Hatice Filiz Çelik

Hatice Filiz Çelik

Yürümenin Felsefesi Olur mu?

Yürümenin Felsefesi Olur mu?

Geçen haftaki “aylaklığa güzelleme”  yazım, çalışmamayı yüceltici ya da günü boş geçirme üzerine bir yazı değil de, daha çok günün tüm olan biten hezeyanından kısa bir süreliğine de olsa uzaklaşıp kendini dinleme, günün muhasebesini yapma ve de en önemlisi tefekkür üzerine bir övgüydü.

Bu tür aylaklığı biraz özelleştirip tek bir konu üzerine de odaklanabiliriz bu kez: Yürümek.

“Yürümek öncelikle erteleme özgürlüğünü sunar. Şöyle bir dolaşmaya çıkmak bile endişelerin ağırlığını hafifletmeyi, işleri bir süreliğine unutmayı sağlar.” der Yürümenin Felsefesi adlı kitabında Frederic Gros. İşyerinin, okulun, evin tüm sorumluluğunu geride bırakıp kısa süreliğine de olsa yapılan bir yürüyüş zihnin yenilenmesine yardımcı olabilir. Sürekli aynı işi yaparak mücadele dolu saatlerin arasına alınacak bu yürüyüş özgürlüğü ile, zihni aynı döngünün içinden çıkarıp yenilenmesini ve daha net düşünebilmeyi sağlayabiliriz. O anda çözümsüz ve karmakarışık gelen düğüm olmuş sorunların aslında düşündüğümüz kadar zor ve çözümsüz olmadığını görüveririz. Çünkü yürüyüş yaparken farklı bir ortama çıkıp, temiz havayı soluduktan sonra olaylara dışardan bakma fırsatını bulabiliriz. ”Yürüyüş dünyaya açılmadır. İnsanı mutlu yaşam duyguları içinde yeniden oluşturur.” der bu kez de yürüyüşü kendine konu edinen başka bir yazar olan David Le Breton Yürümeye Övgü adlı eserinde. Aynı zamanda yürüyüş çağın hızından da kaçıştır bir anlamda.

Bu durumu, yani yürüyüşün ardından, çözümsüz gibi görünen sorunun çözümünün birden karşımıza belirivermesini, daha çok sanatçılar ve düşünce adamları deneyimlerler. Örneğin yazı masasında çalışan bir yazar artık kaleminin daha fazla yazmadığını hissettiği anda kendini dışarı atarak sakin bir yürüyüşe çıkar. Bu nedenle hemen hemen tüm yazarlar yürüyüş yapmayı günlük rutinlerinin içine mutlaka alır. Çünkü onlara göre yürümek çalışmalarının en önemli parçasını oluşturur, onların mesailerinin parçasıdır yürümek. Bu konuda Nietzsche şöyle söylemiştir: “Ben en verimli şekilde ancak yürürken düşünebiliyorum ve yürüyüşün uzaklaştıramayacağı hiçbir saplantının olabileceğini düşünemiyorum.”

Yürüyüşte önemli olan nokta ise yürüyüşün dışarıda yapılması gerektiğidir. Yani günümüzün, her şeyde olduğu gibi, yürüyüşün zahmetine de çözüm getiren teknolojik aletlerinden uzak, açık havada bir yerlere giderek yapılan yürüyüşler.

Elbette tercih edileni doğada, sessizlikte, toprak üzerinde yapılan yürüyüşlerdir. Ama şehrin keşmekeşinde böyle bir imkânımız olamayabilir her zaman. Öyle bile olsa kendimizle baş başa kalma maksadı ile her yerde adımlamak eşsiz deneyimler sunabilir. Dedik ya içerde olan, çözülemeyecek gibi olan sorunla başka açıdan yüzleşmemizi sağlar. “Yürüyüş hüznü yok etmez, dönüştürür.” diyor yine Gros.  Bunun içinse yürüyüşün tek başına olmasını önerir fikir insanları. Çünkü yürümek bütün duyguları açar ve varoluşu tüm ayrıntısıyla hissettirir. Sorunlarımızla, hüznümüzle yüzleştirir bizleri. Bunun için de insanın yalnız olması gerekir.

Amacı ve rotası olmayan yürüyüşler hem zihin hem de beden sağlığı için önerilen en önemli fiziksel aktivitelerdendir. Evimizden bir tatil sabahı çıkıp, şehir içinde bile olsa, yapılacak yürüyüşler düşünce sağlığımıza iyi geldiği gibi belki çevremizdeki daha önce göremediğimiz güzelliklerini ve ayrıntılarını da görmemizi sağlayabilir. Eski bir evin önünde oyun oynayan çocuklar, her gün önünden geçtiğimiz tarihi caminin kapısındaki incelikli taş işleme sanatı, yoldan geçen ve çocukluğumuzu hatırlatan seyyar satıcının arabası, sokak kedileri, mevsimine göre çiçekler gibi gibi…

Hiç vakti olmayan şehir insanı için kulağa imkânsız ve romantik bir eylemmiş gibi gelebilir. ‘Kimin vakti var ki!’ denebilir ya da steril, kapalı, gürültülü müzikler içindeki spor salonları varken gereksiz de görülebilir.

Fakat bunca bilim adamı, edebiyat ve sanat adamı açık havadaki yürüyüşün zihnimiz ve bedenimiz üzerindeki büyük faydaları hakkında yanılıyor olmaz.

Seçilmiş avareliğin en güzel yönüdür yürümek. Özgürlüktür, sanattır ve bir felsefedir. Bunun yanı sıra da herhalde uygulaması en ucuz ve sağlıklı aktivite olsa gerek.

Sağlığınız ve huzurunuz daim olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Hatice Filiz Çelik Arşivi
SON YAZILAR