GELİŞMİŞLİK YARIŞMASI DEĞİL, GELİŞMİŞLİK SENDROMU!
20 Haziran 1987 tarih ve 3389 sayılı kanunla, Konya ili merkezinde Karatay, Selçuklu ve Meram adıyla üç ilçe kurulması kabul edilmiş ve kanun 27 Haziran 1987 tarih ve 19500 sayılı Resmi Gazetede yayınlamıştı. Bu merkez İlçelerin bağlı olduğu belediye ise Konya Büyükşehir Belediyesiydi.
Merkez İlçeler hayata geçer geçmez, aralarında bu tarihten itibaren bazen açık,
Bazen sessiz sedasız ancak derinden, bazen aleni, bazen taraf olunduğu saklanmaya gerek duyulmayan, kıyasıya bir gelişmişlik yarışması oldu.
Gelişmişlik yarışması denilerek şirin gösterilmesi belki de bu yüzden!
Buna yarışma değil, gelişmişlik adına yapılan derin bir mücadele demek belki de daha doğru!
Yarışma kavramı biraz alttan alma, biraz işi yumuşatma, biraz kırgınlıkları ve incinmişlikleri öteleme anlamında kullanılabilir.
Araştırmalar, tahliller, incelemeler bu işi yarışma diye nitelendirse de, işin aslı ne yazık ki böyle görünmüyor.
Aradan geçen üç kocaman on yıl sonra, bu merkez ilçelerden birini iyi kayırmışsınız,
Bir diğerini, kendinizce şanslı saymışsınız,
Geri kalana da, teselli babından, ayıp olmasın diye, şimşekleri fazla üzerinize çekmemek adına,
Yarım yamalak bir şeyler yapmışsınız yada yapar görünmüşsünüz!
Birilerine yatırımı yağdırmışsınız,
Birini debelensin diye, işin içinden çıkamasın diye uğraştırmış durmuşsunuz.
Hakkı olanı da, olması gerekeni de lafa boğmuşsunuz.
Sözüm ona en çok seni seviyoruz,
Sen şöyle güzel, böyle özelsin diye yere göğe sığdıramamışsınız!
Şimdi soracaksınız bu anlatılanlar neresi, ne olmuş, ne bitmiş diye!
Sanki hiç bilmiyorsunuz?
Sanki bu şehirde yaşayan sizler değilsiniz?
Aradaki farklara, uçurumlara siz değil de, Ankara mı, Kayseri mi, Antep mi şahit olacak?
Sezen Aksu o güzel şarkısında ne diyordu,
“Geç bunları! Anam-babam geç bunları!”
Oraları bir geçeceksiniz!
Başımızı kuma göme göme bir hal olduk!
Aslında bizim yaşadığımız, gelişmişlik yarışması değil, resmen gelişmişlik sendromu!
TEŞEKKÜRLER MEVKA!
Nasreddin Hoca’nın, “ Oh Öldüm!” fıkrasını bilirsiniz. Aynen orada olduğu gibi,
Birine kepçeyle vereceksiniz, diğerine kaşıkla…
Kepçeyle alanların oh öldüm, daha yok mu diye, gözleri kepçede kalacak!
Kaşıkla verilen bükecek boynunu,
Bana da kepçeyle bir şeyler verirler inşallah diye, gözü kazanda bekleyecek!
Zavallının boynu tutuldu kaldı bakmaktan ve beklemekten!
Haberiniz yok değil mi?
Hem niçin olsun ki…
Gelişmişlik yarışması yada araştırması kim gelişmiş, ne varsa kime gitmiş, kime gitmemiş hepsini ortaya dökmüş!
Teşekkürler MEVKA!
Böyle bir araştırma olmasa, yemin etseniz kimse inanmak istemeyecekti.
Öyle mi yav! diye yalandan hayretlerle açılmış gözler, o kadar da olmuş mu diyeceklerdi yine!
Halep’ de 40 arşın atlamanıza gerek yok! Halep ordaysa arşın burada…
Bakın üç Merkez ilçemize...
Hatta yukarıdan çekilmiş resimlere bakın, yatırımları alt alta yazıp toplayın.
Neticede toplama-çıkarma bilmeyen mi var?
Artılar, eksiler derken her şey göz önünde, her şey meydanda.
Kantarın topuzunun ne kadar kaçtığını mutlaka göreceksiniz!
Göremediniz mi?
Çıkın Takkeli dağa, birde oradan bakın!
Gördüğünüz halde, ben bir şey göremedim demek işinize geliyorsa, insanları bir daha, bir daha dinleyin, aradaki farkları, dönmeyen çarkları görün!
Hangi merkez ilçenin şakülü kaymış zaten meydanda…
“AĞLAMAYAN ÇOCUĞA MEME VERMEZLER!” SÖZÜNE DİKKAT!
Aynı durum taşra belediyeleri içinde geçerli…
Vilayet gibi ilçelerimiz var!
Göçün fazla olduğu, nüfusu azalan, elinden tutulması gereken ilçelerimiz var. Başkanlarının kişisel çabalarıyla öne çıkan, fırlayan, ben buradayım diyenleri var.
Gör beni, duy beni, halim bu, ahvalim bu diyenleri var.
“Ağlamayan çocuğa meme vermezler!” gibi Türk Milletine ait olduğuna zerrece inanmadığım bir sözü dilimizden atalım artık. Bu söz yöneticilerimizi bugüne kadar çok yanılttı!
Ağlamak var, yaygara yapmak var, yalandan ağlamak var, ağlıyormuş gibi yapmak var, bir bardak suda fırtınalar koparmak var!
Rutin yatırımların yapılabildiği ilçelerimizde…
Konya gibi, yüzölçümü bir kaç Avrupa ülkesinden daha büyük bir İl’de Valilik de yapmak kolay değil, Büyükşehir Belediye Başkanlığı da…
7/24 koşulması gereken bir İl Konya…
Allah yöneticilerimize kolaylıklar versin.
Mücavir alanı İl sınırları olmuş, büyük bir coğrafya…
Yetişmek, ilgilenmek, herkesi dinlemek, memnun etmek, yaraları sarmak kolay mesele değil!
“TESTERE GİBİ OL; HEM SANA, HEM BANA.”
1987’den bugüne geçen 33 yıl içerisinde, bu yarışmanın bir galibi var mıydı?
Mağdur olan, mağdur edilen İlçe hangisi oldu?
İhmallerle dolu yıllar geçiren İlçe, için ne yapılabildi?
Şanslı olarak görülen, şanslı ilan edilen ilçe, gerçekten şanslı mıydı?
Sessiz sedasız ve sürekli desteklemekten vazgeçilmeyeni sizce hangi ilçe oldu?
Edebiyat parçalamak için birebir bir anlatım olan, “Gelişmişlik yarışması” ya da gerçek yüzüyle gelişmişlik kavgası, gelişmişlik savaşı, gelişmişlik mücadelesi, keşke eşit şartlarda yapılabilseydi!
Oysa, Hz. Mevlana, “Keser gibi olma; hep bana, hep bana. Rende gibi olma; hep sana, hep sana. Testere gibi ol; hem sana, hem bana.” dememiş miydi?
Diyarı Mevlana’na da Merkez İlçelerden birisi keser misali, bir diğeri rende misali oldular, olduruldular, her türlü yatırımla dolduruldular!
Testere misali hem sana, hem bana denilemediği, yapılamadığı, yapılmak istenmediği içindir ki, ilçelerden birisi alması gereken yatırımları alamadı.
Aldıysa da, olduğu kadar, yettiği kadar, bu kadarı ona yeter de artar denilip geçildi.
En azından, bu türden düşünülmesine sebep olan olaylar ve gelişmeler yaşandı.
*****
Bundan on yıl kadar önce, merkez İlçenin birinin yıldızı pek bir parlaktı. Şanslı deniyor, şanslı ilan ediliyordu. Yatırımlar yağmur misali oraya yağıyordu.
Sonra, yatırımın yönü değişti, bir başka ilçeye kaydırıldı. Kaydırılmadı, aleni kayırıldı diye anlatıldı.
Bir başka ilçe daha vardı ki, yetim misali, boynu büküktü, şikâyet etmeye fırsatı olmadı. Azarlandı, sus dendi, şimdi sırası değil dendi. Sustu, bir köşeye pustu! Kendi başına çabalıyor.
Gelişmişlik yarışması, adeta görmeyenler görsün diye pürmelalini döktü ortaya! Darısı taşra ilçelerine!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.