Mülâkat olmalı mı?
Evet, cevabını kesin bir dille ifade edip ardından gereğini harfiyen uygulamamız gereken bir husus.
Mülakat olmalı mı, olmamalı mı?
Genel seçim sath-ı mailinde Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda kesin bir ifadesi vardı.
Yani bundan sonra artık mülakat olmayacaktı.
Fakat birkaç gün önce Milli Eğitim Bakanı’mızın öğretmenlere yönelik mülakat olacak minvalindeki söylemi kafalarda birden fazla soru işaretine sebebiyet verdi.
Toplumun bir kısmı bu kararı anlayışla ve güler yüzle karşılarken, bir kısmı ise hiç memnun olmadı ve yüzünü ekşitti.
Ben ise konu bağlamında kendimi tam ortada konumlandırdım.
Sonrasında ise sırasıyla önce memnun olan akabinde memnun olmayan kesimin yerine koydum kendimi.
Öyle zannediyorum ki memnun olan kesim şu şekilde değerlendiriyordur:
-Bu müstesna mesleği ve mesleğin geleceğini sınav kitapçığının birkaç sayfasındaki soruların oluruna ya da olmazına sığdıramayız. Ve bu mesleği icra edecek nesil yetiştiriciler için seçim kıstası yazılı sınav ve sınırlandırıcı türevleri olmamalı.
-Şimdiye kadar attığımız adımların, faydalandığımız ortamların, tedrisatından geçtiğimiz insanların bize kattıklarını ve bizden aldıklarını büyüklerimize sunacağız ki olmuş muyuz yoksa ham mıyız belli olacak.
-Mesleğe dair kapasitemiz, geleceği zihnimizde ve iki dudağımız arasında yoğuruşumuz icracı şahsiyet oluşumuzun delili mi, yoksa tam aksi mi bunları göreceğiz.
-Şefkat erbabı mıyız, tevazu sahibi miyiz, sabır seviyemiz nerelerde geziniyor? Bunları bilmeden ve kestiremeden ben muallim oldum demek hadsizlik olur!
Öte yandan mülakat kararına memnun olmayan kesim ise şöyle bakıyordur olaylara:
-Şimdiye kadar onlarca öğretmen gördüm ve tanışık oldum. Hepsiyle hasbihal edip şen zamanlar geçirdim. Üstüne bu yolda adımlayabilmek için senelerimi verdim. Bunun üstüne bana bir de mülakat derseniz darılırım valla!
-Mülakat diyorsunuz iyi hoş ama biz, bize öğretmen sıfatını yakıştıracak büyüklerimizin yetkinliklerini ve yeterliliklerini sorgulamayalım mı? Bizim muhataplarımıza sorduğumuz sorular karşısında aldığımız cevaplar tatminkâr değilse nasıl olacak bu iş demeyelim mi?
-Benim her bir öğrencim bana bir şey öğretsin, beni her an, hâl ve şartta onlar mülakata alsın, geçtin ya da kalsın sonucunu onların gözlerinden anlayayım. Bu duyguyu biz öğretmen adaylarına çok mu görüyorsunuz?
Evet, değerlendirmeler bu şekildedir zannımca.
Bunun yanı sıra kamu kurumlarının kahir ekseriyetindeki mülakat süreçleri de gündem de tabii.
Ben bu noktada öğretmenlerin mülakat durumlarından bağımsız diğer kamu kurumlarında kesinlikle mülakat sürecinin işlemesinden yanayım.
Zira her yazılı sınavı geçen birey kendini elekten yani mülakat sürecinden geçirmeden bir yerlerde görmesin bir zahmet!
Tecrübe yok, bilgi-birikim sıfır, eğitim sürecine yönelik arzu hak getire. Ama iş ben sınavı kazandım bırakın işimi yapayım demeye gelince dağlar yol oluyor ve alabildiğine koşuyor birey.
Sonra da millet, Aziz Devlet’imin kurumlarındaki hizmeti ağır aksak, eksik ve yetersiz buluyor.
E bulur tabii.
Her yazılı sınavı geçen insanı devletimin çeşitli kademelerine iş yapar gözüyle yerleştirirseniz, inisiyatif almayacağını bile bile oralara koyarsanız, sorumluluk bilincinin olmadığını göz ardı ederek sorumluluk verirseniz hâl böyle olur.
Anlayacağınız bu mevzuular alelade değerlendirilemez.
Devlet büyüklerimiz tecrübeyle sabitledikleri ferasetlerini ön planda tutarak nokta atışı bir karar verecektir.
Onlarda çok iyi biliyorlardır ki köklü değişim ve yerine göre dönüşüm lazım.
Anlık kararlar amaca hizmet etmekten ziyade mevcut durumları tepetaklak edebilir.
Bundan mütevellit mevzuuları akıntıya kapılmadan akışa bırakmak gerek.
Tabii bunun olabilmesi içinde muhalefet kanadının iktidara az biraz (!) omuz vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Siyasi başarısızlıklarının faturasını kendi içlerinde, çoğu zamanda paydaşları dahilinde pay edeceklerine, bu ülkede ne olup ne bitiyor sorusunu kendilerine bir sorsalar, kafalarını kaldırıp etraflarına şöyle bir baksalar belki daha hızlı yol alacağız.
Ama maalesef şu sıralar Kemal Bey, Genel Başkanlık yarışında formalite icabı öne çıkardığı adayları arzı endam ettiriyor.
Birileri ise gemileri yaktım ayağınızı denk alın limanları da yakarımın derdinde.
Öyle ya 81 ilde belediye başkan adayı çıkarma kararı bu ifadeye denk düşer.
Neyse, gemide limanda onların olsun.
Biz yazımızı tamamlayalım.
Selâmetle…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.