Erol Sunat

Erol Sunat

Tamirat, Tadilat Kimsede Kalmadı Takat!

Tamirat, Tadilat Kimsede Kalmadı Takat!

2020 yılı Pandemi yılı olmasının yanında tamirat ve tadilat yılı da oldu. Şehrimiz Pandeminin vermiş olduğu ağır hasarı atlatmaya çalışırken, bazı sektörlerimizde bu ağır sıkıntının getirmiş olduğu yıkıntıyla dağıldılar, savruldular, dibe vurdular!

Hani, “Güneş çarığı sıkar, çarık da ayağı, ne yapsın ayak” derler ya…

İnsanların hali ve ahvali böyle…

Tamirat, tadilat, elbette olacak, elbette yapılacak, lakin kültür gibi, turizm gibi sektörlerle, bu sektörlere bağlı diğer sektörlerin hiçbirinde takat kalmadı.

Saymaya çalıştığımız sektörleri, hem Korona, hem de bu işler vururken, bu sektörlerden ekmek yiyen rızkını kazanan insanlar içinse hayat durdu.

Hayat hangi sektör için durmadı ki diyebilirsiniz.

Rahmetli Orhan Veli, “Beni bu havalar mahvetti” diyor ya…

Bizi de bu yıl, Korona mahvetti. Elimizi, kolumuzu bağladı. Heyelan oldu yolları tıkadı, Çığ oldu yolları kapadı. Sel oldu, ne var, ne yok aldı götürdü.

Kültür ve Turizm ancak tamiratlar ve tadilatlar bitirildiğinde, ayağa kalkacak, iki sektör.

2020 yılı insanımızı yordu, ümitlerini kırdı, beklentililerini yerle bir etti.

İşte bu insanlar diyorlar ki; Biz bu tamirat ve tadilatların bittiğini ve bu şehrin, bu eserlerin mürüvvetini ne zaman göreceğini doğrusu merak ediyoruz.

Merhum Yahya Kemal Beyatlı’nın sözlerini yazdığı, merhum Münir Nurettin Selçuk’un bestelediği, “Âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın” gazelinin bu güzel dizesi gibi bir manzara hakim…

Bizde kültür ve turizm konusunda sanki aheste aheste gidiyoruz. Ne zaman biterse o zaman bitsin, bittiğinde görüşelim, konuşalım der gibiyiz!

Esnafımız gelip geçen tur otobüslerini sayıyor!

Ziyaretçilerin Konya sokaklarında ne zaman dolaşacağını, şehrin ne zaman hareketleneceğini, ne zaman bereketleneceğini merak ediyoruz!

Bu uzadıkça uzayan tadilatların biteceği günleri, kültür ve turizm hamlelerinin ne zaman başlayacağını ümitle, sabırsızlıkla ve dört gözle bekler olduk.

 

BU TADİLATLARIN BİTMESİNE ÖMRÜMÜZ YETMEYECEK GALİBA!

Pandemi dönemi için konan paravanayı, Sağlık Bakanımız vaka sayılarının yarı yarıya düştüğünü açıklamasıyla kaldırmış bulunuyor.

Sanıyorum, artık kültür için, turizm için, bazı şeyler yapılabilir, bazı adımlar atılabilir

Mesela, “Konya Sanatçısı” gibi bir konuda, ne gibi adımların atıldığını merak ediyoruz.

Bedesten’de “Tarihi Bedesten Günleri” gibi bir etkinlik düşünülüp düşünülmediğini duymak istiyoruz.

Anlaşılan o ki, bu tadilat ve tamiratların bitmesini beklemeye, bu şehrin kültür ve turizme sevdalı olanlarının ömrü yetmeyecek!

Sevgili Başkanlarımız sizlerden ricamız, en azından yapılabileceklere bir el atsanız, onları başlatsanız da, insanlar teselli olsalar, teselli bulsalar. Sizlere dua etseler, onların kırık gönüllerini alsanız…

İnanın istediğimiz çok şey değil.

 

MADEM Kİ BU ŞEHİR HEPİMİZİN ŞEHRİ!

Can suyu verilecek, elinden tutulacak, el uzatılacak, destek verilecek, destek olunacak sektörler var.

Görmekle bakmak arasındaki o ince çizginin mutlaka fark edilmesi gereken bir dönemi yaşadığımızı bugünlerde fark edemezsek, göremezsek, çok şey kaçırmış olacağız.

Kırık kalplerin tamir edilmesi, yaralı gönüllerin alınması, dağılan, şaşıran, kendini yapayalnız hisseden sektörlerin mutlaka büyüklerimiz ve yöneticilerimiz tarafından dinlenmesi, yaralarının sarılması gerekiyor.

Şantiyeye dönen şehrimizde tadilat, tamirat, imar ve değişimler devam ederken, gönüllerin imarının da ihmal edilmemesi meselesi önemli.

Tamirat ve tadilatlar elbette devam edebilir, ancak insanların çok fazla mağduriyet yaşadıkları da göz ardı edilmemeli…

Bu şehir hepimizin şehri, bu şehre herkesin katkısı olmalı, şehrimizi birlikte yönetelim gibi sözlerin ışığında, bu şehrin yararına, faydasına söyleyecek sözü olanların, ileri süreceği fikri bulunanların görüşlerine açığız denilmişti.

Bu düşünceye hem saygı duyuyor, hem de bu düşüncede olanların yanında olmaktan onur duyarken, onlarında yanımızda olduklarını görmek ve hissetmek istiyoruz.

 

BİR TADİLAT YÜZLERCE GÜN SÜRMEMELİ!

Bizde bazı sektörler yürüyecek yürümesine de, bu sektörlerin dertleri, sıkıntıları, açmazları, çözümsüzlükleri Başkanlarımıza ulaşıyor mu?

Ötelenmekle çok yıllar geçirdi bu sektörler. 2020’de de her şeyi Korona öteledi.

Bazı tadilat ve tamiratların daha kısa sürelerde bitirilmesi mümkün değil mi?

Bu şehir tarih, kültür ve turizm zenginlikleriyle dolu bir şehir.

Bazı sektörler çok fazla beklememeli, bekletilmemeli. Hem şehre yazık, hem bu sektörleri ayakta tutmaya çalışan insanlara…

Kültür kapalı…

Turizm kapalı…

Bir tadilat yüzlerce gün sürmemeli!

Tabi yüzlerce günle kalırsa…

İş kaybı, sektör kaybı, sektörden ekmek yiyenlerin kaybı nasıl telafi edilecek?

Şehrin tanıtım kaybını, ziyaretçi kaybını, onların şehre gelmemesiyle birlikte birçok sektörün yaşadığı maddi ve manevi kayıpları nasıl açıklayacağız?

Tadilat ve tamiratların çok daha kısa sürelerde bitirilme örnekleri varken, Konya’ya nefes aldıran sektörleri daha fazla üzmemenin yolları aranmalı diye düşünenlere katılıyorum.

 

DÜŞENİ KALDIRAN EL OLMAK!

Kültür gibi turizm gibi sektörlere, rahmetli Necmettin Erbakan’ın dediği gibi pansuman tedbirlerle yaklaşılırsa, o sektörler tökezler, ileri gidemez, kendine yeni rota çizemez, heyecanını ve coşkusunu kaybeder.

O coşku ve heyecan giderse, şehir kaybeder!

Anlatmaya çalıştığımız mesele bu…

Bunda anlaşılamayacak bir şey yok!

Kimseye havuz problemi de sormadık, çok bilinmeyenli denklem de…

Kültür ve turizm gibi sektörler aşk ister, gönül vermek ister, heyecan ister, durağanlık değil, hareketlik ister.

Kendin ettin kendin buldun denirse, bu sektörleri küstürürsünüz!

Kendi düşen ağlamaz diye yaklaşılırsa, uzanan el, düşeni kaldıran el olunmazsa kanatları olmayan bir şehre dönülür ki,  maazallah uçmasını da, koşmasını da  unutanlara döneriz.

Şehirlerin dinamiklerini ateşleyen, hayata döndüren, kültür gibi, turizm gibi sektörler, fuarlarla, etkinliklerle,  önümüzdeki yılların şehir adına yegane ümidi.

Kürsülerden “Kültür şehri Konya”, “Turizm şehri Konya” demek keşke yetseydi!

Herkes zarfa bakıyor. Mazrufla yani zarfın içinde olanla kimsenin ilgilendiği yok. Mazruf dediğimiz şey, Kültür ve Turizm sektörlerinin içine düştükleri hüzünlü haldir. Zarf ise Kültür ve Turizm adına verilen sözler ve vaatler!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR