Vefa Aranıyor!
Hatırlarsanız vefa kavramı akla geldiğinde, önce İstanbul’daki Vefa semti akla gelir. Sonra Vefa Bozacısının Türkiye’ye mal olmuş, marka olmuş bozası…Ve Birinci Ligde top koşturmuş, bugün Bölgesel Amatör Ligde mücadele eden, bir zamanların efsanesi Vefa Spor Kulübü.
Bu anlatılanlar vefasızlığa verilen örnekler olsa da, vefakarların var olduğu bir dünyada, vefa ile ilgili her ne varsa gün gelir unutulmadığını hatırlandığını cümle aleme ispat eder.
Nasıl mı? Amatör futbola destek olmak istediğini belirten 43 yaşındaki Ümit Karan, Vefa ile anlaşarak futbolculuğa geri döndü. Tarih 5 Eylül 2020.
Bölgesel Amatör Ligde 9. Grupta yer alan Vefa Spor Kulübüne eski Galatarasaylı Milli Futbolcu Ümit Karan vefa göstererek, futbol oynamak istediğini ifade etti. Vefa, bu vefa karşısında bayram yaptı. Vefa Bölgesel Amatör Lige düştüğünden beri bu kadar anlamlı bir vefa yaşamamıştı.
112 yıllık bir futbol takımı olan Vefa’nın eski Başkanlarından Süleyman Karadayı’nın teklifine evet diyen Ümit Karan, “Spora, Futbola vefa borcumuz var” dedi.
Vefa küme düştü küme diye konuşanların suspus olacağı bir haber…
Ağabeyler, Vefa diye bir komşumuz vardı, vefa adamın semtine bile uğramamıştı. Mahallede vefasızlık yapmadığı kimse yoktu diye anlatırlardı. Vefa, neredeyse nostaljik bir kavram olmak üzereydi. Herkes o şekilde anmaktan ve anlatmaktan hoşlanıyordu.
Vefa, rahmetli Zeki Müren’in “ Gece karanlığında yola koyuldum / Elimde kandil, gözümde mendil / Vefa arıyorum, dost arıyorum, şefkat arıyorum, aşk arıyorum / Vefa uzaklarda kalan bir his / Dost, eski şarkılardan bir iz / Şefkatse bardaki sarışın kız...” dizelerini taşıyan “ Kandil” isimli şarkısında kaldı diyorlardı.
Vefa bir şekilde var olduğunu her zaman hatırlattı anlayanlara…
VEFAYI KAYBEDENİN FELEĞİ ŞAŞAR!
Vefa şehrindeyiz, bu şehir vefa şehri diye az mı konuştuk. Bazılarımıza bakarsanız bu Pandemi sürecinden önce, vefayı görmeyeli o kadar çok oldu ki, birisi bak abi çevrene dedi, kimde vefa kaldı, bana vefalı bir insan göster, vefalı bir davranış örneği ver. En son sana kim vefa gösterdi, kaç sene evvel?
Sonra aşklarda vefasız dedi bir başkası. Sevende vefa yok, sevilen de yok. Bunun adı aşk falan değil.
Şu televizyondaki programlara bir bak abi dedi. Çıkmışlar programlara sülale boyu yalan. Ağlayan yalandan ağlıyor, gülen yalandan. Kadında vefa yok. Adamda vefa yok. Program vefayı mı arıyor, vefasızları bir araya mı getiriyor, vefasızlığı mı teşvik ediyor belli değil.
Bir başka birisi abi dedi, işyeri sahibini adam sanırdık, bize vefa üzerine akam keserdi, ekmeğimizi bölüşeceğiz, paylaşacağız derdi, insanların alacaklarını sakız parası yaptı, alacaklarımızı aylar sonra vermeye başladı.
Hem vefasız çıktı, hem de insafsız, haber göndermiş haklarını helal etsinler diye, hakkımızı huzuru mahşere bıraktık. Oysa ne kadar da iyi bir insandı. Ne olduysa son üç-beş sene içinde oldu. Vefasızlık sardı gitti adamı. Vefa böyle bir şey mi abi? Nedir bu vefasızlardan çektiğimiz?
Bir başkası da, şimdi vefa kavramını al, yanına vefakar ekle, vefasız ekle, çık yola, o yollarda ilk önce vefayı kaybedersin, sonrada vefakarı, elinde kala kala vefasız kalır. Vefasızla da ne kadar yola devam edilebilirse artık, dedi, yürüdü gitti.
EVLAT VEFASIZ ÇIKMIŞSA…
Vefasızlık deyince en acısı ve hüzünlü olanı evladın vefasız çıkmasıdır. Evlat vefasız çıktımı anayı da sokağa, atar babayı da… Üzerlerine yürüyeni, hakaret edeni, el kaldıranı hep bu vefasız ve vicdansızların içinden çıkar. Serkeşlikler, içkiye sığınıp olay çıkarmalar, haddini bilmez hareketler, edepsizlikler, merhametsiz davranışlar vefasızlığın göstergeleridir.
Vefasız evlat, ailenin elinde ne var ne yok, zorla, oyunla kendi üstüne geçirir. Vermezlerse zulmeder, tehdit eder.
Bayramda-seyranda kapılarını açmaz. Neden gelip gitmiyorsun diyen komşuların üzerine yürür, olay çıkarır.
Vefalı evlat ise, üzerlerine titrer. Arar, sorar, hasta olduklarında alır hastaneye götürür. Her gün iş dönüşü ne istekler var, alır , yerine getir. Komşulara tembih eder. Bir şey olursa bu telefonum, bu ev adresin 24 saat beni arayabilirsiniz diye ricada bulunur.
Ana ve babaların en çok yandığı, kahrolduğu konu ise evlatlarının vefasız çıkmasıdır.
ETRAFINIZ VEFASIZ KAYNIYORSA NE YAPACAKSNIZ?
Vefa ne mal-mülktür, ne paradır, ne de mevki ve makamdır. Eskiler mahkeme Kadıya mülk değildir derlerdi. Vefanın sınanması makam sahiplerin o makamı bıraktıklarında belli olur. Yanınıza gelmek için çırpınanlar, sıraya girenler kaybolmuş, hiç susmayan telefonunuz bir bakmışsınız uzun bir istirahata çekilmiş, bana çok yakın dedikleriniz sizi gördüklerinde yollarını değiştirmişlerse, yakın dostum dedikleriniz telefonlarınıza çıkmamaya, yok dedirtmeye başlamışlarsa…
O zaman anlarsınız Hanya’yı Konya’yı…O zaman anlarsınız vefayı…
En az ilgi gösterdiğiniz, hatta onlara zaman ayırmadığınız, sadece ayaküstü dinlediğiniz insanların sizi gördüklerinde yanınıza koşarak geldiklerini hayretler içinde görürsünüz.
Kimin ne işini halletmişseniz, o işi hallolanlar yanınızdan selamsız sabahsız geçtiklerinde de anlarsınız vefanın ne olduğunu.
Bir süre sonra, bir başka makama gelseniz, o vefasızların, o yüzsüzlerin, o çıkarcıların, çiçek ve çikolatalarını kaptıkları gibi hayırlı olsun için sıraya girdiklerini gördüğünüzde hatırlarsınız inşallah vefayı.
VEFASIZLARDAN ESNAFIMIZ DA AZ ÇEKMEDİ!
Dükkanını kapatmak zorunda kalan, iflas eden esnaflarımız, tekrar dükkan açtıklarında yaşadılar bu duyguyu. Onlara yardım elini uzatmayanlar, onları düştükleri o durumdan kurtarma imkanı varken, parmağını kıpırdatmayanlar, hiçbir şey olmamış gibi çıkar gelir, hayırlı olsun derler.
Vefaya en fazla ihtiyaçlarının olduğu o dönemlerde gelmeyen, ortalarda görünmeyen vefasızlar, hiçbir şey olmamış gibi, vay kardeşim diye birde boyunlarına sarılırlar esnaf kardeşlerimizin.
Bir çok esnaf kardeşimizde bu türden oldukça ibret verici hikayeler vardır.
Bilmezler ki, gönül defterlerinden topu silinmiştir.
Eski günlerin hatırına, sadece usulen bir selam-sabah kalmıştır Hepsi o kadar.
Bazı kardeşlerimiz ise, tavrını çok sert biçimde koymuş, dükkanından içeri almamıştır, bile bile vefasızlık yapanları.
Esnaf kardeşlerimiz müşterilerinin yaptıkları vefasızlıklardan da çok çektiler. Senet-sepet hikayeleri, aldığını vermeme, borç takma gibi hadiseler, müşterileri de toplum nazarında itibarsızlaştırmış, güven zedelenmelerine yol açmıştır.
Vefalı olmaktan, vefalı davranmaktan kaçınmanın kimseye bir getirisi olmadığı aşikarken, vefasızlığın ne alemi var denilse de, vefalı her zaman vefalı, vefasız ise vefalı olamayacak kadar vefaya uzaktır.
VEFA KİMDEN BEKLENİR?
Vefa en çok Pandemi döneminde insanları test etti, Korona hayatları alt-üst ederken, insanlar karantinalarda, hastanelerde, solunum cihazlarına bağlı yatarlarken, bir geçmiş olsun diyemeyenler, kontöre kıyamayanlar, vefasızlıklarını aleni olarak gösterenler ve ispat edenler az değillerdi.
Vefa en çok hangi hallerde aranır? Hasta iseniz, darda kalmışsanız, içinden çıkılmaz durumlara düşmüşseniz! Vefa kimden beklenir? En yakınlardan…Bunlar ana-baba olur, kardeş olur, hısım-akraba olur… Dost dedikleriniz arkadaş bildikleriniz, komşularınız olur. Vefa komşuları sınadı, hısım akrabayı sınadı, dostları, arkadaşları sınadı. Bu sınanmada sınıfta kalan, imtihanı geçemeyen, vefaya takılanlar oldu.
Bir çok yakının, dostun ve arkadaşın, hatta öz kardeşlerin, hısım-akrabanın üzerleri kalın çizgilerle çizildi. Vefalı görünüp de, vefasız çıkanlar da vardı, vefasından şüphe duyulmayanlarda…Hayal kırıklığı yaşatanlarda…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.