Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Avrupa’nın ortasında Türk’ün kültür şöleni

Avrupa’nın ortasında Türk’ün kültür şöleni

Avrupa’nın tam ortasında bir başkentte (Budapeşte) devlet başkanları ve resmi protokolün olduğu bir salonda kültür şölen başlıyor. Yer Bela Bartok Milli Konser Salonu. Sahnede ağır adımlarla yerini alan tanıdık bir isim. Müthiş sesi ile Konyalı Ömer Faruk Belviranlı “Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Rasulallah! Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Habiballah!” salat-u selama başlıyor. Devamında kadim kültürümüzün tam ortasından; sema, tekbir ve ilahilerden oluşan zikir devreye giriyor. Selam tekbiri ve sema bitiyor. Herkes ayakta, alışık olamadıkları bu muhteşem ayini alkışlıyor.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında kendi millî devletlerini kuran Türkiye ve Macaristan 18 Aralık 1923 de bir dostluk antlaşması imzalamış: Türk Macar Dostluğu. Geçen hafta bu antlaşmanın 100 yılı adına 2024'ün Türkiye ve Macaristan'da karşılıklı kültür yılı olarak çeşitli faaliyetlerle şenleneceği açıklandı. Bu manada faaliyetlerden ilki Budapeşte de yapıldı. Bu faaliyet TRT den canlı olarak da yayınlandı.

Budapeşte Şöleni ise Türkiye ve Macaristan’ın tamamen kadim kültür, sanat, estetik milli ve mahalli değerlerini ortaya koymak üzere düzenlenmiş olması şölenin maddi ve manevi değerini daha da artırdı. Her iki tarafta ortak değerleri folklorda, kıyafette, sanata bakışında ve anlayışında kendini gösteriyor. Bizim camii ve müştemilatı görsel destekli sufi müziğimizin karşılığında, Macarların kilise ve müştemilatı destekli kilise ayini vardı. Bazen de her iki kültürün ortak çalgıları, sanatçıları, Türkçe şarkının Macarcası her iki tarafın sanatçılarınca ortaya konması da oldukça duygusaldı.

Türk ve Macar sanatçılar Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar. Aşrı, aşrı memlekete kız vermesinler türküsü Türkçe ve Macarca söylüyor. Bizi gerçek bir millet yapan kültürümüz ve değerlerimiz Avrupa’nın tam ortasında, yüzyıllardın kopmuş iki milleti sanki daha da yakınlaştırıyor.

Tamamı Macaristan-Türkiye devlet başkanları, bakanlar ve üst seviyede bürokratlardan vuku bulan protokolün bir anlamı, programın devlet protokolüyle yapılmasıdır. Her iki ülke sanat ve estetiğe kendi ilahi tarzında dini musikilerini de temsil edecek şekilde ortaya koymaları manidardı.

Bu şölenini elbette derin bir anlamı da var. Birbirinden kopmuş ve hatta zaman zaman en büyük düşmanlıkları yaşamış iki millet birbirini özlemiş gibi. Bunun da Batının ikiyüzlülüğü zirve yaptığı bir dönemde göstermeleri anlamlı. Burada kendi tarihi-kültür ve dini değerlerinden utanan, batılılaşma adına da birçok tavizi bir arada veren Batıcılara uygulamalı bir ders olarak vermek gerekmez mi?

Kaynağı aynı olan ancak çok yönüyle ayrı düşen Macaristan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletlerinin güçlü ve bilgin liderleri, ayrı dine sahip olsalar da, dünyaya barış mesajı da veriyorlardı. Dikkat edilirse Macaristan son zamanlarda AB devletleri arasında, bir AB üyesi olarak AB’nin aldığı ortak politikalara karşı çıkmakta, bunu da gerekçeleri ile açıklamaktan çekinmemektedir. Bu Türkiye’nin Macaristan’a yaklaşması ile Batı’ya barış mesajlarının en güçlülerinden biri olsa gerek.

Bundan 15 sene evvel Avrupa’da bir grupla yapmış olduğum yolculukta aramızda bulunan birkaç Macar’ın “bizimle akraba” olduklarını söylemesi oldukça dikkat çekiciydi. Gruptan bazıları bu çıkışı hayretle izlemişler, tarihi bilgileri zayıf olan Avrupalılara müthiş dersler vermiştik.

Özgüven, kültür ve sanat, estetik ve zarafet, tarih, sosyolojik ve kadim değerlerde güçlü olmak işte böyle bir şey. Yıllardır batı hayranı Türkiye insanı ve politikacıların korkaklığı, kültürünü bilmeme ve ifadede edememe, ezilmişliği ve acziyeti ifade eder. Batı hayranlığı bizim üstün bir medeniyete sahip olduğumuz şuurundan mahrum etti. Bire batıcılar batıya dâhil olmak kendi değerlerimizden sıyrılarak değil, aksine zaten üstün olan kültür ve manevi değerlerimizi temsil ederek de olabilir, değil mi?

Macaristan şöleni bana bunu hatırlattı. Kabul etseler de etmeseler de kültürümüz daha üstün.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR