Erol Sunat

Erol Sunat

DÖRT ARTI BİR EV ALMANIN FAYDASI!

DÖRT ARTI BİR EV ALMANIN FAYDASI!

Belli bir yaştan sonra ev alma imkanınız varsa “dört artı bir” alınması çok önemli diyor anlatanlar. Hele bir de dört artı bir evin odalarının biri şarkta, bir diğeri garptaysa hiç korkmayın.

Ev alırken bu özelliğine, 

İyice dikkat edin diyor, bu konu da tecrübe sahibi olanlar!

Eğer böyle bir ev almışsanız, sizi tebrik ederiz!

Çünkü, ideal bir ev almışsınız demektir!

Neden mi?

Olması, kesinlikle arzu edilmez amma, diyelim ki hanımınızla tartıştınız!

Dilin kemiği yok hesabından, o size, siz ona bir şeyler söylediniz

Hanımınız küstü, gitti odanın birine!

Ne yapacaksınız?

Nereye gideceksiniz?

Otel’e filan mı?

Hem de bu yaşta!

Efendim yaşlar kemale ermiş, yani 60 ve üzeri yaşlara erişilmiş!

İnsanların en duygusal oldukları, çabucak alındığı, şakalara, esprilere dahi kırılabildiği, kırılganlık gösterildiği yaşlar!

Atalarımız hafızayı beşer nisyan ile maluldür deseler de,

Siz, siz olun önemli tarihleri unutmayın!

Farzımuhal hanımın doğum gününü unuttunuz!

Yahut, Evlenme yıldönümünüzü hatırlayamadınız!

Nişanımızda, yüzüklerimizi kim taktı diye durup dururken sordu, düşündünüz kaldınız!

Kızımız hangi hastanede, saat kaçta doğmuştu diye üzerinden kırk küsur yıl geçmiş bir soru sordu!

Bilemediniz mi?

Yandınız!

Yada incir çekirdeğini doldurmayan bir nedenden dolayı, hanımınız kendisinden hiç beklemediğiniz bir tepki verdi?

Ve siz alttan almadınız, hoşgörülü davranmadınız, bir iki laf söylediniz!

Hanımınız küstü gitti, kapandı odanın birine!  

İşte dört artı bir evin, önemi ve güzelliği burada ortaya çıkıyor diyor arkadaşlar!

Küs olma hallerinde, artık vurup kapıyı çıkmak yok!

Hemen kendinizi atıyorsunuz şarktaki yada garptaki odanın birine!

Her odada televizyon olduğu için, açıyorsunuz, hanımınızın size seyrettirmediği o diziyi.

Küslük gibi durumlarda, ortalık yatışıncaya, sular duruluncaya kadar alın size bir sığınak! Sabah ola hayrola derler ya…

Evin bir ucunda hanımınız, diğer bir ucunda siz!

Dört artı bir evin, kıymeti ne, keyfi ne anlıyorsunuz!

Ya eviniz iki artı bir olsaydı, ne olacaktı haliniz?

 

BİR EMEKLİ HİKAYESİ!

Müdür Bey, emekli olmuş. İlk günler kolay günler değil tabi. Müdür beyin kahve kültürü sıfır. Okey bilmez, kağıt oyunlarından bihaber. Kahvelere nadir olarak birkaç arkadaşıyla çay içmeye gitmiş, çayı biter bitmez, duramamış kalkıp çıkmış dışarı.

Birkaç gün, caddelerde, sokaklarda turlamış. Hanımıyla birlikte marketleri AVM’leri dolaşmışlar.

Sinemaya, tiyatroya filan gitmişler hepsi o kadar!

Kendisinden bir yıl kadar önce emekli olmuş eski bir Müdür arkadaşına rastlamış, biraz dertleşmişler.

Eski Müdür arkadaşı;

Müdür Bey demiş, üç-beş gazete al, tam sayfa bulmacası olanlardan da, fazlaca al.  Bulmaca çözerken saatlerin nasıl geçtiğini anlayamazsın, bir dene istersen.

Ne yapsın yeni emekli Müdür?

Sabah erkenden kalkmak, mesaiye yetişmek diye bir zorunluluk da olmayınca,  iki artı bir olan evine yakın bir gazete bayiinden 5-6 gazete almış. Eve gelmiş oturmuş koltuğuna.

Haberleri şöyle bir gözden geçirmiş. Tam sayfa bulmacayı çözdüğü kadar çözmüş.

Sıkılınca da, hanımına seslenmiş.

Hanım! Bana bir sade kahve!
Hanımı kahveyi yapmış getirmiş!

Az biraz sonra tekrar seslenmiş…

Benim terliklerim nerde?    

Hanımı terliklerini de getirmiş.

Müdür Bey bulmaca çözerken, hanımı elektrik süpürgesiyle etrafı temizliyormuş.

Müdür Bey yine seslenmiş, Hanım, hanım!

Bak şuraları almamışsın, hemen al şurasını da!

Hanımı bir “la havle” çekmiş!

İçinden, bir gün olsa neyse demiş, bu adam her Allah’ın günü böyle, ya sabır Yarabbi!

Müdür bey, az sonra tekrar seslenmiş, çay yok mu, çay?

Hanımı, yeni demlemiştim deyince, getir o zaman demiş demli bir çay.

Çay gelince…

Ne bu?
Çay istemiştin ya!

Neden açık bu?

Yoo…açık filan değil!

Al şunu, demli bir çay getir, hemen!

Ne yapsın kadıncağız, sabır taşı çatlamış, o da mecburen patlamış!

Keşke emekli olmasaydın demiş, şu çektiğime bak! Hiç arkadaşın yok mu senin, git birkaç saat gelme! Müdürlük bitti sandım, sen Müdürlüğü evde sürdürüyorsun. Ben senin personelin değilim, 45 yıllık karınım, anladın mı?

Biraz daha tartışmışlar!

Hanımı küsmüş, odanın birine atmış kendini, kapatmış kapıyı!

Ne yapsın Müdür Bey?

Giyinmiş, ardından fırlamış dışarı!

Evine yakın taksi durağından bir taksiye binmiş, adresi tarif etmiş. Bir sitenin önünde durmuşlar.

Taksiden inen emekli Müdür, Sitenin zillerinden birine basmış, kapı açılınca, asansörle 6.kata çıkmış, 6. katta ki, dairelerden birinin önünde durmuş.

Zile basmış.

Kapı açıldığında, çıkan genç adama…

Ben geldim damat deyince, içeriden adamın karısı seslenmiş.

Kim geldi hayatım?

Kocasının cevabını beklemeden, içine doğmuş gibi, kapıya koşmuş, bakmış ki gelen babası!

Gel babam demiş, gel, yine annemle tartıştınız değil mi?

Kapıda bekleme gir içeri, bende bu arada annemi arayayım!

 

*****

Anlatanlardan dinledik, biraz hayal ekledik,  hoş bir sada bıraksın inşallah bu hikaye!

Ev eve, site siteye, insan insana, Müdür Müdüre, tanıdık tanıdığa benzer!

Sürç-i lisan eylediysek affola…

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR