Konya’nın Tabiat Zenginlikleri
Konya’ya hiç gelmeyen, gelip de tam manasıyla gezmeyen ya da ön yargılı olanlar Konya’yı çoğunlukla büyük bir bozkır olarak tasavvur ederler. Bilinenin aksine Konya bir bozkırdan ziyade bünyesinde farklı tabiat güzelliklerini barındıran şaşırtıcı bir güzelliğe sahiptir. Bu zenginlik öylesine büyüktür ki orman, bozkır, çöl, dağ, göl, akarsu, peri bacası, ova, yayla, gölet, vadi, krater, şelale, obruk gibi her çeşit coğrafi oluşumu bünyesinde barındırır. Bazı insanlar Konya’nın sahip olduğu bu tabiat zenginliklerinin farkında olmasa da kendini tabiata adayanlar, tabiatla içli dışlı olanlar saydığımız bu zenginlikleri bilirler. Tabiat sporları ile uğraşanların, coğrafyacıların, jeologların, fotoğrafçıların, belgeselcilerin Konya Anadolu’daki en çok uğradıkları yerlerden biridir. Konya’nın sahip olduğu tabiat zenginlikleri yabancıların da dikkatini çekmiştir.
National Geographic ve Atlas gibi doğa ve coğrafya dergileri Konya’yla ilgili pek çok dosya konusuna yer vermiştir. Ülkemizde yayınlanan ve dünyaca meşhur bir doğa ve coğrafya dergisi olan Atlas yayınlanmaya başladığı ilk aydan beri sayfalarında Konya’nın sahip olduğu tabiat güzellikleriyle ilgili onlarca habere yer vermiştir. Atlas dergisi yazı ve fotoğraf ekibi her dönemde Konya’ya özel bir önem vermiş ve Konya’daki coğrafi zenginlikleri güncel bilgi ve fotoğraflarla okuyucularına iletmişlerdir. Atlas yazarları yıllar önce hazırladıkları bir Konya dosyasında “Bozkır da Güzeldir” başlığını kullanmışlardı. Konya’yla ilgili bu ifade o kadar hoşuma gitmişti ki aradan seneler geçmiş olmasına rağmen bu ifadeyi hâlâ unutamadım. Dergide yer alan yazılar kadar fotoğraflar da çok orijinal ve dikkat çekiciydi. 2015 yılında kaybettiğimiz doğa fotoğrafçısı Cüneyt Oğuztüzün günlerce Konya havzasında, Tuz Gölü’nde, Ereğli Sazlığında, Karapınar’da, Kulu’da kalıp şehrimizin sahip olduğu bu doğal ve coğrafi zenginliği fotoğraflamıştı.
Kadınhanı’na giderseniz Kestel’de ormanı, Seydişehir’e giderseniz Küpe Dağlarında yaylaları, Cihanbeyli’ye giderseniz Tuz Gölü’nü ve flamingoları, Celil Boğazı’nda peribacalarını, Karapınar’a giderseniz sulu ve susuz obrukları, Meke Tuzlasını ve erozyon önleme bölgesinde çölü, Ereğli’ye giderseniz Ereğli Sazlıklarında Anadolu’nun en zengin doğal hayatını barındıran bataklığı, Karatay’a giderseniz Bozdağ’da Anadolu Yaban Koyunlarını, Hadim’e giderseniz Yerköprü Şelalesi’ni, Beyşehir’e giderseniz ülkemizin en büyük tatlı su gölünü, Taşkent’e giderseniz Balcılar’da 2 bin yaşındaki Ağıl Ardıç’ı görebilirsiniz. Sıraladığım tabiat güzellikleri yazıyı yazarken ilk aklıma geliverenler, bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Konya bunlardan çok daha fazla tabiat zenginliğine sahip. Zannederim yazdığımız bu örnekler Konya’nın doğal ve coğrafi güzellikleri hakkında sizlere bir fikir veriyordur.
Son yaşadığımız korona virüs süreci bana hayatta hiçbir şeyi ertelememek gerektiğini öğretti. Aslında bu gerçeğin farkındaydım ama en azından bu olağanüstü süreç bizlere çok farklı bir tecrübe oldu. Fırsat buldukça en azından yaşadığınız şehri daha iyi tanıyabilmek için şehir merkezinden başlayarak Konya’nın bütün ilçelerini, kasabalarını, köylerini karış karış gezin. Şehir olarak sahip olduğumuz tabiat güzelliklerini görünce sizler de benim gibi hem sevinecek hem de hayrete düşeceksiniz. İmkânınız varsa video ve fotoğraf da çekin ama ben bu işlerle uğraşamam derseniz doğada yürümenin, dinlenmenin, gezmenin keyfini çıkarın. Hayat tahmin ettiğimizden de kısa ve zaman çok çabuk geçiyor. Öyle her geziye bal baklava götürmeye de gerek yok, yanınıza ekmek arası bir şeyler ve su alıp düşün yollara… İnanın bu gezilerden sonra hayata, insanlara, kendinize bakış açınız değişecek.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.