Doğu Nasıl Ki
Erzurum’a gitmek için uçağa binmek üzereyim. Öyle ya yolcuların çoğu Erzurumlu. Üç sıra halinde son kontrolden uçağa alıyorlar. Dördüncü çıkış için sonradan bir masa daha açılıyor. O arada eşiyle birlikte 70 li yaşlarda sempatik yan sıramda bulunan bu adama “buyur, öncelik Erzurumlulara ait”. Şöyle bir bakınıyor, cevabını beklemeden zorlamak için “öncelik yengeme ait” ek karşı özel ve tatlı şivesiyle “daha o hakkı hanımlara vermedik”. İstediğimi almış olarak kopuyorum, kendimden geçiyorum. Latifeyi kavramış olarak O da bana gülerek katılıyor
Doğu seferimiz bu eğlenceli olay ile başlıyor. Hedefimiz Erzurum ve Iğdır. Erzurum’u en son 10 sene kadar önce görmüştüm. Toplantılarımız bitiyor, akşamüzeri kısa bir tur ve ardından yöre yemeklerini tatmak üzere yemeğe geçiyoruz. Genel bir ifadeyle kentlerdeki değişimleri bazen yöre halkı fark edemiyor. Erzurum da değişmiş ancak bu kadar tarihi eseri ortaya çıkarmak hem de merkezi yerlerde bunu yapmak pek kolay olmasa gerek ancak Erzurum Belediyesi bunu yapmış, hem de tarihi yapıyı ve dokuyu bozmadan aslına uygun eserler çıkarılmış.
BB Tarım Dairesi Başkanlığındayız. Enteresan, heyecanlı ve proje yüklü bir meslektaş Başkan. Uzun uzun projelerini anlatıyor. Ekibi de yanında, candan ve samimi insanlar. Öyle ki ertesi gün Oltu İlçesinde gece yarısına kadar bizimle beraber çalışmalara katılıyorlar.
Ertesi gün Pasinler arazilerindeyiz. 30 sene önceden şeker pancarı ıslah istasyonumuz içinde yaptığım çalışmalardan iyi bilirim. Oldukça güzel ve verimli topraklar korunmuş durumda. Horasan, Eleşkirt, Ağrı ve Doğubayazıt üzerinden Iğdır’a geçiyoruz. 40 sene önceki Iğdır’dan çok önde, 15 sene öncesinden pek farklı değil. Iğdır zirai tabirle mikroklima bölgesi. Yani pek Doğu sayılmaz, pamuk dahi yetişiyor. Nahcivan’a sınır olması ile de ayrı bir önemi var. Iğdır insanının çoğu Azeri vatandaşlarımız. Pek tatlı Azeri şivesi ile konuşmalarına da doyulmuyor.
Tuzluca-Kağızman yolu yeni köprü inşası nedeniyle kapatıldığı için Digor, Kars, Sarıkamış, Horasan üzerinden Oltu’ya geçiyoruz. Yolda yer yer 2 m ye varan kar yığınları var. 20 yıl önce de geçtiğim ve aynı zamanda Ermenistan sınırını çizen bu yol duble olarak inşa ediliyor.
Akşamüzeri Oltu köylerine giriyor, işimizi bitirip Oltu Belediyesinin misafiri oluyoruz. Doğrusu Oltu için ne kadar da eksik bilgilere sahip olduğumu gördüm. Başkan vekili ve bayan belediye başkan yardımcısı karşılıyor. Ne kadar da kaliteli toprağı var. Daha çok Karadeniz ikliminin etki alanında ve Sulanabildiği için mısır, yonca gibi bitkiler girmiş, şeker pancarını da üretme peşindeler. Erzurum’un gelişmiş ve ikinci büyük ilçesi. Uyanık, akıllı ve çalışkan insanları bu işi gerçekleştirmiş. Oltulu iş adamları içeride olduğu kadar, dışarıda da başarılı insanlarmış.
Başkanlık ekibi ile gece geç saate kadar istişare ediyoruz. Aklı başında ve düzgün sorulara muhatab oluyorum. Bunu elbette Oltu Kebabının olduğu mekânda yapıyoruz. Dışarıda Cağ olarak da bilinen kebabın kaynağı Oltu, gerçek adı da Oltu Kebabı imiş. Kebabın yapılışı ve yeme usulü hakkında geniş bilgiler alıyoruz. Şunu öğrendim ki, bu kebab Oltu da yenirmiş.
Geç saatlerde Erzurum’a yine duble yol üzerinden dönüyoruz. BB Belediye teknik personeli de otelimize geçene kadar biz eşlik ediyor. Erzurum hakkında çok şey bildiğimi sanırdım ancak yöreleri gezdikçe fazlaca şey bilmediğimi gördüm. Hızla değişen ve gelişen Ülkem için bu gelişmelere ve bunun için verilen hizmetlere sevinmemek mümkün değil. Kim ne derse desin Ülkem yol almış gidiyor. Erzurum halkı da bunun hakkını yöneticileriyle beraber veriyor.
Dönüşte meşhur künefesi için bir dükkâna giriyoruz. Ustaya soruyorum: “gerçek Erzurumlu musunuz?”, cevaben “sahtesi de mi var”. Gülüşmeler. Halkı da künefesi kadar tatlı.
Helal olsun ülkeme hizmet edenlere ve bunu da takdir edenlere.
Sağlık, huzur ve mutlulukla; Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.