım söyleyin bakayım beni ne kadar seviyorsunuz” demiş.
Büyük oğlan “altın, elmas, pırlanta”; ortanca oğlan “bal, börek”; küçük oğlan da “tuz kadar seviyorum” demiş.
Büyük oğlan ve ortanca oğlanın cevabından çok memnun olan padişah küçük oğlanın cevabına o kadar kızmış o kadar kızmış ki masal bu ya celladı çağırarak “bu küçük saygısız oğlanın kellesini al, kanlı gömleğini bana getir” demiş!
Müsaadenizle, biraz gerçeğe dönelim. Zalim, kestiğini kestik astığını astık içerikli padişah masallarıyla Osmanlıya karşı bilinçaltımıza bilinçli olarak düşmanlık yerleştirilmeye çalışılmış. İlkokulda iken farkına varamasam da sonradan farkına vardım. Neyse, gerçekler can sıkıcı en iyisi hayal; hayaller tatlı ve zevk verici oluyor. Masalımıza dönelim:
Cellat, küçük oğlanın kellesini almak üzere şehrin dışına götürüyor. Cellat oğlana acımış “evlat, uzak memleketlere git bir daha buralara geri dönme” diyerek salıvermiş. Bir hayvanın kanıyla buladığı gömleği de padişaha götürmüş.
Oğlan az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş; dönüp arkasına bakmış ki arpa boyu yol gitmiş, uzak mı uzak bir memlekete varmış! Bu memleketin kralı ölmüş, talih kuşu ile kral seçiliyormuş. Şaşkın şaşkın olan biteni anlamaya çalışan oğlanın başına talih kuşu konuvermiş. Bu duruma halk tepki göstermiş:
-Olmaz olmaz bir yabancı bizim kralımız olamaz talih kuşunu yeniden uçuralım, diye bağrışmışlar!
Bir, iki, üç her defasında talih kuşu oğlanın başına konmuş. Yapacak bir şey yok yeni kralımız bu oğlan demişler ve oğlan ülkenin kralı olmuş. Masalın devamını internetten bulup okuyabilirsiniz.
Bu masal bana göre değil, bu kadar zorluğa giremem, daha kolayı VARSAYDIM BEN BİR KRALIM!
Herkes önümde eğiliyor, çevremdekiler beni övüyor; iyi veya kötü ne söylersem söyleyeyim “tamam efendim” diyor, kimse itiraz etmiyor!
Liyakat, adalet oda ne kardeşim? Ben kralım, istediğimi istediğim göreve getirir, istediğimi görevden alırım. Her şeye ben karar veririm; adalette kim oluyor! Herkes bana kayıtsız şartsız bağlı olacak, bunun aksini ihanet sayarım; ihanete hiç tahammülüm yok! İstişareden, müzakereden hiç hoşlanmam, her şeyin en iyisini ben bilirim ben ne dersem o olur. Güzel köşklerde oturur, güzel bineklere biner, güzel urbalar giyerim. Ben varsam her şey var ben yoksam hiçbir şey yok! Oh oh krallıkta ne güzel şeymiş be yavvv!
Ufak tefek canımı sıkan olaylarla karşı karşıya kalsam da bir şekilde hallediyorum. Hallediyorum halletmesine de yine de beynimi kurcalayan, beni huzursuz eden düşünceleri bir türlü kafamdan atamıyorum. Her şey güzel gibi görünse de huzurum yok huzurum!
Sen hayali kralsın hayallerine böyle rahatsız edici düşünceleri sokma, diyorum; ancak, ben hayal değil, gerçeğim! Hayali kral olsam da kul olma gerçeğinden kaçamıyorum! BEN BİR KULUM!
Biliyorum, bir gün gelip biri kapımı çalacak “kalk ey Allah’ın kulu vakit geldi gidiyoruz” diyecek. Kral olmayı varsaysam da işte bunu yok sayamıyorum. Çünkü, ölüm gerçek, hesap muhakkak hesaptan kaçmak mümkün değil; her ne varsa iyi veya kötü yaptıklarımız bir bir önümüze getirilecek, bütün azalarımız buna şahitlik edecek!
Yok arkadaş yok! Varsayarak da olsa hayali de olsa ben KRAL olmak istemiyorum. Çünkü ben, cenazemin başında “bu er kişiyi nasıl bilirdiniz” sorusu sorulduğun da sesli çoğunluğun “iyi bilir, hakkımızı helal ettik” demesinden çok “hakkımızı helal etmeyeceğiz” diyen sessiz çoğunluğun galebe gelmesinden korkuyorum hem de çokkk!
Yüce Rabb’imiz, “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.”(Nisa 58) Buyuruyor.
Bu buyruğa uygun işi ehline verecek, adil olacak, taraf tutmayacak, insanları kayırmayacak, istişare edecek, öfkesine hakim olacak, vaatlerini yerine getirecek, yalan söylemeyecek, halkını her türlü zina, kumar, içki gibi kötülüklerden koruyacak cesur, merhametli, uykusuz kalacak kadar çalışkan, halkının huzuru için kendi huzurunu rafa kaldıracak kral olabilecek miyim?
Olamazsam sonumun ne olacağını düşünüyor düşünüyor işin içinden çıkamıyorum! En iyisi varsayarak bile olsa bu krallık bana göre değil, azizim!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.