Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Dünya nüfusu, gıda arzı ve sağlık

Dünya nüfusu, gıda arzı ve sağlık

Dünya 1 milyara 1802, 2 milyara 1927, 3 milyara 1961, 4 milyara 1971, 5 milyara 1987, 6 milyara 1999, 7 milyara 2011 ulaşmış, 2056'da ise 10 milyara ulaşacaktır.

Dünya nüfusunun 5 milyara ulaştığı 11 Temmuz 1987'den beri, her yıl BM Nüfus Fonu tarafından "Dünya Nüfus Günü" olarak kutlanıyor. Dünyada yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) kırılgan grupların sağlığını tehdit ederken, toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha da derinleşti. Salgın, sağlık sisteminin yetersiz olduğu ülkelerde üreme sağlığı ve aile planlamasına erişimi de zorlaştırdı.

Bu durum eğitimli sağlık personeli olmadan gerçekleşen doğum oranlarına da yansıdı. En az gelişmiş ülkelerdeki her 100 doğumdan 39'u eğitimli sağlık personeli olmadan gerçekleşirken bu sayı en fazla gelişmiş ülkelerde % 1, dünya ortalamasında ise % 19 oldu. En fazla gelişmiş ülkelerde 2017 yılında her 100 bin doğumda 12, en az gelişmiş ülkelerde 415 anne ölümü (1 e karşı 34) kayda geçti.

Aile planlamasına erişim oranları da gelişmişlik seviyesine göre farklı oldu. Gelişmiş ülkelerdeki tüm kadınların yalnızca % 7'si aile planlaması imkânına ulaşamazken, gelişmemiş ülkelerde bu oran % 16, yalnızca evli ya da ilişki içinde olan kadınlarda ise % 20 oldu.

2020 de 7 milyar 794 milyon 798 bin olan dünya nüfusunun % 40 ı Çin, Hindistan ve ABD tarafından oluştururken, Türkiye ise 83 384 bin kişiyle 235 ülke arasında 19'ncu sırada (%1.1) yer aldı. Dünya ortalama doğum hızı 2,4 olurken, nüfus 2023'te 8, 2037'de 9, 2056'da ise 10 milyarı bulacak. Nüfusun 5 milyara ulaştığı 1989'dan 100 yıl sonra iki kat artarak nüfusun 10,8 milyar olacağı tahmin ediliyor.

Türkiye'nin doğum hızı 2001'de 2,38 iken bu sayı 2020'de 1,76'ya, 2023 de 1.51 e düştü. Canlı doğan bebek sayısı ise 1 milyon 323 binden 1 milyon 112'ye geriledi.

Yaşı 15 ile 19 arasındaki doğum yapan kadınlarda ise doğum oranı 2001'de binde 49 iken bu 2020'de 15'e düştü. Doğum yapan annelerin yaş ortalaması ise 2001'de 26,7 iken 2020'de 29 oldu.

Çocuk gelin oranları 2002'de 7.3, 2010'da 7.8, 2020'de 2,7 olarak kayıtlara geçti.

Türkiye yaşlanıyor. 210d de nüfusun yarısından fazlasının (% 52) yaşlılardan olacağı tahmin ediliyor.

Dünyada nüfusun hızlı artışı bazı problemleri de beraberinde getirirken bunların başında aşırı tüketim geliyor. Dünyanın sınırlı kaynakları her geçen gün artan insan nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor, aşırı nüfus yoksulluğu da artırıyor. Yoksulluk başta bebek ölümlerini artırırken aşırı nüfusun barınması için yeni konut alanları, yeni tarım alanları ve iş imkânları oluşturmak gerekiyor.

Söz konusu üç ihtiyaç da doğanın yok olmasına neden oluyor. Barınma ve geçinme için şehirler büyürken kurulan fabrikalar, üretim sahaları ve evlerde tüketilen yakıtlar ile atmosferdeki zehirli gazların da miktarı artıyor.

Özellikle yoksul ülkelerdeki insanların oluşturduğu yaklaşık 2 milyarlık bir nüfus bugünün dünyasında temiz suya ulaşmakta güçlük çekiyor. Tarım alanlarında kullanılan temiz su kaynaklarının da azaldığı dünyada yaşanacak yüksek nüfus artışı bu sorundan daha fazla insanın etkilenmesi demek oluyor.

BM'nin 2001'de hazırladığı bir raporda 2030 veya 2050 yıllarına kadar nüfus artışı beklenenin altında gerçekleştiği takdirde tarım üretiminin ihtiyacı karşılaması konusunda olumlu bir yaklaşım yer alsa da BM 2020'de, 700 milyon kadar insanın yeterli beslenemediğini açıkladı.

Dünyanın 2050'de ulaşacağı nüfus için bugünkü endüstriyel gıda ve tarımsal üretimin % 70 oranında artması gerekiyor. Aşırı avlanma, tarımda kimyasal tüketimi, verimli toprak kaybı ve temiz suya ulaşım güçlüğü nedeniyle bu hedefe ulaşılamayacağını belirtiliyor.

İşte değerler, gerisi insanlığa kalmış. Bırakın sağlıklı, canlı kalmakta zorlaşacak, herhalde.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR