Yarı Yolda Bırakılma Hadisesi!
İnsanın en zoruna giden, en fazla içine attığı, en fazla kabullenemediği şey yarı yolda bırakılmaktır.
Ne yazıktır ki, artık güven denen konu, binde bir diye adlandırılan noktalara geldi.
Size en fazla ihtiyaç duyulan, en çok arandığınız noktada ortadan kaybolmalar, telefonlara çıkmamalar, gurur ve kibrin inanlara egemen olduğu o haller var ya…
İşte o haller çağımızın hastalığı…
Çağımızın çıkmaz sokağı...
Çağımızın illeti…
İnsan insana güvenmek ister…
İnsan insana inanmak ister…
Size en çok ihtiyaç duyulan anda, yardım edebilecek bütün şartlara sahip olunduğu halde gelmemek ne demektir?
Bunun adına zalimlik diyebilirsiniz!
Bunun adına zulüm diyebilirsiniz!
Bunun adına gurur, kibir ve ego diyebilirsiniz!
Bunun adına insanlıktan nasipsizlik de diyebilirsiniz!
Bir tarihte bana şöyle yapmıştı, şunu demişti, benim ona bir işim düşmüştü yapmamıştı, şimdi elime böyle bir fırsat geçti, bende ona aynısını yaptım. Hatta az bile yaptım diyene ne diyeceksiniz?
Aferin mi?
“İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı” diyen büyüklerimizi yok mu bir duyan?
Yok mu bir hatırlayan?
*****
Bir insana umut vermek şaka filan sanılmasın! Umutla şaka da olmaz, şaka da yapılmaz!
Bir insana destek vereceğini söylemek,
Lafın gelişiydi,
O an öyle söylemem gerekiyordu,
Söyledim geçtim!
Hatta unuttum gittim!
Beni aklım defter mi arkadaş!
Ne olmuş yani, dün dediysem dedim, bugün geri aldım sözümü, sözümü geri alamaz mıyım?
Canım öyle istedi, vazgeçtim, o gün öyleydi, bugün böyle demek bu sözleri söyleyenleri kurtarmaz!
Çok üzülmüştü sevinsin dedim,
Lafın ölçüsünü kaçırmış olabilirim
Diyen kendini neye göre kurtaracak, iki üç argo kelamla falan mı?
Günümüz yarı yolda bırakılmış, söz verildiği halde verilen sözlerden cayılmış, vazgeçilmiş dostlar, arkadaşlar, kardeşler ve hısım-akrabayla dolu…
*****
Özrü kabahatinden büyük işlerin içinden kimse kolay kolay sıyrılamaz denmiş…
Özürde dileseniz,
Oturup ağlasanız da,
Bir daha yaparsam şöyle olayım,
Böyle olayım diye yeminli ifadelerde kullansanız,
Kırılan kalp tamir olmaz!
Sadece tamir olmuş, özrü kabul etmiş görünür hepsi o kadar.
“Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz” diye hoş bir ata sözümüz var.
İşin ayaz kısmı, yaşanan hayal kırıklıkları ve güvenilen dağlara yağan karlardır.
Gönül umduğu yere küser diye bir başka deyimimizde, aynı pencereden bakar yarı yolda bırakılmaya…
*****
Yarı yolda bırakılma meselesi birçok kişi için yol ayrımıdır. Hem öyle bir yol ayrımıdır ki, bir daha geri dönüp bakası gelmez insanın.
Ancak yarı yolda bırakılma hadiseleri hiç beklenmeyen anlarda, şaşkınlıktan az daha küçük dilimi yutacaktım denilen anlarda yaşanmıştır.
Nikah masasında, erkeğin yada kadının hayır diyerek masayı terk etmesi yada o nikaha gelmemesi, nikahtan kaçması yarı yolda bırakılmanın az da olsa rastlanan oldukça sert ve soğuk rüzgarlar estiren bir yarı yolda bırakılma hadisesidir.
Müstakbel dünürler ve akrabalar, hısım olacakken bir anda hasım oluverirler.
Sonra bir yığın dedikodu, bir çuval boş laf, kucak dolusu tevatür ve rivayet!
Ayıklayın ayıklayabilirseniz pirincin taşını…
Kalbi kırılanlar, neden, niçin diye yananlar, çocuklarının mürüvvetlerini görmek için gelen ana-babalardan kalp krizi geçirenler, hatta olayı kaldıramayıp oracıkta yığılıp kalanlar, hayatını kaybedenler az mı?
*****
Birde söz verdiği halde, sözünü yerine getirmeme ve mağdur ettiği insanlara karşı işi pişkinliğe vuranlar var. Ne yazık ki bunların sayısı pek çok…
Adam diyor ki, benim borcumu verdiğimi, aksatmadığımı bilirsin. Bana akşama kadar on bin lira lazım. Sana söz iki gün sonra kendi elimle getirip vereyim.
Ne demek, sen bizim ağabeyimizsin, öğleye elinde…
Öğle geçer, vakit ikindiye yaklaşır…
Kusura bakma ağabey, bir saate kadar elinde…
İkindi geçer, borç isteyen tedirgin olmaya başlar.
Ağabey be! Kusura kalma, o para vardı, oğlan yarısını şuraya vermiş, ortak, bir kısmını filancaya göndermiş, işini görürse bir bin lira var, istersen beş dakikaya elinde…
Alın size tipik bir yarı yolda bırakılma, güvenilen dağlara kar yağma hadisesi daha…
Ne yapsın borç isteyen adam?
Beklediğine mi yansın?
Güvendiğine mi?
Onca yılın dostluğuna mı?
*****
Yolda bırakan, yolda bırakılan, söz verdiği halde sözünden dönen, cayan, sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam eden, aramayan, sormayan sorumsuzların çoğaldığı bir dünyadayız.
Söz artık ağırlığınca altın değil.
Söz artık senet değil!
Yunusun söz dediği o geçer akçe, ne savaşları kesiyor, nede ağulu aşları yağ ile bal ediyor. Söz dumandır uçar gider cümlesine uygun olarak, uçup gidiyor.
Lakin nereye?
Hiçbir şeyin kaybolmadığı dünyamızda, her sözün kayıt altına alındığını, yaptıklarının yanına kâr kaldığını düşünenlerin ziyanda olduklarını söyleyelim de, insanları her ne sebepten olursa olsun bir hiç uğruna, canım öyle istedi diye yarı yolda bırakmaya niyetlenenler bir daha, bir daha, bir daha düşünsünler!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.