KILIK KIYAFET YÖNETMELİĞİ VE SİVİL İTAATSİZLİK
Eşrefi mahluk olarak nitelendirdiğimiz insanı tüm hayvanattan ayıran en temel özellik utanma duygusu, yani edeptir. Edebin en önemli göstergelerinden birisi hatta en önemlisi giyinmedir. İlkel insanlar bile utanma duygusuyla vücudunun tamamını olmasa bile belli yerlerini imkanlar ölçüsünde örtmüşlerdir. Onun için insan hayatında kılık kıyafetin yerini yok sayamaz, her isteyen istediği gibi giyinebilir, diyemeyiz.
Ayrıca, insan, sadece soğuktan, sıcaktan ve her türlü dış etkilerin zararlarından korunmak için giyinmez. Giyinme, insanlar için sosyal bir statünün göstergesi olduğu gibi dini, örfi ve hukuksal gereklerin yerine getirilmesi olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Yani, Türkiye Cumhuriyeti yasal düzenlemeler yaparken toplumun örf ve inanç değerlerini dikkate almak durumundadır. Kılık kıyafet ile ilgili yasal düzenlemeler yapılırken de durum aynıdır.
Yasal düzenlemelerin örfi ve dini normlarla uyumlu olmaması toplumsal rahatsızlıklara hatta çatışmalara neden olabilmektedir. Şöyle ki;
Yasal düzenlemelerle ortaya konulan kurallara ilgili kişiler uymak zorundadır. Kurallara uymayanlara cezai yaptırımlar uygulanmaktadır. Gerek toplum düzeni gerekse bireyin huzuru için toplumlumun örf ve geleneklerine uymak gereklidir.
Toplumsal ilişkileri düzenleyen örfi kurallar zorlayıcı nitelik taşımasa da uyulmaması durumunda bir takım sosyal sorunlara yol açması kaçınılmaz olur. Dine dayalı kurallar emredici olup yerine getirilmemesinde bu dünyada olmasa bile öbür dünyada mutlaka bir karşılığı olacaktır. Tabi ki, Hz. Allah(cc) affetmediği müddetçe.
Bir atasözümüzde “kişi giyimiyle karşılanır, bilgisiyle uğurlanır” diye bir sözden bahsedilir. Kıyafetler insanlar üzerindeki ilk yargıda çok etkilidir. Özellikle bizim toplumumuzda çok önemlidir. Mesela, takım elbiseli, kravatlı bir kişiye karşı duyulan ilgi ve saygı ile gömlek ve kot pantolonlu bir kişiye duyulan saygı ve ilgi aynı değildir.
Yukarıdaki, kısa açıklamadan sonra esas konumuz olan “Kılık Kıyafet Yönetmeliği” ve bu yönetmeliğin hilafına yürütülen “Sivil İtaatsizlik” eylemi üzerinde duracağım.
Bu eyleme 3-4 yıldır devam edilmektedir. Yani, 3-4 yıldır devlet memurlarının kahir ekseriyeti yönetmeliğin hilafına hareket ederek suç işlemektedirler. Devletimiz de suça göz yummaktadır.
Neden bu kadar önemli bir konu ile ilgili ülkemizi yönetenler gerekli düzenleme yapmıyor, anlamış değilim. 2017 yılında düzenlemeyle ilgili medyada haberler yer almasına rağmen 2018 yılının sonu yaklaşıyor hâlâ bir düzenleme yok.
Eğitimci olmam hasebiyle öğretmenlerimizin giyimi üzerinde duracağım. Bizim toplumumuzda öğretmen ve imamların önemli bir yeri vardır. Özellikle öğretmenlerimizin sendikaların aldığı karar doğrultusunda Kılık Kıyafet Yönetmeliğinde belirlenen kurallara genel olarak uymamaktadırlar. Genel olarak ben de uymuyorum; ancak, uygulamanın normal sınırları aştığı için rahatsızım. Okullarımızda öyle öğretmenlere rastlıyoruz ki, bırakınız öğretmen algısına uygun giyinmeyi normal vatandaş giyimine rahmet okuturlar!
O kadar aşırı ve uç giyimlere rastlıyoruz ki, öğretmen mesleği adına utanıyorum. Benim öğretmenim, imam hatip ortaokulu öğretmeni öyle bir giyinmiş ki anlatılmaz. Müslüman ana baba kızını imam hatibe gönderiyor dinini öğrensin, kılık kıyafetine dikkat etsin diye. Öyle rol/model bir öğretmeni var ki ana baba ne yapsın! Ondan sonra diyoruz ki; imam hatipteki kız çocukları kot pantolon giyiyor. Çocuklara ne diyeceksin, rol/model öğretmenleri de kot pantolon giyiyor!
Açık ve net konuşuyorum kılık kıyafet zıvanadan çıktı. İlle de kravat taksınlar demiyoruz; ancak, öğretmene yakışan kıyafetler giyilsin. Ayrıca, cezai işlem yapılmasa bile yönetmeliğe aykırı hareket ediliyor. Yani “Sivil İtaatsizlik”; yani, resmi kurumlarda devletin koyduğu kurallara karşı “Sivil İtaatsizlik! Bu işten ben hiçbir şey anlamadım. Bir de “pozitif ayrımcılık” diye hayatımıza girmiş olan kavrama aklım basmıyor. Ayrımcılığın pozitifi olur mu? Ayrımcılık, ayrımcılıktır!
Diğer memurlar neyse de çocuklarımıza rol/model olan öğretmenlerimizle ilgili Kılık Kıyafet Yönetmeliğinde mesleğin toplumsal algısına, örfüne ve inancına uygun olarak düzenleme yapılmalıdır.
Hepimiz lafa gelince mangalda kül bırakmayız. Gelin, Peygamber Efendimiz(sav)’in giyinmeyle ilgili anlayışını dikkate alalım. Efendimiz(sav); elbiselerinin temiz ve düzgün olmasına önem verir, saçını ve sakalını bakımlı ve temiz tutardı. İnsanların yanına kıyafeti, saçları dağınık hâlde çıkmazdı. Eshab'ının, giyim kuşamına dikkat etmeleri için örnek olduğu gibi tüm ümmetine de tavsiyede bulunmaktadır.
Açık ve net ifade ediyorum; dar kot pantolon öğretmen ve imamlara yakışmıyor!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.