OKUMA VE YAZMA YOLCULUĞU
D. Mehmet Doğan hocamızın da ifade ettiği gibi hayat, anlamak ve anlatmak üzerine kuruludur. Varlık sebebimiz mana üzerine kuruludur, yaşamın özünün peşinde olmayan çabaların da beyhude kalacağı bir gerçektir. Okuma yazmayı ilk söktüğümüz andan itibaren bu iştiyakın daha da artması ve olgunlaşması için, öğretmenimizden bilinçli
arkadaşlarımıza, çevremiz bizi belli bir çizgide tutmak ister, yolda kaldığımız müddetçe bu özü ve manayı kimliğimize katarız. Yaşam bilincimizi kazanma yolunda en önemli merhalelerden biri de okullardır. İnsanı insan yapan değerlerin temelinin atıldığı aile kurumundan sonra, belki de en önemli durağımız okullardır. Sorumluluklarımızın
bilincinde olma ve bunların gereğini yerine getirme bilincini merkeze alan okulda, okuma alışkanlığının kazandırılması
ve bir ömür boyu sürdürülmesi azmi ve kararlılığı aşılanır. Bu minvalde çeşitli eserler önerilir. Bu amaçla atılan adımlardan biri de 100 Temel Eser projesiydi. Her türden okuma listelerinde yaşanan itirazlar ve onaylar neticesinde bu proje mukim kaldı. Seçilen eserlerin pek çoğunun belli nitelikte olmasına rağmen,
hitap ettiği kesimin düzeyini aşma ve çeşitli ideolojik tartışmalar, itirazlar nedeniyle beklenen neticeler maalesef gerçekleştirilemedi ve kitap seçimi bireysel
tercihlere bırakıldı ki, kanaatimizce doğru olan da buydu. Pekala okuma ve sonrasındaki yazma yolculuğunda bizi neler bekliyor, neler yapabiliriz? Bir öğretmen ya da ebeveyn olarak yavrularımıza, genç nesillere okumayı, yazmayı nasıl sevdirebiliriz? Bu sorunun cevabını arayacağım kendi penceremden, bu yazıda. Okumayla arası pek de iyi olmayan bir yakın arkadaşım, kendisi okumadığı
için evlatlarına da ideal bir profil çizemediğinden yakınır dururdu. ‘Bana okumayı sevdir, öyle kitaplar öner ki, her ne sebeple olursa olsun kitaplar elimden ve dünyamdan hiç düşmesin’ şeklinde samimiyetle gelince, ona Jean Christophe Grange ile okuma yolculuğuna başlamasını
önerdim, okuyacağı ilk kitabı da verdim ve şu önerilerde de bulundum: Kitapta, pek çok sürükleyici olay var, bunların neticesi hakkında tahminlerde bulun ve kitapla karşılaştır. Pek çok olayı hem çok merak edeceksin, hem de tahminlerde yanıldığına, yazarın hayal dünyasının enginliğine şahit olunca kitabı okumadan, soruların cevaplarını öğrenmeden zaten rahat edemeyeceksin dedim. Aynen dediğim
gibi yaptı ve sonuç da tahmin ettiğim gibi oldu. Grange’in tüm kitaplarını büyük bir iştiyakla okudu. Sonrasında Ahmet Ümit’e, Osman Aysu’ya geçti. Nihayetinde de daha ağır, inceleme ve makale tarzı kitaplara
yöneldi, tam bir kitap kurdu oldu. Gerek benimle, gerekse çevresinden başka tanıdıklarıyla okudukları kitaplarla süsledikleri zengin sohbetlere sürüklendiler.
Şimdi hayatı da, sohbetleri de, arkadaşlıkları da daha canlı, daha renkli. Eğer ben okuma yolculuğuna çıkarken Yaban, Huzur, Yorgun Savaşçı ve benzeri kitap önerileriyle gitseydim, daha yolculuğun
başında pes edecekti belki de. Ama sürükleyiciliğin, merakın, tahmin oyunlarının
hazzını yaşayınca kendi yönünü kendi iradesiyle buldu. Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsunuz diye sorarsanız, size arkadaşımın söylediği sözle cevap vereyim: ‘ Eğer benim gibi biri dahi kitap okumayı bu denli sevdiyse, şimdi kitap okumadığım tek bir gün geçiremiyorsam, herkes emin olsun ki, okuma sevdalıları arasına adını yazdıracaktır.’Okullarda da özellikle edebiyat öğretmenlerinin
akıcı bir roman ve hikayeyi okurken, en heyecanlı yerinde kesmesi, sınıftan tahminler alması ve hatta ‘sonucu merak edenler eseri okusun’ demesi de okumayı sevdirecek adımlardan olacaktır.Okumanın lezzeti, belli bir süre sonra yazma duygumuzu da kamçılayacaktır.
Konuşmanın yanında yazarak da, okumayla elde ettiğimiz kazanımları etrafımızla
paylaşmak isteyeceğiz. Yazmanın olmazsa olmaz koşulunun okumak, çok okumak şiarından geçtiğini aklımızdan bir nebze dahi çıkarmadan, usta yazarların
tavsiyelerini takip ederek başarılı bir yazar olmak da bizim elimizde. Her gün mutlaka yazma alışkanlığı kazanmak, bir günlük tutmakla işe başlamak atacağımız ilk adımlar olmalı. Günden güne yazdıklarımızın
olgunlaştığına şahit olacağız. Yazdıklarımızı etrafımızdaki insanlara da göstermek, onların tespit ve önerilerini
de dikkate almak, bize belli bir ivme kazandıracaktır. Yazma macerasında da kitap tavsiyeleri
isterseniz, size Semih Gümüş’ün Notos’tan çıkan okuma ve yazma rehberi odaklı kitaplarını, Hep Kitap Yayınları’nın Atölye serisini başlangıç için öneririm. Başarının ruhumuza yayılan hazzını tattığımız her bir an, bir eser vücuda getirmek dünyanın en güzel ve anlamlı duygularıdır. Sizi bu muhteşem dünyaya davet ediyorum, buyurun kapılar ardına kadar açık, yeter ki ilk adımı atın, zaten o kapıdan bir daha çıkmak istemeyeceksiniz...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.