CHP’nin Tarım Politikaları- 2
Kemal Kılıçdaroğlu’ nun geçen hafta iktidar oldukları takdirde uygulayacakları tarım politikaları hakkında açıklamasını konu almış, görüşleri için “dünya tarımını bilmedikleri gibi, Türkiye tarımı hakkında da zerre bilgileri yok” demiştim.
Kılıçdaroğlu, “Tarımda büyük devrim geliyor" dediğiyle ilgili TİGEM varlıklarına sahip çıkılım, bu iktidar, bizi buğdayda, nohutta dışarıya bağımlı hale getirdi, Türkiye, tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yetecek” dediği ile ilgili ilk bölümünü bağlamıştım. Kaldığımız yerden devam edelim.
Devamında “Türkiye kısa bir sürede ihracat devi, tarımda dünyanın en hızlı yükselen ülkesi olacak, planlı üretime geçilerek, araziler korunarak tümünün ekilmesini sağlanacak, tohum ve hayvancılık ıslahında ilerleme ile üretilen tohumlar ve damızlık hayvanları çiftçilere ücretsiz verilecek” diyor.
"5 yılda 3.5 milyon büyükbaş, 7.5 milyon küçükbaş üreterek çiftçiye ücretsiz dağıtılacak; sisteme katılmak isteyen ailelere, 10 ar büyük ve küçükbaş gebe hayvan hibe edilecek. Hayvan varlığı her yıl yüzde % 20 artarak atılım yapılacakmış. Her köye bir veteriner, ziraat mühendisi ve ziraat teknisyeni ekibi kurulacak. Çiftçiye bitki ve hayvan hastalıkları dâhil her konuda ücretsiz destek sağlanacak.
"Afyon, Konya, Erzurum’da tarım ve hayvancılık özel ekonomi bölgeleri, Ordu ve Hatay'da hayvancılık ve tarım ürünleri ihtisas limanı; yemi, gübreyi, enerji yerinde üreten ekosistemler kurulacak. Üretim desteklenecek, süt de et üreticisi zarar etmeyecek, gıdanın önemli olduğunu da sorarak, çocukların aç olduğunu söylüyor, devamını duygusal konuşmalarla bağlıyor.
Kılıçdaroğlu bu, herşey söyler. Konuları açıklamada zorlansa da, ne demek istediğini anlıyorum. Rahmetli Anam, birisi bir şey söylediğinde, duruma göre “vay anam vay” derdi. Bunun iki anlamı vardı; birisi “hayret”i ifade eder, diğeri ise “söylediklerini yapamayacağı” idi.
Her seçim döneminde iktidar ve muhalefet çok şeyler vaad eder, ancak çoğu vaatte kalır. Aynı hatayı Meral Başkan da “iktidara geldiklerinde havza projesini” uygulayacağız diye yaptı. Siyasi partilerin başkanları kadrosu ve seçmeni ile bütünleşmiş olursa anlamlı olur. Aksi durumda devlet, hedef, proje gibi yapılması gerekenlerden bihaber olduğu gibi, iktidar olduklarında açığa düşer.
CHP yönetiminin ortaya attığı ve yapacaklarına dair ısrarla söz verdikleri “tarım politikaları” programı ülkemde zaten birçoğu yapılıyor. Desteklemeler, aşırı ve de yapılması mümkün olmayan konuları ele almaları halen şaşırtıcı. Geçen haftaki yazımda politikalarını 2S (soğan, saman) üzerinden yürütmeye çalışan bir partinin; ülkeden, ülke şatlarından (buna işletme yapısı, toprak kalitesi, iklim, sulama ve su potansiyeli gibi) haberdar olmaması acıtıcı geliyor.
Bu seferde nohut ve buğdayda dışa bağımlılığımızdan bahsederek yine ucuz politikalara ve anlamsız iddialara el atıyor. Önce şunu bilelim, 60 milyar Dolarlık ve buradan da 30 milyar Doları ihracat yapan Türkiye tarımı soğan-saman, mercimek-nohut gibi küçük ölçülerde yer alan, bunu da büyük punto laflarla politika malzemesi yapan bir anlayışa yem edilemez.
Bu ülkede büyük ve küçükbaş hayvan sayısı son 20 senede arttı, ırklar da hayli kaliteli oldu. Yapılanlar üzerinden politika yapmak ne kadar da anlamlı olur, soralım. Hayvan sayısını artırmaya da ihtiyaç yok. Artırdın, ne ile besleyeceksin. Et meselesinin, ot meselesi olduğu uzmanlar tarafından yıllardır ifade edildiği halde, bunun üzerinde halen durulması, işin ne kadar da ciddiyetsiz olduğunu ortaya koyuyor.
İhracata yönelik tarım bölgeleri ve limanları konusuna da gülmemek elde değil. Bunu “laf ola, beri gele” derler. Tarımımızın en büyük problemi olan işletme yapımızı düzeltmeden, hangi iktidar olursa olsun, başarması mümkün değildir. CHP iktidar olun, sonra daha derinlemesine tartışalım, derim. Bu konuda her kesimden herkes ile bu tartışmalar yüz yüze de olsa tartışmaya açığım, takip de edeceğim.
Seçimizin ülkeme, milletime ve tüm insanlığa hayırlı olsun. Büyük proje ve davaları, büyük dava adamları götürür. Aman ha!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.