KORONA GÜNLERİ II
Bütün dünya uzun ve zorlu bir süreçten geçiyor. Hiçbir ülkenin diğerine söyleyecek bir şeyi yok… Herkes kendi başının çaresine bakmaya çalışıyor. Bırakın ülkelerin birbirine yardım etmesini, çoğu ülke krizi nasıl yöneteceğini bile bilmiyor. Dünya korona virüs krizini yaşayarak öğreniyor. Olayın gitgide derinleşmesi iktidarların yönetim kabiliyetini de zorlaştırmaya başladı. Liderler korona virüs krizinin hangi noktaya gideceğini dahi tahmin edemiyorlar. Çoğalan vakalar sonucunda bazı ülkelerde sağlık sistemi, ekonomi, siyaset ve sosyal hayat da çöküntüye uğradı ve iş çaresizlik noktasına dayandı. Şahsi kanaatim bu büyük musibetin de ileride iyiliklere vesile olacağı yönünde… Dünyada hiçbir şey sebepsiz gerçekleşmiyor. Ben ülkemde refah içinde yaşarım, dünya yıkılsa umurumda değil deme lüksümüz yok yani… İşte bugün olduğu gibi komşuda çıkan yangın bize de sıçrayıverir.
Bizler yeryüzüne belirli bir gaye için gönderildik. Haddi aşıp ilahi kanunların dışına çıkmamalıyız. Bakın hemen yanı başımızda 10 yıldan beri süren bir savaş var ve neredeyse bütün dünya bu savaşa duyarsız. İnsanlar ölmüş, insanlar yerinden, yurdundan edilmiş kimsenin umurunda değil… Müslümanlar olarak bana ne deyip kurtulma imkânımız yok, orada ağlayan bir çocuğun, çaresizlik içinde kıvranan bir annenin acısını içimizde hissetmedikçe hem bu dünyada hem ahirette bize de rahat yok… Unutmayın mazlumun çığlığı bazen dünyayı ateşe verir. Savaş sırasında bir bombardımanda ağır yaralanan bir çocuğun “Gidince sizi Allah’a şikâyet edeceğim” sözleri bu çığlıklardan sadece bir tanesi… Afganistan, Doğu Türkistan, Filistin, Somali, Pakistan, Irak, Keşmir, Libya, Sudan, Arakan, Yemen yıllardan beri huzur bulmayan, rahat yüzü görmeyen, mazlum coğrafyalar… Bu listeyi daha da uzatmak mümkün… Bir tarafta lüks ve şatafat içerisinde yaşayan bir dünya, diğer tarafta hayat mücadelesi veren, açlıkla imtihan olan bir dünya... İnsanlar yeryüzünde yaşanan zulümleri hiçbir şey yokmuş gibi seyrederse bir gün ilahi adalet tecelli eder ve yeryüzü yangın yerine döner. İşte o gün paramız da pulumuz da bizi kurtaramaz.
Son günlerde duayı küçümseyen, Kuran ayetleriyle alay eden bir kitle ortaya çıktı. Allah’a inanmayabilirsiniz, başka şeylere de tapabilirsiniz, bu sizin tercihiniz fakat bu durum size bizim dinimizle alay etme hakkı vermez. Size söylenecek tek şey var, Allah sizi ıslah etsin, kalbinize hidayet versin. Elbette dua edeceğiz, elbette kadir-i mutlak olan Allah’a el açıp yalvaracağız… Şifayı ve yardımı yalnızca ondan dileyeceğiz.
Sevgili kardeşlerim, her şeye rağmen iyimser olmalıyız. Bugünler gelip geçecek ve bizler yine ezilenlerin ve mazlumların yanında yer almaya devam edeceğiz. Her işte olduğu gibi bu konuda da Rabbimiz bir çıkış yolu açacak… Yeter ki bizler halis niyetle tedbirlerimizi alıp dua edelim. Allah her dönemde mazlumların hamisi olan devletimize de güç versin. Devlet zor durumda kalırsa hepimiz zor durumda kalırız. Devlet tökezlerse hepimiz tökezleriz. Devlet bizim için var. Bizler ona sahip çıkarsak Allah’ın izniyle bizi hiçbir güç yenemez. Asla ümidimizi yitirmeyelim. Sabır her kapının anahtarıdır. Birbirimize sahip çıkalım. Biz Türklerde “Aksakal” diye bir tabir vardır. Aksakallarımıza hürmet edelim, onları üzmeyelim. Atalarımıza her daim sahip çıkalım, onları el üstünde tutalım. Bizleri ayakta tutan onların hayır dualarıdır. Unutmayın aydınlık yarınlar bizleri bekliyor…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.