BİR AMERİKAN EFSANESİ
Amerikalı için 150 yıl evvel de, şimdi de mantık aynı. Ona boyun eğmeyen ölsün. Onlar için boyun eğmeyenlerin tümü zenci veya Kızılderilidir. Bir Kızılderili atasözü “Ağlamaktan korkma, zihninde ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir” der. Kızılderililer hep ağlamıştır, aynı müslümanlar gibi. Yeni dünyanın yerli halkı “Kızılderili” ile eski dünyanın yerli halkı “Müslümanlar” öz yurtlarında akıl almaz işkence, zulüm, taciz ve haksız ölümlere maruz kalmıştır, kalmaya da devam etmektedir.
Bir Amerikan Efsanesi-Geronimo bir Western filmi. Efsanevi bir Amerikan generali tarafından ihanete uğradıktan sonra Geronimo, küçük bir savaşçı grubuna kaçmaları için başkanlık eder. İlkel ve prensipli bir yüzbaşı ile akademli bir subay tarafından takip edilen, küçük ordusuyla birçok tuzaktan kurtulduğu gibi dahinaye stratejileri sayesinde hayatta kalmayı başaran, efsane olarak dilden dile dolaşmaya başlayan son apaçi lideri, özgürlük savaşçısı Geronimo'nun hikayesidir bu film.
Film içinde geçen bazı olaylar dikkat çekici olduğu kadar sanki bugünleri de anlatıyor. İnsanı ve tezatlarını anlatan filmde teslim olmasını isteyen, teslim olmazsa açlıktan öleceğini söyleyen Mavi Ceketliye (komutana) Geronimo “bırakın da başımda asker olmadan daha özgür öleyim” der.
Amerikan teğmenin dostluğuna karşı Geranimo, apaçiler için oldukça kıymetli olan “mavitaş”ı hediye ederken, merhametli ve masumane tavrı ile apaçilerin gönlünü kazanan Mavi Ceketli, Geronimo’ya boynunda taşıdığı “haç”’ı hediye eder ve üstelik de “benim tanrım barış ister, asla savaşı sevmez” der. Geronimo da “ben de tek tanrıya inanırım, benim tanrım da barışı sever” der.
Bu tavrı Güney Afrika’da da görmüştüm. Yerli halkın tüm mallarını alan beyazlar bunun karşılığında “yerli halkın boynuna haç, göğsüne kiliseye devamının nişanesi olan yıldızlı kurdeleleri” takmıştı.
Geronimo onca cengaverliği karşısında pes etmez ancak halkı Amerikan askerler tarafından yok edilmektedir. Halkını kurtarmak için teslim olur. Amerika-Kızılderili savaşında Amerikan federal ordusunda işbirlikçi bazı Kızılderililer de vardır. Kendi halkına “ayakta kalmak” için yardım eden Kızılderililerden bir kısmına “izci çavuşu” rütbesi de verilir. Geronimo’nun teslim olması sonrasında Amerikan generali izci çavuşlarının da rütbesini sökerek topluca “rezervasyon kampına” gönderir.
Neden bunları anlatıyorum. Bugün için de aynı olaylar devam etmiyor mu? Ta 10 bin km’lerden gelip burnunu Ortadoğu’ya sokan, ırkçılığı ve mezhepçiliği kışkırtan, “şantaj siyaseti” ile Müslümanların ve küçük grupların paralarını silah vererek veya bir şekilde aldatarak cebine indiren bunlar değil mi? Şimdi de Anadolu’nun bir parçası, Malazgirt, İstanbul, Balkan, Çanakkale ve 15 Temmuz’un bir parçası olan kürt kardeşlerimizi içlerinden birileri aracılığı ile kışkırtma ve “batı projesi” senaryolarla “devlet kuracağım” safsatası ile aldatan aynıları değil mi?
Kızılderili izci çavuşları gibi bu işbirlikçiler için korkarım bir müddet sonra elinizde bulunan petrol, maden, gaz; yer altında her ne varsa alındıktan sonra yerine işinize gelirse “size haç” veriyorum ya da sizin eski dininiz “zerdüştlük”ü kabul edin diyerek, zorlama bir düzene hazırlayacak inandığınız batı.
Herkesin dinin ve geçmişini seçme hakkı var ama değişim “zorlama” olunca iş değişiyor. Apaçi izci çavuşu silahını isteyen mavi ceketliye “ben Amerikan ordusunun izci çavuşuyum” derken, asker “sen de bir apaçisin” diyordu. Çünkü meşhur Amerikan generali için tüm Kızılderililer “savaş mahkumu” olarak rezervasyon kaplarına gönderilmeliydi. Amerika’da “siyah ve Kızılderili adam” hala Amerikalı olamamıştır ve olma şansı da yoktur. Onlar “işine yarayanı kullanır, iş bitince de kaldırır atar”.
Bir Kızılderili atasözü ile işi bitirelim, “bir düşman çok, yüz dost azdır”.
Düşmanınızı çoğaltmayınız.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.