Yeni Hitler ve Nebukadnezzarlar aranıyor
Hayatın devamı için ölüm en büyük nimet. Ormanlar ölerek yeniden doğarlar. Akdeniz bölgesindeki feci orman yangınlarında hepimizin içi yandı ama aynı ormanlar bu büyük yangından sonra yeniden yeşermeye başladı. Bu durum ormanların kendini yenileme ve daha dayanıklı bir neslin gelişi için gereklidir. Çeşitlilik bu şekilde kendini büyütür ve canlılık devam eder.
Konu insan olunca durum farklı mı? İnsan dışı canlılığın devamında doğal seleksiyon önemli bir açıklama yapar. İnsan söz konusu olduğunda bilinç devreye girer ve bizi biz yapan aklımız ve ruhumuz hesaba katılmalıdır. Yine de ölüm insan için de büyük bir nimet olmaya devam eder. Her canlı gibi ölmesi için yaratılmış insan da ölümle yeni nesillere yol açar.
Bakın Filistin kan kokuyor, ölüm kokuyor. Aslında gündemden yazmayı düşünmediğim halde gündeme girmekten başka yol kalmadı. İnsan dünyayı mamur etmek, iyilik ve güzelliği yaymakla memur edilmiş bir varlıktır. Tarih boyunca maalesef insanın en çok birbirini kıydığı bilinen bir gerçek. Son günlerde yine binlerce zavallı masum insanın kanına girilen Filistin topraklarında yine bir insanlık dramı yaşanıyor.
Yaşanan acının ve akan gözyaşının türlü türlü sebepleri olabilir. Herkes kendine göre bazı açıklamaları yapabilir. Ama masum çocukların ve kadınların ölümüne sebep olmak hangi insanlığın eseridir? Belki acımız büyük, öfkemiz büyük, intikam ateşimiz büyük ama aklımız ne alemde? Filistin’deki insanlık dramı yeni başlamadı. Ama ne zaman ve nasıl bitecek?
Aslında bu topraklar bizimdi; tüm atalarımız burada doğdu- büyüdü; bizim dinimiz burada indirildi, bizim dinimiz bu toprakları kutsal saydı açıklamaları hangi tarafı haklı çıkardı bugüne kadar? Leş kargaları bu topraklara gelene kadar bölge çok uzun asırlar huzur ve barış içindeydi. Leş kargalarının bölgeye yeniden sızmalarında bölgede yaşayan ve evini, barkını, tarlasını, toprağını satan Filistinli’nin hatası olduğu kadar başka hatalarımız da var. Belki gelişlerini engellemek için vatandaşın bilinçlendirilmesi ve ekonomik olarak desteklenmesi sağlanabilirdi. Belki Hamas liderlerin gidip Yunanla ve Ermenilerle poz vermeleri önlenebilirdi. Uzun bacaklı fitneci İngiliz ne pahasına olursa olsun o topraklara sokulmamalıydı vs. vs. Bunlar geçmişte kaldı bugün ne yapmamız lazım?
Güçlünün haklı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Vaktiyle bu Siyonist insanımsılar bu topraklarda büyük katliamlara muhatap oldular. Belki o zaman haklılardı. Ama zayıf oldukları için koca bir millet II. Nebukadnezzar (Buhtunnasır) tarafından tarihten silineceklerdi. Yok oluşun eşiğinden döndüler. O günleri hatırlatmak bu insan kasaplarına bir engel olur mu bilemiyorum. Yoksa yeni Nebukadnezzar ve yeni Hitlerleri yeniden davet mi edelim yeniden mi yetiştirelim? Elbette hayır…Eminim bir Yahudi de bu cümleleri duymak istemezdi. Öyleyse onların da yeniden düşünmelerinde fayda var. Her toplumun -eğer buna uygun tecrübesi, bilgisi, gücü ve yeteneği varsa- kendini yöneteceği bir devlet kurması hakkı vardır. Ama bu başkalarının hakkını hukukunu çiğneyerek elde edilmez. Kanla medeniyet kurulmaz.
Bizler duygusal toplumlarız. Duyguları ile hareket eder çoğu zaman da zarar ederiz. Her duygusallığın sonu hep trajedi ile biter. Bu duygusallık bizim aklımızla hareket etmemize de engel oluyor. Tek atımlık kurşunla savaşa çıkarıyor. Bunu bilen Siyonist akıl ilk iki gün izliyor, kaydediyor ve intikam sloganı ile yola çıkıyor. Bu bir duygusallık mıdır? Öngörüsüzlük müdür? Plansızlık mıdır? Nedir bunu zaman gösterecek. Ama son yüzyılda savaşta kaybetmişiz, ekonomide kaybetmişiz, siyasette kaybetmişiz. O zaman yeniden düşünmemiz gerekmiyor mu? Nerede yanlış nerede eksik yapıyoruz diye soramaz mıyız? Bu bir iman savaşı ise hiç eksiğimiz yok diye Kudüs sokaklarına, Tel-Aviv caddelerine dalabilir miyiz?
Artık vakit geldi geçiyor aklımızı başımıza almalı oturup yeniden kendi insani, ahlaki, dini ve medeni planımızı yapmalıyız. Geçmişte yoksa bugün inşa etmeliyiz. Yoksa İsrail’in ABD’nin maşası olduğunu, ABD’nin Ruslarla Ukrayna konusunda anlaştığını, iki kutuplu bir dünyanın yeniden kurulmaya devam ettiğini anlayamayız. BM bir ateşkes sağlanması konusunda bile hiçbir etkide bulunamıyoruz. Alternatif aramaz ve kurmazsak bugün Filistin’de olanların yakın gelecekte bize uğrayacağını bilmemiz gerekir. Ateşkes talebi derken onlardan merhamet dilenmiyoruz. Savaşın ahlakı ve merhameti olmadığını biliyoruz. Gücün ahlakının geleceği günleri istiyoruz. İstiyoruz, ümit ediyoruz. Elbette Hitler ve Nebukadnezzar aramıyoruz. Son olmadığını bildiğimiz için ölümden değil korkumuz, belki zulümden.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.