Erol Sunat

Erol Sunat

Duvar

Duvar

Duvarlar hayatımızın bir parçası. Olmazsa olmazımız. Gerçeğine de mecazına da yok bir itirazımız demişiz. Eyvallah demişiz. Ya yaşadığımız bir hanenin duvarları arasında açmışız gözlerimizi dünyaya ya bir hastane odasının duvarları arasında.

Sonra okuduğumuz okulların ve sınıfların duvarları girmiş hayatımıza, daha sonra çalıştığımız rızkımızı kazandığımız mekanların duvarları…

Hangimizin sırtını yasladığı bir duvar yok ki?

Nihayetinde, duvarların hâkim olduğu bir hayatın tam ortasında bulmuşuz kendimizi.

Rahmetli Faruk Nafiz Çamlıbel Han duvarları için şöyle demişti;

“Ey garip çizgilerle dolu han duvarları, / Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!”

Faruk Nafiz, Han duvarlarında rastlamıştı, “Maraşlı Şeyhoğlu Satılmışın” hüzünlü hayat hikayesine… Ve o duygu dolu mısralarına…

Hana sağ inmiş, o handan cenazesi çıkmıştı Maraşlı Şeyhoğlu Satılmışın.

Han duvarlarına şöyle yazmıştı;

"Garibim namıma Kerem diyorlar / Aslı'mı el almış haram diyorlar / Hastayım derdime verem diyorlar / Maraşlı Şeyhoğlu Satılmışım ben"

Han duvarları Maraşlı Şeyhoğlu’nun veda şiirine şahit olmuş, Faruk Nafiz onu “Han duvarları” şiiriyle bize öyle güzel, öyle anlamlı aktarmıştı ki, Şairin şairliği ve vefası böyle olur, böyle olmalı dercesine…

Rahmetli Mehmet Akif, Tacettin Dergâhının duvarlarına, “Korkma” diye başlamıştı yazmaya, İstiklal Marşımızın o güzel mısralarını, dörtlüklerini.

Dergâhın duvarları kâğıt olmuş, açılmıştı rahmetli Akife…

*****

Duvar ve barış, iki barışamayan, iki uzlaşamayan. Duvar barışa engel, barış duvarın gerisinde, elinde mahpus. Dünya seyirci, dünya suspus.

Barış Doğu Türkistan…

Barış Filistin. Barış Gazze…Barış Lübnan…

Duvar İsrail, duvar Çin…

Barış güvercinleri son yıllarda aşılması zor duvarlara çarpıyorlar hep. Duvar yüksek mi yüksek…

Duvarları birbirine bağlayan çitler var, örgüler var, çatılar var.

Barış çırpınarak bir çıkış arıyor. Ve her defasında ya çitlere ya tel örgülere ya duvarlara çarpa-çarpa düşüyor duvarların engellediği kapatıldığı yere…

Barış, duvarlar arasında yalnız, çıkma, kurtulma ihtimali sıfır. Bir türlü sonuç alınamayan müzakereler…Tartışmalar, münakaşalar arasında olan hep ona oluyor.

O duvarlar arasında nasıl anlatsın derdini barış? Yüzsüzler, insafsızlar, merhametsizler, neredeyse, barışa katkısı olsun diye diktik bu duvarları diyecekler!

*****

Duvarlar üzerime-üzerime geliyor derler ya hani…Duvar gibi derler ya hani…Aramıza ördüğü duvarları aşamadım derler ya hani…Kaldım duman içi dağlarda der gibi, kaldım dört duvar arasında ne pencere var ne kapı diye bir karamsarlık çöker mi insanın üzerine çöker.

Duvarı melankolik bir kavram olarak görenler olabilir.

Duvarlar aydınlatılmadan, o duvarlara pencere açılmadan, nasıl gülsün duvarlar?

Duvar gibi olmak, duvar gibi durmak, duvar gibi davranmak çok hoş olmasa gerek…

Duvar havası, karamsarlık havasıdır diyenlere ne kadar katılırsınız bilmem.

Ancak duvarlara resim yapanlar, duvarın havasını ve kimyasını değiştirenlerin o duvarlar arasında yaşayan insanlarında havasını, bakışını değiştirdiği ayrı bir gerçek.

Kendimizi bildik bileli duvarlarla aramızda çok şey var.

Şu duvarların ağzı dili olsa da bir konuşsa diyenlerimiz az mı?

Duvarlar bir anlamda sessiz şahitler.

Mutluluklara…Sevinçlere…En acı olaylara…Kahretmelere…İsyanlara…

*****

Bir dönem sağ ve sol sloganlarla evlerin, binaların cephelerini doldurdu gençler. Neredeyse o yılların gençlerinden slogan yazmayan yoktu. Sevdiği kızın adını duvarlara yazanlar ise çok daha masum kaldı geçmişte yazılan sloganların yanında…

Son yıllarda reklam panosu haline dönüştürdük duvarları…Kıymetlendi duvarlar. Kıymetleri arttı.

Duvar kavramı, inşaat sektörünün de gözdesi, belki de vazgeçilmezi.

İnşaat olurda, duvarsız olur mu?

Duvar boyası, duvar ölçüsü, duvar kalınlığı, duvar yüksekliği, duvarın eni-boyu endazesi, duvar yazısı, duvar edebiyatı, duvar ustası diye bir başlarsanız ortaya bir duvar efsanesi çıkar.

Duvar oldukça zengin, bir o kadar da karışık ve karmaşık bir kavram… İşin içinden çıkamayanların başını duvardan duvara vurması gibi bir şey…Birine kızıp kaldırdı vurdu duvara dediği hikayeler de eksik değil…

Mis gibi tevatür kokan cinsinden…Rivayete rivayet katan, yalandan kim ölmüş diyenlere kadar uzanan bir anlatım. Hepsinin çıkış noktası duvar…

Duvara vurulanlar…Duvara takılanlar…Duvarın çelme taktıkları…Kolunu kanadını kırdıkları yok mu? Duvar hikayeleri olur da içinde abartma olmaz mı?

*****

Duvar gibi derler ya hani…Hissiz, soğuk donuk…Anlamayan, anlaşılmayan, duymayan, duysa da duyduğunu belli etmeyen, dışa vurmayan.

Sevgiyle, saygıya, hoşgörüyle, özellikle barışla aramıza ördüğümüzdür duvar.

Hele o barışla aramıza ördüğümüz duvar insanlığın yüz karasıdır.

Hangi vicdanla, hangi duygusuzlukla, hangi insafsızlıkla ördün o duvarı sorularına, cevap vermeye tenezzül etmeyenlerin dünyası bu dünya…

Aradaki duvarları yıkmak gibi bir şey ise imkânsız ötesi…

Berlin duvarını hatırlarsınız…O duvar, özgürlük duvarıydı…Hürriyet duvarıydı…

Berlin duvarı utanç duvarıydı…Bu duvarı aşanlar oldu, aşamayanlar oldu.

155 kilometre uzunluğundaydı bu duvar…

Asya’da Çin Seddi vardı…Avrupa’da, Romanın İngiltere’de yaptığı Hadrian duvarı…Bir de Almanya’yı doğu ve batı diye ikiye ayıran Berlin Duvarı…13 Ağustos 1961 yılında yapımına başlanmıştı. Duvarın yıkıldığı tarih olan 9 Kasım 1989 tarihi iki Almanya’nın birleşmesine vesile olmuştu.

Bizlerin arasında da görünmez, bilinmez, yıkılmaz sanılan duvarlar var…

Bir gün gelir o duvarlar aşılır. Bir gün gelir o duvarlar yıkılır.

*****

Duvar; Hırsını alacakları yerden alamayanların yumrukladığı, eline ne geçerse fırlattığı, tekmelediği, ardından oturup sırtını yasladığı, ağladığı…

Duvarlarla konuşanların sırdaşı… Dert ortağı… Ketumların şahı, padişahı…

Duvarlarla kaç kez mi konuştuk?

O mevzu duvarlar ve bizim aramızda sır…

Neler mi anlattık duvarlara?

Neler anlatmadık ki…

Neler mi dinledi o duvarlar? Neleri mi bizim için sakladı?

Bir Allah bilir, bir duvar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR