Erol Sunat

Erol Sunat

HERKES, 2020 YILIYLA BİRLİKTE UMUTLANMAK İSTİYOR!

HERKES, 2020 YILIYLA BİRLİKTE UMUTLANMAK İSTİYOR!

Bugün yeni bir yıla daha gireceğiz. Yılbaşı, yılın başı, yılın ilk günü. Uzun bir sürecin başlangıcı. Hemen birçok insan için anlamı oldukça farklı.

Oldukça sıkıntılı geçen son iki yılın ardından, insanlar 2020 ile birlikte umutlanmak istiyorlar, rahatlamak istiyorlar. Streslerini sıkıntılarını, aşamadıkları problemlerini çözmek, ardından derin bir oh…çekmek istiyorlar.

Yılbaşı bazılarımıza göre, bir yaş daha yaşlandığımızın bir göstergesi yada aslında yaşım şu amma, görenler maşallah ellisinde filan gösteriyorsun diyorlar diye teselli bulmaya çalışılan, lakin, yeni yılın senin yaşın şu oldu arkadaş haberin var mı diye seslendiği bir başlangıç!

Bazılarına göre felekten bir gün çalınan, vur patlasın-çal oynasın denilen renkli bir gece!

Yeni yıla, nerede gireceğini aylar öncesinde planlayan, yer ayırtan heyecan ve neşe içerisinde günler öncesinde yılbaşında yokum diye söylemediği kimse bırakmayanlarda bizleriz. 

Sahillerde, Uludağ ve Kartalkaya gibi kış sporlarının yapıldığı merkezlerde, yurt dışında yeni yıla giren dostlarınız, arkadaşlarınız yok mu? Bu güne alelade, sıradan bir gün olarak bakanlarımızda yok değil!

Kültür etkileşimlerinin fazla olduğu günümüzde yılbaşı denildiğinde, bir yığın laf sayanların, yelkenleri indirdiğini, hatta yılbaşı için alışveriş yaptığı, hediye alma ihtiyacı hissettiği günleri yaşıyoruz.

Sevgili Hocalarımız, hindili geceleri, kürsülerine ve minberlerine taşısalar da, bu bizim adetimiz değil, bizim gelenek ve göreneklerimizde yok deseler de, insanımız yılbaşı geceleri için, evine eli boş gitmiyor.

 

KONYA TABİRİYLE KALENDERLERİN KEYFİ NE ALEMDEYDİ?

Milli Piyango 80 milyonluk büyük ikramiyesiyle yok sattı. Meşhur sloganı olan , “ Size de çıkabilir!” artık pek revaçta olmasa da, bu gece milyoner olanlar, zengin uyananlar, amorti çıkıp teselli olanlar, bir numarayla büyük ikramiyeyi kaçıranlar yine hikayelere konu olacaklar!

Geçtiğimiz yıl 70 milyonun sahibi çıkmamıştı, bu yıl ne olur diyenler çoktu mesela!

Bilet alan var, almayan var, aldığı halde almadım diyen var. İyide madem alınmıyor, niye bitip-tükeniyor bu biletlerin tamamı? Onu da ahkam kesenler cevaplasın! 

Ah Erkin Koray ah! Bir “fesuphanallah” dedin, neredeyse yarım asırdır alemin keyfini konuşmaktan, bu keyfe nazire yapmaktan kendimizi alamadık yılbaşı gecelerinde!

Nasıl mı?

Parası pulu olanların, tuzu kuru olanların keyfi yerindeydi,

Sığınmacı Suriyelilerin ekmek elden su gölden halleriyle keyfi yerindeydi,

Kendi fakir fukarasını, garip gurabasını unutan, hatırlamayanlarında keyfi yerindeydi,

Aç ve açıkta olanlara aldırmayıp sobası, kaloriferleri yananların da, keyfi yerindeydi

Konya tabiriyle kalenderlerin keyfi ne alemdeydi?  Soran, sual eden oldu mu?

Keyif almak, keyif çatmak, keyif yapmak, keyif sürmek, keyfi gelmek gibi söylemlerin hepsine birden sahip olanların keyfi daha da yerindeydi!

Yılbaşı keyif sürenlere yılbaşı!

Garip vatandaşım, çoluk-çocuğuyla bir araya gelmiş, kredi kartıyla bir şeyler almış, mutlu-mesut birkaç saat geçirmiş bunun adına yılbaşı kutladı filan demeyin.

Zaten o insanların öyle bir derdi hiç olmadı ki…

İnanın, bu muhabbet hem sıkmaya başladı, hem maksadını aştı, hem de kabak tadı verdi.

 

YILBAŞI AKRABALARIN, KOMŞULARIN BİR ARAYA GELME BAHANESİYDİ!

Tam 60 yıldır Anadolu illerinde dolaşan biri olarak, çocukluk döneminde dahil olmak üzere değişik yılbaşı geçekleri gördüm ve yaşadım.

Yılbaşı gecelerinde tombala oynanırdı. Annelerimiz mısır patlatır, birçok şehirde değişik isimlerle anılan ay çiçeği, kabak çekirdeği, leblebi, kuru üzüm akşam yemeği sonrasında ortaya gelirdi.

Çerez satan yerler yoktu Anadolu’da. Mahalle bakkallarında ne varsa, ne bulunursa onlar alınırdı.

Yılbaşı kavramı, ne bir başka yere çekilir, ne sündürülür, nede hoş olmayan manalar yüklenen bir gece olurdu.

O yıllarda televizyon yoktu.

Radyo sayılı evde vardı.

Yılbaşı gecelerinde, bugün sadece adı kalan komşular çıkar gelir, komşu teyzeler börekti, pastaydı, ev baklavasıydı, revaniydi tatlı getirirlerdi.

Yılbaşı akrabaların, komşuların bir araya gelme bahanesiydi.

Ne hindi kesilirdi, ne kaz, ne de tavuk!  O yıllarda ne AVM vardı, ne market!

O yılların sohbetleri de güzeldi, çocukluğu da.

Aralık ayının son günü, Ocak ayının ilk gününe merhaba derken, ya kar yağışlı, yada soğuk ve ayaz bir gece olurdu.

Halen de öyle…

Karakışın tam merkezinde bir gece yılbaşı!

 

BUNDAN 12 YIL KADAR ÖNCEYDİ;

Esprili bir arkadaşımız şöyle anlatmıştı yılbaşı gecesini;

“Çitleksiz yılbaşı olmaz abi…Çitleği çok alacan. Şöyle birkaç kilo falan. Sarı leblebi, beyaz leblebi, biraz da fındık-fıstık ilave ettin mi, kuruyemiş hikayesi tamam olur.

Sonra komşu manava varacan…

Münasip bir şekilde elmadan, mandalinadan, portakaldan karışık bir poşet hazırlatacan.

Çocuklara kişi başı birer tane muz, ilave edecez.

Küçük kız kestane istediydi. Anamın adı abi. Anam sizlere ömür. Ne istedi emir. Alacaz, çare yok.

Kola cinsinden bir şeyler mutlaka alınacak. Neskayfe, çay evde var zaten.

Sonra akşam vakti varacaz eve.

Çocuklar adamın önce eline bakıyorlar!

Sonra baktılar elin dolu…

Yüzlerinde güller açıyor hepsinin.

Hoş geldin, yine eli dolu geldin, sağol diyerekten.

Hoş geldin, niye eli boş geldin demekten iyidir bu vaziyetler.

Neyse….

Bugün yılbaşı…

Elimiz kolumuz dolu…

Başta hanım olmak üzere, herkes elimizdekileri alıyor acele…

Pijamam geliyor, terliğim geliyor.

Kumandayı kimselere vermeyen ortanca kız, kumandayı da,” Al babam” diyerek koyuyor yanı başıma.

Sonra oturuyoruz sofraya…

Tavuk-pilav-salata bir şeyler yapmışlar işte…

Oğlan, haftalığını almış, bir kilo baklava kapmış gelmiş, köşebaşındaki tatlıcıdan, aslanım.

Hanım takılıyor bu arada…

Kusura kalma, portakallı ördek bulamadık, bununla idare edecen artık…

Başkasını bilmem, beni ilgilendirmez amma, bizim yılbaşı böyle abi… Çoluk-çocuk hep bir arada. Bazı yıllar, aplamla iniştemde gelir. Aplam Allah için güzel su böreği yapar. Geldiler mi bir tepsi su böreği getirir ağzınıza layık. İniştede fındık-fıstık alır gelir en iyisinden en az bir kilo. Siz yılbaşı deyin, biz bayram!”

 

*****

Yeni yılla birlikte umutlarınız, hayalleriniz gerçek olsun inşallah!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR