Güvendikleri dağlara o kadar çok kar yağdı ki…
Emekliler çok çekti. Birçok emekli 2024 yılına erişemedi. Göremedi. Emeklilerin ne çektiğini anlamak bu kadar mı zordu? Milyonlarcası yedi bin beş yüz lira alıyordu. Yine milyonlarcası bu rakamında altında bir maaşla yaşamaya çalışıyordu.
Alım gücünün ve enflasyonun yoksullukla en acı bir şekilde sınadığı emeklilerin, bu sınanmadan yara bere almadan kurtulmaları mümkün değildi. Kurtulamadılar zaten. Yıkıldı, savruldu, dağıldı emekli. Telafi edileceği söylenen kayıpları yine görmezden gelindi ve yok sayıldı.
Geriye bizim emeklimizden ne kaldı sorusunun cevabı utancından izini kaybettirdi.
Öyle bir kayboldu ki, ne zaman ortaya çıkar bilen yok.
2024 Emekliler yılı ilan edildi…
İnsanların ekmek alacak parası yok…Aldıkları aylık, ayın ilk haftasına varmadan bitiyor. Yeteceği, yetişeceği, karşılayacağı hiçbir şey yok…Yapılan zam kirayı karşılamıyor…Ayda bir kere kırmızı et alamıyor…Doğalgaz, elektrik, su, telefon derken yarısı gidiyor.
Geri kalan yarısıyla da pazara mı gidecekler, markete mi?
Emekliler yılında yaşanılan bu hazin manzaranın adı yok…
Emeklinin adı yok desek inanın çok daha doğru.
*****
Yıl emekliler yılı olunca, o şekilde ilan edilince, emekliler bayram yapacak, sevinecek, bütün çektiklerini unutacak, meydanlarda, cadde ve sokaklarda halay çekecekler diye düşünüldü galiba.
Sanıldı ki; şansları açık. Yolları açık, bahtları açık. Bu yıl ne isterlerse olacak!
Gerçekleşecek!
Emekliler yılında emekliler bilinen bilinmeyen ne kadar sıkıntıları varsa hepsinden kurtulacaklar!
Nihayet oh diyecekler…
Emekliler yaşlı insanlar. Duygusal insanlar. Öyle olunca da hadi inşallah diyen diyene…
Emekliler arasında henüz yılın başı diyenlerde yok değildi…Umut emeklinin ekmeği olmuştu.
Ancak seyrettikleri fragman, yaşadıkları dertlerin kördüğüm olmuş hali, zam olarak verilen rakamların vaat edilenlerin oldukça gerisinde kalması emeklileri derin düşüncelerle baş başa bıraktı.
*****
Emekli; bizim emeklimiz, benim emeklim gibi lafların çok daha ötesinde içini ferahlatacak bir rakam bekliyordu.
O rakam telaffuz edilen, söz verilen rakamların o denli gerisinde kaldı ki…
Sukutu hayale uğradı emekliler…
Güvendikleri dağlara o kadar çok kar yağdı ki, o dağları o karlarla baş başa bırakıp gidemiyor birçoğu. Tipiden, kardan, borandan sisten iki adım önlerini göremez hale nasıl getirildiklerini de anlayamıyorlar.
Yaşadıkları hayal kırıklığına teselli olabilecek ne bir kelime var ortada ne de etkili bir cümle…
Küstü emekli…
Kapandı evine…
Emekliyi, hayat yormadı, inandıklarının ve sevdiklerinin yorduğu kadar!
Benden nasıl haberleri olmaz diye sayıkladı...
Halimi ahvalimi nasıl bilmezler, nasıl görmezler dedi durdu. Gözleri doldu.
*****
Mademki bu yıl emekliler yılı, emekliler şenlenmeli. Müjdeler somut bir biçimde ortaya konmalı. Garip emeklilerin yüzü gülmeli. Alım güçleri artmalı değil mi?
Orta da yarım elma gönül alma gibi bir şey var mı?
Gönül alma faslı bir elmanın yarısı mesabesinde…
Yarısı var, öbür yarısı yok…Neden yok, bilen yok!
Yedi bin beş yüz lira kök maaş alanların maaşı on bin lira oldu olmasına da altı bin lira alanların maaşı ne oldu mesela…
Bu rakamın daha altında kalanlar ne oldu?
Altı binle yedi bin beş yüz lira arasında maaş alanların durumu ne?
Emekliler yılında gülmeyecek mi emeklilerin yüzü?
BAĞKUR ve SSK emeklilerine yüzde 37 küsür zammın üzerine yüzde beş zam daha geldi…
Ne mi oldu?
Dağ fare doğurdu…
Ne bir derde derman oldu ne de bir yaraya merhem. Garip ve boynu bükük bir çaresizlikle çırpınıp duran bir rakama erişti sadece. Hepsi o kadar…
Şimdi efendim; Emekliler yılında, enflasyon, ne kadar emekli varsa topunu ezdim geçtim dese, hadi canım sende, olur mu öyle şey, senin emekliye gücün yetmez dense, emekli enflasyon tarafından ezilmemiş mi olacak?
*****
Emekliler mangal yürekli insanlar… Bu hayat şartlarında ayakta kalabilmek her babayiğidin harcı değil. Emekliler; kan kussa kızılcık şerbeti içtim diyenler…
Onlar eski toprak, bakarlar başlarının çaresine, acı patlıcanı kırağı çalmaz, bir şekilde sıyrılırlar bu girdabın içinden demek emeklilere destek vermek anlamına gelmiyor.
Emekliye müjde diye yazıldı, çizildi ya…Müjde kavramı, ben nasıl bir müjdeyim diye düşünüp kaldı.
Ve ne dedi biliyor musunuz?
Emeklilerimiz bu maaşlarla geçinemezler, perişan olurlar, ayakta kalamazlar, ölümle yüz yüze kalırlar, ele güne muhtaç olurlar…
Emeklide şu saatten sonra; teşbihte ve temsilde hata olmasın…
Hayaller yarım…Umutlar yarım…Hayat yarım…Yarın düşüncesi yarım…
Çayı yarım bardak, kahveyi yarım fincan içmek gibi bu gidişat…
Yarım kaldı emekli…
Hem de emekliler yılında…
*****
Hatırlarsanız 2023 yılında, bundan yaklaşık yedi ay kadar önce de aralık ayında emeklilerin gönülleri alınacaktı…
Geldi ocak ayı, alındı mı o gönüller? Telafi edilebildi mi emeklinin kayıpları?
Hatırladınız mı o günleri ve söylemleri? Şimdi de, bu ayların üzerine bir altı ay daha koyun…Bir altı ay daha dayanın…Kimsenin endişesi olmasın deniyor.
Endişe ve emekli… Yan yana gelmemesi gereken iki kelime…Emeklilerde, kalp var, şeker var, hiper tansiyon var. Kronik ne kadar rahatsızlık varsa tekmili birden var.
Emekliye endişe yasak, stres yasak, üzüntü yasak! Emekli bu sürede ölmez sağ kalırsa, endişe denen konunun ne olup ne olmadığını görecek, şahit olacak…Yine milyonlarcası yedi bin beş yüz liranın altında emekli maaşları alıyorlar…Bu insanlar ayakta durmak istiyorum deseler de duramıyorlar.
Açlık sınırı 16 bin 483 lira. Yoksulluk sınırı 47 bin lira sınırında. Emekli maaşı on bin lira…
Bu maaşla, emekliler yaşayabilirler mi? Kaç gün, kaç hafta, kaç ay?
Bazı emeklilere evlatları yardımcı oluyor. Ya evlatlarının yardımcı olamadığı emekliler ne yapıyor?
Dünya beşten büyük…Emeklilerde yük üstüne yük…Bu yorgun insanlar daha fazla yorulmasınlar artık. Son demlerini rahat ve huzur içinde geçirmeyi hak etmediler mi?
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.