Herkes bildiği işini yapsın!
Sosyal medyanın özgür ortamından herkes yararlanıyor.
Şimdilerde herkes din bilgini, allame.
Yanlışla doğru birbirine karışmış, kimse kimseyi uyaramıyor bile.
Uyarayım desen “İslam'da ruhban sınıfı yok” cevabıyla karşılaşırsın.
O halde konuşun, herkes konuşsun, zaten herkes konuşuyor yazıyor. Bir tıkla sesler yazıya dönüşüyor ve bir tıkla bütün evrene yayına geçiyor.
İslamiyet’ten bahsediyoruz. Diğer konularda herkes güncel konularına siyasetini aktivitelerini, ekonomiyi. sevdiğini sevmediğini tabii ki yazacak.
Yanlışları gördüğümüz zaman kibarca nazikçe, uyarıcı bir dille ifade edersek belki muhatap onu düzeltme yönüne gidebilir.
Ama dinden bahsediyoruz, İslamiyet’ten, son hak dinden, Allah cc, “bu son peygamberdir ve son kitabımdır” dedikten sonra hiçbir kişinin çıkıp da ben Peygamberim demediği, 1450 yıldır evrene mesaj veren dinden bahsediyoruz.
Bari bu hususlarda biraz dengeli olsak nasıl olur? Elimizde Kur'an ve o Kur'an'ı 23 yıl bizlere açıklayan tebliğ eden peygamberimiz varken onların bütün hakikatleri ortadayken saçma sapan yorumlarla, kişisel görüşlerle onu yoğurmaya çalışmanın anlamı nedir?
Bugünlerde bir tartışmanın fitili iyice ateşlendi ve alevlendi.
O da Kur'an bize yeter mi yetmez mi? meal ile İslamiyet uygulanır mı uygulanmaz mı? peygamberimizin sünneti var mı yok mu? Gibi tartışmalar.
Bu konuda 15 sayfalık uzun makalemi inşallah birkaç günden paylaşacağım ama burada şunu demek istiyorum.
Bilenler, âlimler ya da âlim olduğunu iddia eden bilgeler, yerine göre tarikat şeyhleri, tasavvuf önderleri yabancı menşeli sosyal medya kanallarına çıkıp görüşlerini belirtiyorlar.
Ateistler, dinsizler, hiçbir inancı olmayanlar Müslüman görüntüsüyle bu sosyal medya mecralarındaki gruplarda takma adlarla çıkarak İslam'a saldırıyorlar.
Kur'an bize yeter, mealle her şeyi hallederiz, diyenler: Allah resulünün sünneti de olsun diyenleri şirkle itham ediyorlar, kesinlikle kafirsiniz diyorlar.
Öte yandan İslam âlimleri, din âlimleri birçoğu çıkıyor onlar da Kur'an bize yeter diyenler mealciler kâfirdir, müşriktir diyorlar.
Ve bütün bunlar halk kitlelerinin önünde oluyor, elinde avucunda akıllı telefon taşıyan ve İslamiyet’i hiç tanımayan ya da biraz tanımak isteyen ya da anadan babadan kalma biraz inancı bulunan gençlere hitap ediyorlar.
Ve bu gençler ya ilk gördüğü mesajı paylaşarak bir yanlışa ortak oluyor ya da biraz düşünüyor nedir bunun Aslı diye soruyor ama ikincisini yapanlar yok denecek kadar azdır.
“in garip geldi garip dönecek yani kıyametin önünde de garip olacak” buyuran yüce Peygamberimizin sözünün gerçekleştiği bir zamandayız.
Mekke döneminde 30, 40 Müslümanla İslamiyet’i hayatlarına uygulamaya çalışan Peygamberimiz ve sahabeleri garipti hatta doğdukları yerden sürülecek kadar gariptiler üzerlerine taşlar konup kanları akıtılacak kadar gariptiler yabancı ülkelere hicret ettirilecek kadar gariptiler.
Şimdi de aynı dönem gibi bir dönem yaşıyoruz, herkes İslam'a saldırıyor herkes Müslümana saldırıyor bilen de saldırıyor bilmeyen de saldırıyor.
Dışarıdan saldırıları, Almanya'nın Hollanda'nın Amerika'nın ya da Yahudi'nin dinsizin saldırılarını anlarız onlar oldum olası öyledir de anlayamadığımız şudur.
Sen kalkıp Kur'an bana yeter, diyorsun tamam bunu kanıtla ispat et ona göre yaşa da, gelmiş geçmiş bütün Müslümanları neden karalıyorsun?
Zamanındaki, Peygamberimiz o Kur'an'ı ayet ayet 23 yıl açıklamış onun da sağlam hadisleri göz önünde bulundurulmalı diyenleri neden müşrik diyorsun, neden kâfir diyorsun zorun ne? Neyi bölüşemiyorsun?
Şimdilerde başıbozukluğun dik alası İslamiyet’te yaşanıyor başıbozuk bir Müslümanlar bir İslam dünyası var. İslamiyet hakkında doğru olan budur diyerek açıklayan bir mercilerinin olmaması ne hazin bir manzaradır.
Koca koca din âlimleri, tasavvuf önderleri, bilge şahsiyetler, profesörler çıkıp yabancı menşeili sosyal medya mecralarında “Kur'an bize yeter, diyenler kâfirdir” diyorlar.
Yazık ayıp yahu siz bari aklınızı başınıza toplayın bir düşünün bir araya gelip konuşmayı deneyin birbirinizi dinlemeyi deneyin ne oluyor Allah aşkına neyi bölüşemiyorsunuz? Bu din Allah’ındır, sadece has din Allah'ın oluncaya kadar çalışmamızı bize emreden Kur'an değil midir?
Bugün elimizde hazır olan, ilmihalleri, yazılmış, hukuku bir bir ortaya konmuş İslam dininin bu hale gelmesinde büyük emeği geçen müçtehitler, tefsirciler, hadisçiler, kur'an-ı Kerim'i didik didik eden âlimler her ayetin bütün manalarını ortaya koyan bilginler ömürlerini mum ışığında Kur'an'ı sünneti bizlere anlatmak için uğraşan allemeler din bilginleri büyük bir iş başardılar Allah onlardan razı olsun.
İslam dininin son hak din olmasının verdiği büyük bir özgüven içerisinde büyük bir özveri ile çalışan ve bize büyük bir kitaplık bırakan yüz binlerce cilt tefsir hadis fıkı akaid edebiyat külliyatları bırakan bu âlimleri rahmetle ve hürmetle anıyoruz.
Şimdi devir değişti zaman değişti bilişim çağındayız ve büyük bir teknolojik çağdayız görüntü nakli gerçekleşti görüntüden de öte canlı canlı insanlar birbiriyle görüşebiliyor ilmin verilerine ulaşmak bir tık yakınımızda. Zamanın getirdiği ve iklim değişikliklerinin getirdiği çeşitli şartlar, çeşitli durumlar olabilir ve onlar da şu ana kadar ki İslami kitaplarda olmayabilir bunları güzel güzel tartışsak konuşsak dururken bu hınç nereden geliyor?
Gerekirse günümüzün durumuna göre eski verilen fetvalardan eleştirdiğimizi de olabiliriz ama kimseye küfür etmeden hakaret etmeden kan kin kusmadan adam gibi konuşsak olmaz mı?
Herkes uzmanlık alanında konuşmalıdır. Herkes her şeyi bilmez her şeyi bildim diyen hiçbir şey bilmez.
Demircinin işinden hoca ne anlar? Elektriği anlamadan eline çeşitli tedbirleri almadan elektrikle uğraşan insanın cereyana kapılma riski çok büyük değil midir?
Yüzmesini bilmediğimiz halde derin denizlere, sulara, havuzlara dalsak ne olur boğulmayacak mıyız?
Sözümüz Müslümanlara, iyi niyetli Müslümanlara!
Lütfen terazili olalım, dengeli olalım, kendimizi bilelim, çevremizi bilelim, saygılı olalım, adam olalım insan olalım.
Kimsenin inancından, bu inancın gereğini yaşamasından rahatsız olmayalım.
Adam çıkmış “bütün icatlar gâvur icadı Müslümanlar çok iyi kullanıyor,” diyor yahu kardeşim buyur sen icat et!
Herkes her şeyi icat mı eder, bilim adamı ilimle uğraşır, arkeolog arkeoloji ile uğraşır, antropolog antropoloji ile uğraşır, tarihçi tarihle uğraşır, din adamı dini ilimlerle uğraşır.
Sokaktaki Müslümanla alıp veremediğimiz ne? Adam çiftçi, berber, terzi, esnaf, tüccar. O sadece dininin gereklerini gücü yettiğince yapmaya çalışan bir insandır, sen ondan kalkıp da cep telefonu icat etmesini mi istiyorsun?
Müslümanların ilme bilime icatlara karşı Lale devrinden beri geri oldukları geriye gittikleri sanayi ve bilimin buluşlarını başta matbaa olmak üzere sonradan elde ettikleri ve kendilerinin bulmadıkları bir gerçektir.
Ama bunu İslamiyet'in bir gereğiymiş, onun saikıyla oluyormuş gibi anlamak çok yanlıştır.
Orta çağın sonuna kadar Fatih Sultan Mehmet'in yeniçağı başlatıncaya kadar dünyada sadece Müslüman ilim adamlarının sözü geçmiyor muydu? Bunu bilmiyor musunuz?
Ancak bizden aldıkları bu bilgileri çalışkanlığı kendilerine rehber edinen Hristiyan dünyası, Avrupa, 1500 yılında Rönesans’ı ilan etti ve ondan sonra hızla ilerlemeye başladı ve bizi de sollayıp geçtiler ne yazık ki.
Artık Lale Devri’nin büyülü uykusundan uyanma zamanı, şimdi herkes uyanmalı, İslam devletleri uyanmalı, Müslümanlar uyanmalı.
İslam devletleri ve Müslümanlar yabancı hegemonyaları vesayetleri kesinlikle reddetmeli ve büyük bir birlik oluşturarak bilimde de fende de her açıdan dünyada birinci ligde söz sahibi olma zamanı gelmiştir.
Bakın gençlerimiz dünyanın en gelişmiş insansız hava araçlarını nasıl yapmayı başardılar?
Şundan emin olalım ki Müslümanlar birbiriyle savaşı ve gereksiz tartışmaları bırakırsa yeni bir çağı tekrar açabilirler.
Çünkü yaratıcımız bize hitaben şöyle buyuruyor:
“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.” (3 / 139)
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.