Bir hakîm insanın ardından
Konyamızın gönül erbabından, fakir fukara hamisi, dava adamı, davası uğruna büyük çilelere ram olmuş medrese-i yusufiyyeyi bile görmüş Halil İbrahim Dağ dedemizi, milli görüş camiamız dağsan amca olarak tanıyordu.
Konyamızın nevi şahsına münhasır simalarındandı.
Konyamızda nerede bir hayır işi olsa cami, aş evi...
Dağsan dedemizin ismini görmemek pek de mümkün değildi.
Birçok önemli şahsiyetle ünsiyet kurmuş.
Bunlardan bazı isimlere burada bahsetmek istiyorum: Mehmet Zahit Kotku hazretleri, Mahmut Sami Ramazanoğlu hazretleri, Ali Haydar Efendi, Ali Ulvi Kurucu gibi sık sık ziyaretlerinde bulunmuş, hayır dualarına talip olmuş.
Medine'de Mahmut Sami Ramazanoğlu hazretleri bir ziyaretini anlatmıştı.
Tanıyanlar bilirlerdi ki dedenin kapısı herkese açıktı. Kasa kese, makam mevki ayırt edilmeksizin bir garibanla bir iş insanını yan yana dedenin meclisinde görmek pek de şaşırılacak bir durum değildi. Dede Allah cömerttir, cömertleri sever hadisini kendi hayatına tatbik edenlerdendi. İlerlemiş yaşına rağmen insanların dertleriyle hemhal olur, o nisbette de dertlere derman olmaya çalışırdı.
Merhum Erbakan hocamızın zorlu günlerinde yanında dimdik duran nadir isimlerdendi.
Davada hasbilerdendi, hiçbir zaman hesabi olmadı.
Siyaseti Allah rızası için yapan, siyasette kendi menfaatlerini gözetmeyip hep ümmetin çıkarlarını ve menfaatlerini gözeten Anadolu irfan gönlüne sahip muhterem kıymetli bir büyüğümüzdü.
Geçenlerde ahirete irtihallerinin 3. seneyi devriyesiydi. Bir kez daha rahmet ve özlemle yad ediyorum.
Rabbimizden bizlerin de vefat ettikten sonra hayırla yad edilmeyi nasip eylemesini niyaz ediyorum.
Allaha Emanet Olun
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.